28 Haziran 2010 Pazartesi

'Karneyi de aldık. Hani diyorum hediye falan alınsa...'
Aileme yapacağım baskı aynen bu düşünceyle başlıyor ve genellikle 2 günde 1 babamın ya da annemin yanında hediye muhabbetini açıyorum.

Hediye ne istedim ailemden? Hmmm...
İlk olarak bas gitar istiyorum babamdan -ki kaçınılmaz son:mutlaka o benim olacak- ve bunun için Tünel'e gitmek gerek. Olsun gideriz uygun fiyata gitar bulucaz sonuçta. (Ben bir gün bu gitar fiyatlarına bakmıştım da 6 bin TL olanı da vardı, 500 TL olanı da)
Annem teklifi yaptı bana ama ben istemedim. Şu dokunmatik telefonlardan birini almayı düşünmüş ama işin güzel tarafı ben dokunmatik telefonları sevmiyorum. O olmasaydı klavyeli Nokia'lardan biri de olacaktı ama cık, onu da istemedim (Tam küfredilecek kişiyim di mi fırsatı teptim resmen). Onun yerine işime daha çok yarayacak olan bir MP3 istedim 8 GBlık çünkü şimdiki MP3 bana yetmemeye başladı. Ve alınacak da hihi xD
Belki bunun yerine Lady Gaga Beats de aldırabilirim sonuçta ikisi de 250 TL civarı.(Hatırladınız mı hani doğum günüm için aldırmayı düşünüyordum hatta ilk yazılardan birinde var bu)

Neyse...
Olayın suyunu çıkarmamak gerek. Benim işime yarayacak şeyler alsınlar da daha iyi. O kadar güzel karne getirmişiz yani bi zahmet...

Seviliyorsunuz
<3

26 Haziran 2010 Cumartesi

Deniz Tanrıçası

Geçen hafta aldığım 'Deniz Tanrıçası' kitabını 1 haftada bitirdim. Aslında kitap 2 günde bitebilecek bir akıcılığa sahip ama ben yavaş okuduğum için ve genelde gezdiğim için 1 haftada bitirebildim.

Efendim kitabın konusu şöyle;
CC adlı 25 yaşında genç bir çavuş hayatında sihir olmasını istiyor. Bir şekilde hayatına sihri sokuyor (Nasıl geldiğini söylemiyorum okuyun öğrenin) ve hayatı tamamen değişiyor. (Yani benim bile isteyeceğim bişi)...

Kitap insanı baya etkiliyor. Genellikle 'Kız gücü' ya da 'Kadın erkekten üstündür' tarzı bir feminist düşünceyle yazılmış. Erkeklerin okumasını önermiyorum egoları zedelenebilir =P
Ya da okuyun okuyun iyidir ya kitap okumak xD

Seviliyorsunuz
<3

Ask Me Anything

Geçen hafta formspring.me hesabımı kapatmıştım. Canım sıkıldı çünkü soru soran yok falan iyice sıkıntıya soktum kendimi (hatta ağladım 'kimse bana soru sormuyor ühüü' diye xP). Şaka bir yana 4 aydır o hesabımda 3 soru vardı. Ay başına 1 soru bile düşmüyordu yani o derece...

Neyse...

Kapattığım günden 2 gün sonra da açtım. Facebook'ta falan haber veriyim dedim. Sorular da gelmeye başladı zaten sevdim ya bu işi. Tabi şöyle bişi var bana soru sormama nedenleri arasında. Hemen anlatıyorum. Hiç içimde tutmuyorum bir şekilde öğreniyorlar zaten...

Mesela 'beni anlat' diye soruyorlar güzel hoş. Bazen muhabbete daldığım oluyor, olabilir tabi. Sevdiğim başka birşey ise saçma salak sorular sormuyorlar bana. Ne biliyim yok 'yavşaksın kızaaam' ya da 'senin kanında bilmemnelik var' tarzında sorular sorulmuyor bana. Çünkü öyle biri değilim (Hava atmak gibi olmasın ama). Zaten öyle bişi diyen olursa cevabını anında veririm sorun değil benim için. Görevim bu haha...

Seviliyorsunuz
<3

24 Haziran 2010 Perşembe

Türk halkı bugün Aşk-ı Memnu'ya odaklanmış durumda. Bugün dizinin final bölümü var ve bizim aile de televizyon karşısına kuruldu. Elde çekirdek (Aynı olay Eurovision'da da olmuştu) oturup izliyoruz.
Ben izliyor muyum peki? Hmm... Arada bakıyorum işte canım öyle bir merakım yok Aşk-ı Memnu'ya.

Bugüüün saçımı kestirdim zaten. En kısa sürede resmini çekip Facebook'a ya da başka bir yere koymak istiyorum. Çok beğendim ben bu saçımı ya. Bakalım arkadaşlarım da beğenecek mi?? Zaten beğenmeseler de birşey değişmeyecek...

Seviliyorsunuz
<3

22 Haziran 2010 Salı

Some Kind Of Nature

Bugün iyice bir gezdik Kadıköy'ü M. adlı arkadaşla. Gezdiğimiz yerler müzik kurslarıydı tabi. Yaz geldi sonuçta ve bizim de uğraşımız olmalı. Arkadaşım bateriyi seçerken ben bass gitarı seçtim (Zaten bass gitarı ben çoktaaan seçmiştim.) . İlk olarak Yamaha Müzik Okulu'na gittik ilk olarak. Bass gitar kursunu sorduğumuzda ise aramızda geçen konuşma şu oldu.

- Yaa şimdi işte. 1 ay gelirsin dediğim gibi baktım olmadı kızım sen bu işle uğraşma derim yollarım. Bana bağlı sonuçta herşey. Hem bakayım senin grubun var mı?
- Yook abiii.
- Ooo o iş grup işidir. Öyle tek başına olmaz.
- Ama ben çalmak İSTİYORUUUM!


Tabi sondaki tepkiyi tam olarak veremedim boynum bükük çıktım ordan ama adama baya bir gıcık oldum. Ben o kursa zor giderim gibi geliyor..

Not: Bass gitar dersleri de 180 TL'ymiş. Uyh dedim yani bakalım bizimkiler ne diyecek =/

Seviliyorsunuz
<3

20 Haziran 2010 Pazar

Oyna Oyna

Kendimi Facebook oyunlarına adadım bu ara...
Yoook öyle 'tarlamı biçtim yarın toplarım ahaha' tarzı bir olay içinde değilim...

Mesela ne oynuyorum. Hotel City diye bir oyun var böyle restoran alıyorsun durmadan esneyen ve 'ı-ıhm' layan müşterilerin falan var. Esnemek iyi de ı-ıhm ı duyduğunuzda kaçın o ortamdan...

Frontier Ville var. O da bir ilginç. Amerikan köylüsü (Bazı arkadaşlara göre kolonisi) oluyorsun oyunda. Ne biliyim otun içinde ayı çıkması, yılan pataklama gibi baya ekşınlı bir oyun. FarmVille'in daha iyisi. Hiç değilse bir amacın var boş boş 'tarla ektim 5 gün sonra toplarım ahaha' muhabbeti yok...

Treasure Isle var. Gidip ada deşiyorsun. Hazineler topluyorsuni, meyve yiyorsun, taş toplayıp kapı açıyorsun böyle bir gizem var hep...

Hiç değilse zaman geçiyor. Sıkılıyorum ya hayatıma yeni amaçlar kattım falan ...

Seviliyorsunuz
<3

19 Haziran 2010 Cumartesi

Anı...

Saat 21:43...
Telefonu elime alıyorum (Zaten elimden düşmüyor). Okuldaki seçmeli ders seçmeyle ilgili toplu mesaj atıyorum. 6 kişiye mesaj yolluyorum. 'Hadi şuna da atiyim bişi olmaz' dediğim birinden şöyle bir cevap geliyor;
-Kimsiniz?
...
HÖÖ!? demek istiyorum ben bu insana. Şimdi işletmek vardı bunu ama neyse...

Tamam siliyorsun bari git sor kimin bu numara diye...

Not: Ben hayatımda 'zorunlu' seçmeli ders görmüş insanım seçsem de birşey farketmezmiş gibi geliyor...
Not 2: Bu seneki seçmeli derslerimiz Hitabet ve Demokrasi olarak söylendi. Bize.. Fen öğrencisine hem de =S

Seviliyorsunuz
<3

16 Haziran 2010 Çarşamba

Keşke...

Keşke bu sene Türkiye'ye Gorillaz gelse...
Son albümü 'Plastic Beach'ten bahsetmiştim. Bütün şarkıları tekrar tekrar dinliyorum ve hergün başka bir şarkı favorim oluyor. İnsan şarkıları dinlemekten bıkmıyor. Damon Alborn Türkiye'ye 'The Good The Bad And The Queen' grubuyla gelmişti ama o şarkılar beni pek sarmamıştı (Gerçi o zaman az bakabilmiştim şarkılara. Bir albümü indiriyim de dinliyim)
Bugün 'Ringstone Eyes' diye bir parçayı dinlemeye başladım. Çok hoş ya melodisi falan sardı beni. Diğer parçalar da öyle ama bugünlük bu şarkı favorim...
Stylo şarkısının performansı süpermiş bu arada

Seviliyorsunuz

<3




13 Haziran 2010 Pazar

I Had A Nightmare

Sıradaki şarkı bana (ve benim durumuma düşmüş kişilere) gelsin. Bu şarkı için fazla söze gerek yok. Sözlere bakın siz o yeter . . .

Keşke geçen seneye geri dönebilsem . . .

Not: 02:52 deki gözlükten ben de istiyorum...

Seviliyorsunuz

<3



I had a nightmare
I lived in a little town
where little dreams were broken
and words were seldom spoken

I tried to reach you
but all the lines were down
Summer rain began to fall
on this little town
...on this little town

The little people
have very little left to say
their words had all been shortened
they didn't really seem important

And I had a feeling
that you were very far away
but a little voice inside me said
you'll never get away from here


And it's 1, 2,
3 Times and you lose
of course it doesn't matter how you say it
I'm out of love
so there's nothing really more to say
I'm throwing it all away

And we had a peeling
but now we all faked to see
we never look at one another
only when another suffered

And if I saw you
then it was just another face

but I still don't blank horizon
lining on the human race

And it's 1, 2,
3 Times and you lose
of course it doesn't matter how you say it
I'm out of luck
so there's nothing really more to say
I'm throwing it all away

And it's 1, 2,
3 Times and you lose
I'm out of love
so there's nothing really more to say
I'm throwing it all away
throwing it all away
throwing it all away

12 Haziran 2010 Cumartesi

Uydur Uydur...

Dün arkadaşımla Kadıköy'de mağaza geziyoruz (Mağaza gezmek + Ben = ? ). Hayatımda fazla yaptığım şeylerden biri değil aslında. Özellikle arkadaşlarla mağaza mağaza gezip 'Ay bu çok hoş yaaa bundan istiyorooomm' tarzi konuşmalara mağruz kalmak pek hoşuma gitmiyor. Ama olsun 2 kişiyiz sonuçta gezdik falan filan...
Neyse diyeceğim şu. MNG ve Koton'da kıyafetlere baktıkça dedim ki 'Bu bluzu (elbiseyi-tuniği-atleti) sade haliyle başka yerden alıp üstüne şu saçma deseni yapsan sana deli gözüyle bakarlar. Ama bu markalar yapmış ya yılın modası olur.' Gerçekten de öyle. O kadar absürd desenler yapmışlar ki başka yerde görsem '2. el mi aldın bunu?' diye sorarım. Çünkü giyilmeyecek bir kıyafet yani. Aaaa ama MNG'den çıkmış olması o kıyafeti giyilesi yapıyor.
Anlamıyorum ben bu alışveriş mantığını. (Özellikle Yaz-Kış Modası olayını. Ne varsa giyerim işte yazı kışı yok bu olayın)

Ben bu tür mağazalarda pek takılmıyorum açıkçası. Marka takıntım yok, sevdiğimi giyiyorum genellikle. Rahat olmak tercihim güzel görünmek değil (tamam bazen kendimi kastığım olabiliyor) . Bu yaz gömlek tarzı kıyafetler giymeye başladım. Renkleri, deseni bana hoş geliyor, giyiyorum. Bana da yakışıyor tabi =P

Seviliyorsunuz
<3

11 Haziran 2010 Cuma

Strike a pose...

** Nedir bu Facebook'ta duvar işgali olayı? Biraz daha normal işlerde bulunalım, birşey diyecekseniz gelin msn'den söyleyin -Tamam istisnalar var tabi arada...

** Glee diye bir dizi var duydunuz mu adını bilmiyorum. Gayet müzikla tarzında bir dizi. Müzikal sevmem aslında ama şarkılar güzel...

** Hatta şu anda dinlediğim Madonna-Vogue şarkısını da oradan dinlemiştim. İyi gidiyormuş ya arada...

** Yaşasın okullar bitiyor haftaya ve süper bir yaz beni bekliyor. Bakalım ne kadar süper olacak...

** En çok neye seviniyorum biliyor musunuz bu tatil olayında. Rahat olmak var ya, hani gecenin -ya da sabahın- bilmemkaçına kadar ayık kalma, istediğini yapma işte onu seviyorum ben. Tek kötü yanı tatile giden arkadaşlar...

** Tatil demişken bu yaz fotoğraf makineme yapışıyorum ve ne yaparsam resmini çekmeyi planlıyorum...

** Bom-bom-bombom-bombom-bom-bom-bombom-... Pardon bass gitar olayı var bir de. Bass gitara başlıyorum. O olaya gelicem...

** Bu arada 'Ne yaparsam çekiyorum' olayı aşırıya kaçtı galiba. Ya resim çekicem işte anlayın...

** Bana 8 GBlık bi mp3 lazım. Artık şarkılar yetmemeye başladı bu 2 GBlığa. Onun için de para lazım. Para var mı? Yok...

E yeter ama...

Seviliyorsunuz
<3

Yenilik...

Sitenin görünüşünü değiştirdim...
Nasıl buldunuz??
Biraz karartalım etrafı. Hem yakıştı bence..

Prince Of Mine


Geçen gün son zamanlarda en çok gitmek istediğim filme gittim. Prince Of Persia'ya.
Ben bu filmin oyununu oynamıştım zamanında. En sevdiğim oyunlardan biriydi. Duvarlardan yürüyen, binadan binaya (ya da döneme göre yapıdan yapıya) atlayan, (grafik bile olsa) hoş bir prens vardı karşımda. Tabi küçüğüz yani onu da hesaba katın.
Filmini uzun zamandır bekliyordum. Hele prensi oynayacak kişinin Jake Gyllenhaal olması (adı hatırladınız mı? bknz:Donie Darko) benim bu filme olan sevgimi daha da arttırdı. Vziyona girdiği hafta Iron Man 2'ye gittiğimiz için bu filme gitmek için biraz daha beklemek zorunda kaldık.
Filme gittik. Bayılarak izledik. Yanlız kafama takılan tek şey oyundaki kumla birlikte değişen tiplerin filmde olmaması. Ve ne kadar gariptir ki kimle konuşsam 'öyle birşey mi vardı?' diyor. Ben Prince Of Percia diye başka bir oyun mu oynadım yoksa?

Bence bu filmi izleyin. Zaman çok güzel geçiyor anlamıyorsunuz bile. Hatta mümkünse DVD'sini falan alın başa sarıp sarıp izleyin. Ben öyle yapabilirim...

Seviliyorsunuz
<3

5 Haziran 2010 Cumartesi

Aklıma takılan...

Bu Ara bir şarkıya taktım kafayı...
Amy Macdonald'ın 'Wish For Something More' diye süper bir şarkısı...

Aslında bu şarkıyla tanışma hikayem şöyle;
Yaryıl tatilinde okuldan bir arkadaşımla konuşuyordum ve bana 'Dilara biliyor musun bu şarkı bana seni hatırlatıyor' dedi. Şarkının sözlerini dinledikçe beni anlattığını farketmiş ve şarkıyı bana gönderdi. İlk dinlediğim zamanlar pek sarmamıştı şarkı çünkü o zamanki müzik isteğim bu şarkınınki gibi dinlendirici değil aksine kafa dağıtıcıydı. Şarkının sözlerine baktım ama pek birşey farketmemiştim ya da dikkat etmedim bilmiyorum.
Geçen gün o arkadaş bana yine aynı şarkıyı dinletti ve bu sefer feci sardı şarkı. Sözlerine dikkat edince 'Ya harbi benim bu' dedim.

Şarkıyı paylaşmayı düşünüyorum. Buyrun sözlere de bakın =)

Seviliyorsunuz
<3

Oh the sun is shining far too bright
For it to still be night
Oh the air feels so cold
So cold and old
How can it be light
Oh let's take a walk outside
See the world through each other's eyes
I wish I was your only one
I think you're beautiful but your hair is a mess
And your shoes are untied, but that's what I love best

And I, I wish I was the one
You lonely, lonely son
And you looked at me that way
I wish for long lingering glances
Fairytale romances every single day
And you look at me and say
I'm your best friend every day
But I wish for something, wish for something more
Oh, I love you like a friend but let's not pretend
How I wish for something, wish for something more

Oh the grass is so green
But I can't see anything, past your eyes
I'm fixated on your smile
Your cherry lips make life worthwhile
I'm thinking these things
What I'm trying to say is
Life gets in my way
Every single day

And I, I wish I was the one
You lonely, lonely son
And you looked at me that way
I wish for long lingering glances
Fairytale romances every single day
And you look at me and say
I'm your best friend every day
But I wish for something, wish for something more
Oh, I love you like a friend but let's not pretend
How I wish for something, wish for something more

Now the sun is fading and the rain is coming down
And I'm looking at your face but your looking at the ground
I see diamonds in your dreams I see pearls around your neck
I see everything that's beautiful, everything that's beautiful

I wish I was the one
You lonely, lonely son
And you looked at me that way
I wish for long lingering glances
Fairytale romances every single day
And you look at me and say
I'm your best friend every day
But I wish for something, wish for something more
Oh, I love you like a friend but let's not pretend
How I wish for something, wish for something more

4 Haziran 2010 Cuma

Yanmış...


Size Ocak ayında yazdığım bir yazıda Gece Evi Serisi'nın 6. kitabını aldığımdan bahsetmiştim. Yaklaşık 1 ay kadar önce 7. kitap da çıktı ve bu da benden kaçmaz...

Serinin 7. kitabı Yanmış oluyor ve o kadar güzel ilerliyor ki kitap bayıldım. Hele kitabın bana hediye gelmesi daha bir güzeldi. 1 haftada kitap bitti. Yazmak da bugüneymiş.
Artık kitap o kadar güzel bir hal aldı ki bitmesini istemiyorum ve kaç tane kitap çıkarsa çıksın hepsini de almayı düşünüyorum...

Ayrıca kitabın ilk basımlarında 22. bölüm yok. Bende de yok o bölüm ama sonraki basımlarda olay çözülmüş ve 22. bölüm kitaba eklenmiş. İşin iyi tarafı kitabı değiştirebilmemiz. Tabi bendeki bu kitabı değiştirmeyi düşünmüyorum çünkü bana çok güzel bir hediye bu kitap...
Okumanızı öneririm..

Seviliyorsunuz
<3

One Love Festival

Selam gençlik...
Bu yaz neler yapsam diye düşünürken karşıma One Love Festival'ın afişi çıktı. Gelen sanatçılara bakınca gitmenin gerekli olduğunu da anlamış oldum...

