7 Ağustos 2011 Pazar

Ölünün Arkasından Konuşmaca

Hadi ben de o ergenlerden olmak istiyorum. Amy Winehouse öldü diye muhabbetini yapalım ehehe. Salağız çünkü.
Evet öldü diye burda yazı yazıcam ama 'Aa ben back to black'i biliyorum ne diyosooon' tarzı tiplerden de değilim asla. Bilen bilir nefret ederim.
Öhöm konumuza dönelim...

Amy Winehouse 23 Temmuz günü evinde aşırı doz aldığından ölü bulundu. Biraz üzüldüm. Amy Winehouse dinleyicisi değilim ama bir ara 'They try to make me go to rehab I say no no' diye mırıldanmışlığım var. 2-3 şarkısını da öyle dizilerde ya da filmlerde geçtiği için duymuşumdur. Onun dışında ne özgeçmişini biliyorum, ne de nasıl yaşadığını. Ben onu hep Belgrat konserindeki o içmiş, kafa olmuş haliyle Valerie söylediğini hatırlayacağım. Keşke konsere baştan çıkmasaydı.

27 yaşındaymış zaten bu yüzden Kurt Cobain, Jim Morrison gibi 27 yaşında ölen ünlülerle birlikte anılacak. Cenaze törenine hayranlarının ilgisi olmamış, müzik dünyasından kimse gelmemiş, kavga ettiği sevgilisi benim yüzümden diye üzgünmüş vs. diye haber yapıldı.
Sonra ne oldu?
Ekonomi hızlı bir düşüş yaşadı, cartcurt şirketi ABD'nin kredi notunu düşürdü, garson bir kız İngiltere başkanını tersledi vs. diye haberler çıktı.

Demek istediğim şu;
Ünlülerle ilgilenmek sadece öldüğü zaman gerçekleşen klasik bir olay haline geldi. 'Öldü mü? Tamam hadi gidip internetten şarkılarını indirelim, Facebook'ta 2-3 şarkısını paylaşalım. Yeter ona' mantığıyla ilerliyoruz son zamanlarda farkında mısınız?
Aynı şey Teoman için de geçerli. Ölmedi tamam ama müziği bırakıyor diye kendini pop kraliçesi gören, kıçını sallamaktan kendini alamayan tikiler bile Teoman paylaşıyor. Okulda ya da dershanede onların Serdar Ortaç dinlediklerini biliyorum ben be..

Değer vermeyi bilmiyoruz galiba. Ya da illa birini dinlememiz için başına bişi gelmesi lazım.
Hoşuma giden şey de Allah'tan İbrahim Tatlıses'e saldırı düzenlendiğinde millet onun şarkılarını paylaşmadı. Kendimi soğuturdum net aleminden.Yeminle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder