29 Eylül 2012 Cumartesi

Bugün sevgili HÜ'mün yurduna da yerleşmiş bulunuyorum. Geldik eşyaları attık, yemek yedik, sonra annemleri gönderdim. Tek başıma rahaat rahaat dolabımı yerleştirdim, hallettim onları. Hala oda arkadaşımı tanımıyorum ama öyle bir durumumuz var. Buraya geldiği belli, eşyaları koyduğu belli -ne kadar dolabı falan boş dursa da- ama kendi yok. Adı da Hazal'mış. Bakalım artık şimdiye kadar gördüğüm tanıştığım Hazal'ların geneli bana tersti, kayıp oda arkadaşım nasıl olacak?
Kampüsü kendi başıma gezmek zorunda kaldım çünkü kimseyi tanımıyorum burda. Sadece karşılaştıklarım var. Aa selam diyoruz bitiyor sonra. Daha iyi muhabbet kurma yeteneği lazım bana.
Bir ara kaybolduğumu sandım gezerken baya ıssız yerlere geldim. Ya da kaptırıp Yeşil Vadi'ye doğru gidiyordum. Önümüzdeki günlerde görücem umarım Yeşil Vadi yolu muymuş değil miymiş...
Ben bir iki gün buralarda takıliyim de öğreneyim ne var ne yok

14 Eylül 2012 Cuma

Elementary mi Sherlock mu?

Sherlock bana aşırı bağımlılık yapan bir dizi oldu. 1 senede gösterdikleri bölüm sayısı 6 ve hepsi 1.5 saat. Bıkmadan da izlerim çünkü bir çekiciliği var. Ya hikayeden ya da görsellikten bilmiyorum ama sarıyor insanı.

Elementary'nin ilk bölümünün yayınlandığını gördüm ve atladım üstüne. Merak ediyorum nasıl yapılmış diye. Farklı olan yanları sayabilirim hemen; 
               --SPOILER VAR--
** Daha 5. dakikada 'Joan Watson' ve Sherlock Holmes arasında ileride gündeme getirilebilecek bir aşk için işaret verilmiş. Hemen ateşlemeler yok tatlısın hoşsun aşığım sana demeler. Sonra aa neymiş televizyondaki diziden replik söylemiş. Ho ho ho tabi biz de bunu masum bişi sandık di mi? Yer hazırlamayın arkadaşım olmuyor.
** 'Bazen yanılıyor olmaktan nefret ediyorum'. Canım benim Sherlock hiç bir zaman haklı çıkmaktan pişmanlık duymaz bilhassa doğru çıktı diye sevinir havaya uçar zıplar hoplar. Biz Sherlock'tan böyle gördük.
** 'aramızdaki arkadaşlığa zarar gelmesin diye söylemedim' Yahu adam naptın sen? Herifin yıllardır arkadaşı olmamış, doğru düzgün anlaşamayan biri olması gerekirdi. Tanıştıkları ilk dakikada arkadaşlığı düşünecek kadar 'ince' biri olduğunu bilmiyordum Mr. Holmes. Beni şaşırtıyorsunuz...
** Kadın için Londra'dan kaçan Holmes. Vay be, bu hallere de mi düşücektin.
**  Ve aynı sahnede de 'Sen kimseyle bağ kuramamışsın' diyerek arkadaş teorimi kanıtladın ve benim haneme 1 puan yazdırdın Joan Watson. Sağolasın
                --ŞIMDI YOK--

Dizinin geneliyle ilgili ne söyleyebilirim hmm...
Bu Pilot bölüm olduğu için belki yenisi çıkacaktır belki tekrar çekimi olacaktır ama olmalı bence. Düzeltilmesi gereken bazı yerler var sanki. Ama beni 2013 ortasına kadar oyalar mı derseniz orası muamma. Arada izleyebilirim ama Sherlock kadar bağımlılık yaratmıyor.
Sherlock dedin mi o İngiliz aksanı akıp gidicek bütün kadro, bütün mahalle. Tek bir kişi konuşunca aynı hissi vermiyor.
Bir bakın da yatın kalkın BBC'ye dua edin. Az ama öz iş yapıyorlar.

Artık sizin görüşünüze kalmış gerisi... 

13 Eylül 2012 Perşembe

Cumartesi gunu Red Hot Chili Peppers konserinde de eglendim eglendim doktum kurtlari. Give It Away de son calan sarkiydi allah allah ne kapanisti valla superdi.
Konsere gelmek yerine de dugune gidenler var kafaya bak. Bileti almis sonra dugun var satiyorum. Biz de sabah Golden'dik 3-4 saatligine sonra satisa geldik neysee neysee icime attim sineye cektim. Kategori1 olmak da iyiydi hic degilse adamlari gordum.

Konserlere boy sinirlamasi getirticem. Belli bir boyu gecenler konsere gelmesin ya da onlara ayri bolum olusturulsun. Hayatimda cekecegim iskencelerden biri galiba. Benden de kisalari var onlara uzuluyorum asil yazik yavrularim hicbisi goremiyorlar. Ben hic degilse parmak ucumda gorebildim adamlari.

Valla superdi konser gelmeyenler uzulsun
Desem ki gel bir goreyim seni, takmayacak. Biliyorum, niye biliyorum cunku takmiyor. O kadar sey yazdim insan bir der ki 'evet dilara ben hiyarin tekiyim' ya da 'ya kusura bakma oldu iste' ya da 'kimden oturu senden oturu' falan. Demiyor arkadas sanki inadina yapiyor.
Aa ama niye? Cunku ben onun eski sevgilisi degilim. Olsam kosa kosa gelir totos. Yavsar durur. Arkadasiyim ya sat anasini satiyim biktirana kadar cunku dilara salak yine affediyor.
Dusunuyorum fazla da yuz vermisim buna. Ne oyle dogum gunlerini kutlamalar aa kotu musun dur bulusalim tamam demeler. Hic ya hepsi koca bir sifir icin. Karsiliginda boyle muamele gorecegimi bilseydim ben bastan umursamazdim.
Ama o zamanlar baskaydi. Gordum ay konus ay bisi de ay onu yap bunu yap. Al yaptim yaptim noldu? Cidden bosa gecirdigim zamanmissin yani gercekten gec oldu anlamam.

Oh be rahatladim...

10 Eylül 2012 Pazartesi

Bugün 15. olucak: Dinle, dinle bitmiyor. Bitiremiyorum. Taktım kafaya. Çok da hoş.
Hatta bayıldım...


Red Hot Chili Peppers - Did I Let You Know

9 Eylül 2012 Pazar


Tek hazırlık okumayacak kişi benim herhalde. Etrafta bir Hazırlık'tır gidiyor, aa sınavım var aa öyle böyle diye konuşup duruyorlar. Ben de kendimce muafiyet sınavına girip girmeme konusunda düşünüp duruyorum. Bütün sene aralarda simple presenttan başlayıp son kasıntı grammer olaylarına kadar gelecek bir dönem var ama ne biliyim. Okulda İngilizce derslerine girmek yerine bunu İngiliz Kültür'de okuyarak geliştirmek daha mantıklı geliyor bana. Bir yerden kapamam lazım çünkü eksiği. Bölümüm Türkçe olabilir ama araştırılacak belgeler kitaplar cart curtlar hep İngilizceymiş.
Kesinlikle dil kursuna gitmem lazım

4 Eylül 2012 Salı


Yarın akşam otobüsle Ankara'ya gidicez. Sabah 9-12 arası kayıt saati vermişler (Memur kafası). Şu kayıt işini hallettikten sonra birşey de kalmıyor zaten.
1 Ekim'de de taşınıyorum odama. En merak ettiğim şey oda arkadaşım şu anda. Gittiğimde tanışsam görsem kimmiş. Geriliyorum böyle konularda. İngiltere'de de iki kişilik odalar var dendiğinde de bu olmuştu ama sonuçta okuldan, biliyoruz birbirimizi az da olsa. Burda olay tamaamen farklı. Yine taktım kafama..

Cumartesi de Red Hot Chili Peppers beni bekler. Give It Away çalınsın yıkarım ortalığı...