Kimler geliyor?
Sophie-Ellis Bextor performans sunacak şarkıcılardan biri. Şarkılarının çoğunu biliyorum ve gelmişken gitmemek ayıp olur. Özellikle 'Catch You' ve 'Murder On The Dancefloor' favorilerimden. Ayrıca Ağustos ayında yeni albüm çıkaracakmış. Yeni şarkıları konserde dinlemek güzel oluyor (bknz: Travis İstanbul Konseri)
The Ting Tings de geliyormuş. Bunların ilk ve tek albümlerindeki bütün şarkılar güzel ve tam dinlemelik. Örneğin 'Shut Up And Let Me Go' güzeldir. Ama şarkıları üstüste fazla dinlenmiyor. Bir kere dinleyip tadında bırakmayı öneririm...
Groove Armada hakkında bildiğim tek şey Mutya Buena ile olan düetleri. Şarkının adı aklıma gelmiyor (Song 4 Mutya olabilir) ama internetten diğer şarkılara bakmayı düşünüyorum...
De La Soul ise Gorillaz'ın bir şarkısında konuk sanatçı olduğu için adını duyduğum bir grup. Başka birşey bilmiyorum...

Gelen diğer grup ve şarkıcılar hakkında pek bir bilgim yok ama bu iki sanatçı için o konsere gidilir, bütün şarkılar ezbere söylenir, güzel bir konser geçirilip eve dönüş yapılır.

Seviliyorsunuz
<3

3 Haziran 2010 Perşembe

Eurovision


Ben geçen hafta Eurovision izledim yaw =S
Anlatmayı unuttum pff...
Neyse..

Geçen cumartesi günü ailecek televizyon başına geçip Eurovisionu izledik. Elde çekirdek sehpada içecekler klasik bir aile gibi olduk sanki. Mutlu aile tablosu..
Şarkılara geçeyim.
Almanya'nın şarkısı idare ederdi ama bence Manga'nın şarkısından kötüydü. Manga 1. olsaydı daha iyi olurdu. Belçika'nın şarkısı da güzeldi ama piyanoda karşılıklı iki kişi olayını sanki daha önce de izlemiştim (bknz: Grammy müzik ödüller Lady Gaga & Elton John). Azerbeycan'ın şarkısına favori diyorlardı ama ben bu şarkıda favorilik bir kısım göremedim. Gayet sıkıcı bir şarkıydı.
Aklıma gelmişken;
Bu sene şarkılar ne kadar uyutucuydu ya. İnsanın televizyonu kapatıp uyuyası geliyordu resmen. Bir de bu tür şarkıları favori gösterdiler ya neler dinliyor insanlar...

Seviliyorsunuz
<3

2 Haziran 2010 Çarşamba

Voila...

Hayatın bu tarafını seviyorum bak...
Süprizlerle dolu.

Ne oldu?
Mutlu bir sene başı. Eğlence, kahkaha, en 'yakın dostlarım(!)' etrafımda. Yeni arkadaşlar, hayaller, planlar vs...

Ne oldu?
Berbat bir yıl ortası. Satışa gelme, sap gibi ortada kalma, ne halt edeceğini bilememe. Tek düzgün tarafı gereksiz olaylarda kurtulmam...

Ne oluyor??
Süper bir yıl sonu. Eğlence, yeni bir çevre, yeni arkadaşlar, yeni takılma ortamları. Kısaca süper işte. Benim de istediğim bu...

Biliyor musunuz şimdi o yazdığım yazıları okuyorum da ne güzel anlatmışım derdimi -tabi başa gelmesi ayrı- ve gerçketen okudukça hatırlıyorum o günleri ve 'ah keşke şöyle yapsaydım' diyorum. Ama o zamanlar yapamadıklarımı şimdi yapmam daha güzel, daha iyi, daha bir ayrı...

Ve ne için seviniyorum biliyor musunuz??
Hani şöyle bir olay vardır. Çevrenizde bir kişi vardır. Suratına bakıp gülersiniz 'Canım naber?' dersiniz, gidince de 'Ay kurtulduk' tarzı konuşma başlar.
Kanımca benim hakkımda böyle birşey olmuyor.
Emin değilim gerçi.
Zaten öyle davranana da tekmeyi basıyorum sorun değil ama insanın bakışından anlaşılıyor çok açık bir şekilde ne yaptığı..

Mesela...
2 dakika önce bi arkadaşıma 'Dilara'ya neden güveniyorsun?' diyen bir kişinin yanıma gelip bana sevgi göstermesi?
Bırakın bu pozları ya valla sizin için iyi olur...

Sevgiler
<3