22 Mart 2015 Pazar

Ne oldu da ben bazı şeylerden bu kadar çabuk bıkar oldum ?
ara ara biyolojiden bile bıktığımı söylemeye başladım.
Ben.
Biyolojiden bıkıcam.
Garip bişi tabi. Gelecekteki çılgın mutasyonlar yaratma planlarımı bir kenara bırakmamam lazım. 3.yılımı bitiricem neredeyse şimdi gelmiş pff skldm gidym bn muhabbeti çevirecek halim yok.

Hmm belki çabalamak yormuştur ya da düzgün dinlenememişimdir tatilde. Buna vurursam olayı bence gayet mantıklı ve yerinde bir tespitte bulunmuş olurum.
Hmm daha da zorlarsam 'hayatımda heyecan kalmamış'. Kalk derse git, dersten çık yemek ye, odaya gel, yat. Arada polisiye kitap okumak dışında 'heyecanım' yok resmen. Kendime yeni şeyler bulmalıyım diye de düşünüyorum bazen ama ne bulucam. Böyle laps diye önüme konsa, mesela deseler ki paraşütle atlama var, atlarım. Denize dalıcaz deseler, dalarım. Adam dövücez desinler valla ona da gelirim. Sıkıldım lan.

Geçen ekşın olsun diye eski yazdıklarıma baktım mesela belki gaza gelirim de kıza mesaj atar söverim, çocuğu arar ya ben sana o zaman diyememiştim ama hoşlanıyordum senden derim dedim kendimce. Baktım, cıks, olmadı. Gaza gelemedim. Belki benim yazdıklarım artık çok çocukça kaldığı için, ya da çocuğun arada araması etmesi hoş ama nerede şimdiki ben nerde lisedeki ben muhabbetini tekrar hatırladığım için. Olmadı ya. O açıdan da ekşın yaşayamadım.

Daha ne yapabilirim diye düşünüyorum. Aklıma da birşey gelmiyor. Diyorum ya hazır konması lazım. Bundan sonra yapacağım en çılgın şey zaten şey olur,
Şey,
Bilemiyorum.

18 Mart 2015 Çarşamba

Selam mavili,
Sen de orda oturuyorsun, aynı yerde hem de. Böyle arkanı dönsen onu görecekmişim gibi geldi bir an biliyor musun mavili ? Bilmezsin tabi. Karşındaki kıza yürümekle meşguldün o sırada. Elini tutuyordun kaçmasın diye. Ama biliyor musun mavili, gidecek. Sen de öyle arkasından bakacaksın sadece. 
Kaç gündür o zamanlar geliyor aklıma mavili. Belki artık bir şekilde köşeye sıkıştığım için. Nasıl davranacağımı, nasıl sözlerden kaçacağımı bilmediğim için belki de o günleri düşünüyorum. Sonra kendi salaklığıma yanıyorum. Çünkü güzel birşey olmayacak sonunda mavili. Üzgünüm
Belki de aslında beklediğim ufacık bir çabadır mavili ne biliyorsun ? Ufacık birşey. Zor olmasa gerek. Sanırım bana zor değil ama ona zordu mavili. Ondan olmadı. Ondan ben şu anda sana yazıyorum mavili. Ama sen karşındaki kıza bak, beni mi dinleyeceksin sanki ...

1 Mart 2015 Pazar

Guvenmek çok acayip birşey. Şöyle bir örnekle anlatmak istiyorum;
Yıl 2011. 12.sınıfın başı. YGS ve LYS gibi iki çılgın sınava hazırlanıyorum. Sabah okul, 3te çık dershane, 6da çık ev, ödev yap ders çalış ve yat. Bütün günüm bu şekilde geçiyor. İTÜ broşürlerini doldurmuşum odaya. Takmışım kafaya Moleküler Biyoloji ve Genetik diye. 
Yıl 2012. 12.sınıfın sonu. YGS bitmiş, muhtemelen LYS'ye 1 hafta kalmış. Mezuniyet gibi saçma bir şey için derse ara vermişim. Aldığım 20 kilo ve gerginliğim yüzünden sinir stres manyağı olmuşum. İTÜ broşürleri gitmiş yerine 'Artık Hacettepe Biyoloji olur, giderim İstanbul'dan' kafası gelmiş. 
Şimdi önemli olan bu süre içinde ne oldu? Kimseye diyemedim. Bir insan niye evini bırakmak ister. Küçük bir şehirde olsam büyükşehir kararı değişir insanın olabilir ancak zaten İstanbul Üniversitesi gibi köklü okullar varken ya da Fatih Üniversitesi gibi (ne kadar hocacı bir okul olsa da) bir okulda %100 burslu okuma imkanım varken neden kendimi Ankara'nın bağlarına attım? 
Kaçtım sadece. Bıraktım arkadaşlarımı. Belki daha yakın olurdum onlarla, okullarını basardım, görürdüm bol bol, çılgın tavla turnuvalarına katırlırdım ama hayır istemedim tek istediğim sonuçlar açıklansın da buradan kaçacağım kesinleşsin. 
Başka olasılıkları düşünüp ona göre karar vermekti benimkisi. İlk haftalarda ne kadar yalnız kaldığımı ben biliyorum. Başıma gelen abuk subuk akraba 'ilgisi' olayının nasıl beni titreyerek sokağa attığını ben biliyorum. Aldığım karar yüzünden annemi özleyerek ağladığım geceleri ben biliyorum. Ama vazgeçemezdim bundan ben seçtim çünkü. Geri dönüşü yok. Keyfi bir şekilde 'aa sıkıldım hadi geri döneyim' deme gibi bir lüksüm de yok. Ben burda ne yaşarsam yaşayayım İstanbul'da çekeceğimden daha az şey yaşamış olurum. Hiç değilse psikolojik olarak. 
Buraya gelmemin bana kattığı çok şey var eminim bundan belki İstanbul'da kalsaydım içime kapanıklığım daha çok devam edecek belki de artacaktı. Bizimkilerin olur olmaz davranışlarına daha çok mazur kalacaktım. Şimdi uzakta olduğum için fazla etkilemiyor. Kendime burda farklı sorunlar ediniyorum. Yabancılık çekmiyim diye. 

Ancak olayın başına dönersek kimseye ne İstanbul'dan kaçış hikayemin nedenini açıklayabilirim, ne beni bu kadar suskun yapan olayları anlatabilirim. İnsanlara fazla güveniyor olabilirim ama bunları anlatacak kadar değil. 

'Sonuçta benim akrabalar burdaydı. Bizimkiler de izin verdi Hacettepe'ye. Biyolojide iyi bir okul. O yüzden burayı tercih ettim :)'

17 Şubat 2015 Salı

Sanırım şu anda düşünme sırası bende. Bunca zamandır düşünmem, kafa patlatmam yetmiyor, hala daha düşünmem gerekiyor. Benim kararsızlığım desem -ki büyük ihtimalle bundan kaynaklanıyor- ya da başkalarının dengesizliği desem yine yol aynı yere çıkıyor;
Bir de onun açısından düşün Dilara. 

Ben başkasının açısından düşünmek istemiyorum belki. Bencil olsam bir kere. Umursamasam. Evet ya böyle iyi olacak bana ne başkalarından desem, biliyorum ki yarın uyandığımda içim içimi yiyecek. Yanlış karar verdiğimi düşünücem 'şu üzülecek, böyle kötü olacak' diyip vazgeçicem. Olayın boka sarması kaçınılmaz. 

Bir şekilde halimden memnun davranmam gerek. 
Tek istediğim bundan 10-15 yıl sonra bugünleri hatırlayıp pişman olmamak. 

6 Şubat 2015 Cuma

Günden güne fikirlerimin değişmesi çok acayip birşey. Mesela dün ne kadar mutluydum böyle baya 'geleceğe umutla bakmak' gibi saçma salak bir lafın gerçekliğini görürken bugün üstüme bir öküz oturmuşçasına sıkıntıdayım. Hayır ruh sağlığımın da iyi olduğunu düşünüyorum fekat kime göre iyi neye göre iyi ? 
Neyse asıl konumuza gelirsek ben bu dengesizliğimle ilerde ne yapıcam ? Hoş bir şey değil sonuçta.
A ha bence sorunu buldum ben ; başımın meşgul olmasını seviyorum. Çünkü kafamın rahat olması bana göre değil. İlla birşeyleri kafaya takıp üstüne düşünmeliyim, illa olmayacak yerlerden sorun çıkarmalıyım. Bu yaşıma kadar nasıl gelmişim şaşılacak şey. Birine cinnet geçirtip kendimi boğdurtmadığım için kendimi ödüllendirmeliyim. 
Ya da ya da aslında çıknm sorunların temeli benim. Belki konu çok 'sorun sende değil bende'ye gelecek ama neden olmasın ? Çevremdekilere derim beni sınamak için seçmece mi gönderildiniz diye belki de ben onlara bir sınanma aracıyım. 
Oha acayip aydınlandım şu anda

Belki de bu dengesizliğim insanları benden kaçıran şey. Beni kim çeker ki ? 
(BÖYLE DE KONUYU ÇAT DİYE 14 ŞUBATA BAĞLAMIŞ OLDUM. SELAM SAPLAR)

18 Ocak 2015 Pazar

İyi geceler
Yazıma blog isminin neden Writing to Reach You olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum;
> Çünkü birilerini bulmaya çalışıyorum. 
> Çünkü bu blogdaki saçma yazılarımı okuduğumda bile soğumamalı (SOĞUDU)
> Çünkü belki farkeder
> Çünkü unutmamalıyım

Sanki niye olduğunu daha önce yazmamışım gibi bununla başlamamın nedeni aslında kendime de bazı şeyleri hatırlatmak. Eylem insanı değilim ben sanırım ve bu dönem bunu en iyi şekilde görmüş oldum. Benim için en iyisi kenarda oturup beklemek. Sadece oturayım, etrafıma bakayım, düşüneyim, buraya yazayım ama asla ilk harekete geçen taraf olmayayım. 
Ümitleniyorum da aksi gibi olur diyerek. Sonrasında hayal kırıklığı. Ama şöyle bir şey de farkettim ki duygularıma daha kolay sahip çıkabiliyorum. Ne bileyim gidip inadına o kişiyi düşünmüyorum mesela. Olmadı öı ? Tamam, bitti. Bu kadar. 
Diyince de garip geliyor olur mu diyor insan ama oluyormuş. Herhalde uzun süre bekleyip de elde var sıfır olaylarımdan sonra SONUNDA AKLIM BAŞIMA GELMİŞ. Tebrik etmem lazım kendimi bu konuda. 
Aslında bakarsanız illa olsun da demiyorum ya. Ne bileyim saçma salak bir bakışı 'AYH KESN BNİ KSTİ .d .d' diye düşünmüyorum ya da sadece uzaktan birine laf atmıyorum. Deniyorum şansımı, kozumu kullanıyorum. Olmadı mı? Güle güle. 

Blog amacı demiştik... 
Bana ulaşılmaya çalışılacak biri çıkıyor belki ama asıl sorun benim hevesimin geçip geçmeyeceği.
Öyle bi karışık benimkisi
Herkese günaydın. 
Blog boşlamada kendi rekorumu kırmışım adeta. Uzuuunca bir süredir yazı yazmaya pek merakım yoktu açıkçası. Belki de kendime saklamayı seçtiğimden. Tatile de girdiğimize göre 1 ay içinde rahat rahat aklıma gelenleri yazabilirim bence. Bir engel kalmadı önümde. 

Neyse efendim başlayalım mı ?