Çok kötü çok...

Gençliiik...
Yeni yıla girerken bir bağımlılığımdan bahsedeceğim size...
Çok kötü bir bağımlılık...
Öyle böyle değil...
Bir gün içmedim mi kafa iyi oluyor falan.. =)

Ne mi??
KAHVE!!
Off hayatımda durmadan içebileceğim tek içecek herhalde...
Tadı, kokusu hepsi ayrı güzel...
Hem içerken gerçekten güzel düşüncelere dalabiliyorum, daha iyi düşünüyorum, daha mantıklı oluyorum vs....

Ama kahve içerken neyi unutmuyoruz??
MÜZİK!!
Gerçekten kahve içerken dinlenebilecek o kadar güzel şarkılar var ki...
Mesela... Hmmm...
Coldplay'den Fix You ya da Yellow olmadı In My Place...
Travis'ten Last Train ya da Ring Out The Bell...
Bu şarkılar da kahve içerken kendini dinletiyor...
Deneyin =)

Not: Şarkıları en kötü zamanlarınızda ya da en melankolik zamanlarınızda da dinleyebilirsiniz...

Seviliyorsunuz <3>

I Say Jump Jump...

Gençlik...

1 aya yakın süredir bir oyun oynuyorum...

ICY TOWER...

Nedir icy tower bilmeyenler için anlatayım;

Bir tip

Bir kule

Bitmek bilmeyen katlar

Ve durmadan zıplamak zorundasın... =)

Gerçekten eğlenceli tavsiye ederim...

Oynayın zıplayın eğlenin...

Facebook hesabınız varsa oradan oynayabilirsiniz ben oradan oynuyorum mesela...

Hem arkadaşlarınızla yarışa girip onlarla buluştuğunuzda 'Haha nasıl da geçtim seni' diye hava atmak ayrı bir güzel =)

Tavsiye: Oyunu oynarken hareketli müzik dinleyin bir süre sonra ritme göre zıpladığınızı fark edeceksiniz...=)

Not: Resimdeki skor bana aittir. =)

Seviliyorsunuz...

<3>

Yeni yıl ...

Eveeeett gençlik...

Bütün bir seneyi yedim ya aferin bana...

Neler geçti 1 sene boyunca başımdan şimdi düşününce 'Off!' diyorum 'Bunları ben mi yaptım??'

Tabii yeni yıl diyince hediyeler, kutlamalar akla ilk gelenler. Bu yıl hediye bakımından işim biraz daha zor. Geçen seneye göre hediye alınacak insan sayısı arttı ve hepsine sevildiklerini gösteren özel bir hediye almalıyım (Ne yapayım onlara değer verdiğimi göstermek hoşuma gidiyor =) ).

Bana da güzel hediyeler geleceğine eminim. GELMELİ!!... =P

Kutlama diyince...

Hmmm...

Bu sene de evde ailemle yılbaşını geçireceğim. Bir arkadaş beni çağırmakta kararlı ama cık bu sene değil...Sonra o da olur daha çooookkk sene var...(Tüh unuttum 2 sene var sonuçta 2012de kıyamet falan var değil mi? ;) )

Yeni yıl yeni dilekler demek bir de...

Bu yılla ilgili birçok dileğim var ve evet hepsinin olacağına inanıyorum. Çünkü geçen senekilerin hepsi oldu...

Yani yeni yılla ilgili beklentilerim yüksek. Bu yüzden seçeceğim dilekler hakkında iyi düşünmeliyim..Hı-hı evet öyle olmalı...

Bir de keşke kar yağsa diyorum yılbaşı sabahı uyandığında etrafın beyaz olduğunu görmek beni mutlu ederdi...

Ama ''Balkanlardan Gelen Soğuk Hava Dalgası''na bağlıyız ne yapalım... =)

Umarım sizin de yeni yılınız güzel geçer...

Umarım hepinizin sevdiklerinizle yapacak bir planı vardır ve onlarla birlikte olursunuz...

Seviliyorsunuz

<3

Not:Biraz erken yazdım sanki yazıyı ama olsun amaç önemli sonuçta ;)

Donie ve S. Darko

Geçen sene bir film izlemiştim Donie Darko diye. Ve gerçekten bu film izlenilesi türden...

Konusu şöyle:
80’lerin sonunda geçen öyküde, Donnie Darko adında 16 yaşında bir genç, bazı gerçek olmayan görüntüler görmeye başlıyor. Özellikle de tavşan kostümlü bir adam beliriyor sık sık. Çevresiyle uyum sorunu yaşayan genç, ailesinin ve okulun kendisi için çizdiği yoldan ayrılıp, esrarengiz misafirinin izinden gidecektir...(viki'den copy-paste)

Gerçekten çok güzel bir film ve başrolünde Jake Gyllenhaal (bu adamın da adının nasıl yazıldığını bir öğrenemedim neyse) oynuyor ve oynadığı filmler de güzel olmakta...

Donie Darko 2001 yapımı bir film ve İZLEYİN!!...


Gelelim S. Darko'ya...

Bunun da konusu şöyle efendim:
Donnie Darkonun; ölümünden 7 yıl sonra ablası Samantha Darkonun başından geçenler anlatılıyor. Düşen bir meteor Samantha'yı etkiler ve mental açıdan Donnie'nin durumuna gelir. Bu esnada ailesiyle ilgili bazı gerçekleri de öğrenir ve olaylar gelişir.

Bu filmde de Jackson Ruthbone oynuyor ve evet bu kişiliği de sevmekteyim. Kendisini Alacakaranlık filmlerinden de hatırlayabilirsiniz...

Bu filmi şans eseri bi dergide görmüştüm. 2009 yapımlı ama hiç adı geçmemişti. İyiki de görmüşüm. Dün izledim beğendim. Bunu da İZLEYİN!!...

Seviliyorsunuz
<3

NOT: Madem 2012'yi kötüledim size izlenecek bir film de söyleme ihtiyacı hissettim. =)

2012...

Vizyona gelen yeni filmi duymuşsunuzdur...

2012!!..

Konusu ne??

Maya takvimine göre 2012'de gerçekleşecek olan kıyamet günü...poff saçma...

Tamam Mayalılar ileri seviyede gelişmiş ve yaşamış bir millet olabilir de yani 2012 de kıyametin geleceği nerden belli...

Şahsen inanmıyorum...

Her neyse...

Film hakkında konuşayım biraz da...

Ben gitmedim ama giden bir arkadaş filmin çok sıkıcı olduğunu söyledi..Geçen hafta gitmeyi düşünüyordum ama gitmem artık...

Onun yerine daha güzel filmler gelmekte onlardan birine giderim artık...

Ayrıca filmden internete sızan videosunda da pek mantıklı sahneler yok...

İzleyin görün..hak vereceksiniz...

Seviliyorsunuz

<3>

Yenilik güzeldir

Harbiden güzel bee..

Hayatımın dengesiz olarak devam ettiği şu günlerde karar verdim ki...Bu siteyi de bi halletmek gerek...

Bazı önemli yazıları çıkarmam gerekti (Önemli olayları kapsayanlar vs.) çünküüüüü....
Neyse boşverin...

Sitenin içeriğini de değiştirmeye karar verdim daha çok sevdiğim şeyler üzerine olacak...
hı-hı evet öyle xD

Daha bi güzel olacak yani...

Tek değişmeyen şey de...BEN xD

Seviliyorsunuz
<3<3<3

Tüyap Müyap

Tekrar selam gençlik...

Dün (yani 7 Kasım günü) arkadaşımla gideceğim ama hasta olduğu için başka biriyle gittiğim Tüyap'ı anlatıcam. Gerçekten güzeldi.

12:00 sularında taksimde olduğumuz bir gerçek.. Ve ardından 1 saate yakın otobüs beklememiz (sıradaki diğer insanlarla :S) Gerçekten günün yarısını aldı ve 'acaba yiyo mu lan bunlar bizi??' diye düşündüm bi ara.. Neyse yemiyomuş ve bindik otobüse yola çıktık.. O günkü sıradan sonra 1 saate yakın otobüs yolculuğu çekmek günün içine etti..(Hele Anadolu yakasından geliyorsanız.)(Bu arada Tüyap Beylikdüzü'nde yani İstanbul'un öbür ucu.)
Bu faslı atlayıp Tüyap'avardığımızda bizi büyük bir kalabalık bekliyordu ve bi ara gerçekten sıkıldım.. Ama bi yere haftasonu gidiyorsan bunu da çekmek zorundasın.. Gider gitmez ilk olarak 'Uykusuz' standına uğrayıp paramın 1 bölü 2sini buraya yatırdım. Ordan aldığım posteri gidip 3 Uykusuz çizerine (Emrah Ablak, Cihan Ceylan ve adını hatırlamadığım biri) imzalatım mutlu bir şekilde ordan ayrıldım. Bu arada Uykusuz standından aldıklarımın çoğu Fırat'la ilgili. (Fırat çok şeker bir velet olup kendisine hastalık derecesinde hayranlık duymaktayım. Bilmeyenleri Google'a beklerim.)Artemis Yayınları'na geçip ordan Dexter'ın ilk 2 kitabını aldım. Sonra aklıma geldiki benim asıl Gece Evi'nden Av'ı almam lazım. Onların ilk 4 kitabını okumuştum ama 5. alamamıştım iyiki hatırladım diyip koştum başka standa ve kaptım Av'ı. Okumaktayım bu ara..

Dönüşümüz de gidişimiz kadar zor oldu ama hiç değilse güzel bir gün geçirdim. Ve eğlendim iyiki gitmişim diyorum şimdi.. Değdi..

Pardon Telefon mu Dediniz?? xD

Gakiba bu konuya da değincem xD
Artık telefonlar herkesde var vs. vs. diye devam eden klasik muhabbetlere girmek istemiyorum hiç. Ben çok zor durumdayım biliyor musunuz?? =(
Şu yukarıda görmüş olduğunuz telefon şu anda kullandığım Motorola c140. Hangi devirde kaldın diyebilirsiniz. Alıştım artık söyleyebilirsiniz. Zorunlu olarak kullandığım bir telefon kendisi. iğeri bozulunca buna kaldım. Bu elime geçtiğinden beri saat ve tarihi değiştirmek biraz sorun oldu gerçi ama geçen gün bunun üstesinden geldim. Ve sağolsun bu telefon sayesinde elim de ağrımaya başladı. Hayatınızda görebileceğiniz en sert tuşlara sahip bir telefondur kendisi (xD).
Lafı fazla uzatmadan diğerine geçelim...

Bu telefon ise Nokia 5200 olup, kendini tatilde bozup beni Motorola kullanmaya zorlayan gayet kullanışlı bir telefondur. Müzik kalitesi ve görüntü kalitesi iyidir. Ve tuşları yukarıdaki 'kazulete' göre gayet rahattır benden söylemesi. Böyle telefonların değerleri bozulunca anlaşılıyor bi de o var. Servise götürmedim çünkü başka planlarım var...

İşte planım...

Kendisi Nokia 5310 olup benim şu aralar gözüme kestirdiğim bir telefondur. Telefonumun bozuk olmasını hesaba katarak yetkili kişilere bu isteğimi bildirmiş durumdayım. Her telefoncunun vitrinine bakıp, gördüğüm zaman da oraya dikilip kalıyorum. Fiyatının 400 lira olması benim gibi bir öğrenciyi kassa da bakıcaz artık ne olur.

Eğer bana acıyıp aranızda para toplarsanız süper olur hemen banka hesabı falan açarım problem değil xP xD

Seviliyorsunuz...

<3<3<3

Bi de Şuna Bakın!! xD

Heroes'dan sonra yeni bağımlılığım..

SUPERNATURAL...

Bir gün TNT'yi izlerken şansa izlediğim ve bayıldığım süper bir dizi. İlk başta bakınca iki kardeş babalarını arıyorlar. Ama asıl olay şu;

Ailecek kötü ruhlarla, iblislerle ve çeşitli hortlaklarla uğraşıyorlar. Ve hatta annelerini bu iblislerden biri öldürüyor. Baba onun peşinde çocuklar bunun peşinde...

Ve bu iki kardeşe bayılıyorum. Tam birbirlerine uymuşlar diyelim.

Öhm... Bana gelelim

Bu diziyi iyiki izlemişim. Zaten ilginç dizileri seviyorum bunla birlikte öyle dizilere ilgim daha da arttı. Bu diziyi geçen sene farkettim, Şubat'a denk gelen 'Yarıyıl Tatili'nde de izledim. 13 bölümdü gerçi ama izledim sonuçta olaya daha bi hakim oldum (xD). Bu hafta içinde bunu izlemeye tekrar başladım...

Özlemişim bea!! xD

Bu kardeşlerin maceralarını izlemek çok keyif verici ve emin olun zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz...

İzleyin derim. Benden söylemesi...

Seviliyorsunuz...
<3<3<3

Check This!! xD

FLASHFORWARD!!!

İzleyin bunu...
Ben izliycem siz de izleyin...
Yılın en iyi tv şovu olarak bakılan yeni bir dizi...

Konusu şöyle...
Cern'deki büyük çarpışma olayından sonra insanlar bir süreliğine bilinçlerini kaybederler.Bu sürede onların gelecekteki yaşamları gözleri önüne gelir...
İlgi çekici değil mi??

Yapımcıları arasında Lost'un yapımcıları da varmış.
E zaten Lost'taki 'Flashback'ler bu dizide 'Flashforward'a dönüşmüş(xD). Oyuncular arasında Dominic Monaghan da var ve ben bu adamı seviyorum.

Kaçırılmaması gereken bir dizi. İzleyin derim...

Seviliyorsunuz

<3<3<3

Selam Merhaba vs. vs.

Herkese merhaba...

Başta çok düşündüm blog alsam mı almasam mı diye. Sonra karar verdim 'Ne kaybederim ki?' diyip blogumu oluşturdum. Bence iyi yaptım, sizce???

Blog alma sebebim var mı?... Var galiba. Amaç birşeyleri paylaşmak.
Olmadı mı?.....
Neyse yazdıkça anlarsınız amaçlarımı...

Bir diğer yazıya kadar görüşürüz...

<3<3<3