31 Ocak 2010 Pazar

Grapes

Başım patlıyor? Evet...
Çok fazla düşündüm? Evet...
Kafam feci karışık? Evet...
İyi müzik dinleyelim o zaman...

Black Eyed Peas'in bir şarkısından bahsetmiştim 'Grapes' diye. Yayınlamaya karar verdim bunu. Şarkı sözü yok bu sefer zaten belirtilcek birşey de yok sözlerde (Fergie'nin arada 'teytey' demesi var ama...). Alın size Grapes... Dinlerken göbek atmak garanti xP
Not: Videoya bakmak için Youtube'u açmak ama Lady Gaga izlemek...



Seviliyorsunuz
<3>

28 Ocak 2010 Perşembe

What A Mess??

Nedir bu dağınıklık...
kısaca WAM(F)??
kehkeh xD

Aslında burası dağınıktı yani şu resimde gördüğünüz yer ama sabah büyük uğraşlar sonucu toparladım burayı...
Şimdi ise size bu dolabımda neler var neler yok anlatacağım...
Evet kararlıyım bunda hı-hı...

1) Parfümlerim bunlar. Baştaki turuncu kutunun içindeki parfüm doğum günü hediyesi olarak geldi. Resimde gördüğünüz üzere yanında 2 tane aynı parfüm şişesi var onlardan biri boş. Atmaya üşendim diyelim hehe...
2) Bunlar da o kadar bahsettiğim okuyacağım kitaplar. Kalın gözüküyorlar değil mi? Oradaki kitapları sayayım isterseniz. 'Baştan Çıkartılmış' 'Yüzleşme' 'Delirtici Düşlerin Dexter'ı' 'Değerli Dostum Dexter' 'Zigzak' ve bir kitap daha. Dediğim gibi işim zor...
3) Haha bu da aldığım gitar teli. Bunu da aldım ya artık benim alamayacağım birşey kalmaz herhalde...
4) Ayrılmaz can dostum Motorola C140'ım. Yazdan beri bütün sinirimi çeken, üstündeki yolunmalara dayanabilen, arada bir kapanıp açılmayarak şiddetime maruz kalan değerli telefonum. Yaza kadar duracak bakalım sonrasında ne olur?...
5) Bunun yazdığı yerin altında bir çekmece var. Maalesef odanın küçüklüğünden onu alamadım resme. Neyse efendim o çekmecede benim değerli CD'lerim bulunmakta. Özellikle de 12 Memories...x(
6) Bu alan şimdilik boş. Ama yakında burayı da doldurmayı planlıyorum. Şimdilik orada bulunan 2 puzzle parçası ve dergiden çıkan Kenny magneti. Orayı doldurunca çekip onu da koyarım buraya görürsünüz...
7) Peluşlaaaaarr. Bu peluşa bayılmaktayım. Somurtkan bir tipi olduğu için kendime benzetiyorum desem yalan olmaz. Aynı ben yani o derece. Ve yumuşacık bir peluş olduğu için çok güzel sarılıp uyuyorsunuz. (En son ne zaman bir peluşa sarılıp yattım? Hatırlamıyorum)...
8) Benim zavallı eski telefonum Nokia 5200. Adi elektronik alet yazın bana ihanet edip kendini bitirdi ve Motorola'ya kaldım.Ahh ahh iyi telefondu ya severdim kendisini...
9) Veee tipten de anlayabileceğiniz üzere Uykusuz derginin kutusu. Bayılıyorum ya tipe pijamalı falan ya ondandır (Pijamalılara karşı bir fantazim yok yanlış anlaşılmasın!). Bu kutunun içinde Fırat kupası vardı hala saklıyorum o kadar beğenmişim düşünün artık...
Seviliyorsunuz
<3>

27 Ocak 2010 Çarşamba

Tatil Günlüğü 3

Bunlar Riddick Günlüklerine benzedi haa xD
*** Bugün 3 günlük eve tıkılma sonrasi ilk defa dışarı çıktım. Ara sokaklarla karlar hala vardı ama caddelerde bitmişti nerdeyse. Kadıköy'e inip alışveriş yaptım. İyiydi gayet bütün paramı harcadım bakalım yarın ve cuma ne yapmayı düşünüyorum...
*** Kadıköy'ü bugün Japonlar (veya Caponlar xP) basmıştı galiba. Çünkü iki adımda bir çekik gözlü tipler karşıma çıktı ve bir an 'Acaba Japonlar biryerde mi toplanıyor?' diyip etrafıma bakmışlığım var. Gerçi bulamadım buna göre bişi orası ayrı...
*** Yolda yürürken insanlar neden bir anda durup etrafına bakınmaya başlar ki?? Yolda düzgün bir şekilde yürürken durup etraflarına 'kaybolmuşçasına' bakmaları sinirime dokundu resmen. Çok film izliyorlar herhalde. Hani vardır ya Esas Oğlan/Kız birinin peşinden koşar sonra bulamayacağını anlayınca etrafına bakınır (Tabii bu sırada kamera 360 derece dönmektedir). Aynen böyle oldu ya. Yazık...
*** Bu yazık kendime bu arada kafayı bozmuşum filmlerle. Riddick Günlükleri'ni de izlemişliğim yok hiç. Belki izlemişimdir ama demekki o kadar dikkatli değilmişim...
*** Hele şükür gitarıma tel alabildim. Ben bu gitar telini Ekim ayından beri almayı düşünüyordum. Daha doğrusu alacaktım ama ya bir problem oldu ya da 'Yok şimdi almayayım parayı ona buna harcamam gerekir belki' gibi bir düşünceyle vazgeçtim. (Bir de şu 'gitar teli alma' bahanesiyle ark ekmişliğim var onu karıştırmıyorum. Ama o gün gerçekten alacaktım yaa). Neyse sonuçta aldım. Baydım mı 17 lirayı evet. Bitmiştir...
*** Bir de kitap aldım -sanki diğer kitapları bitirmişim gibi. Daha sırada Tüyap'tan aldığım 2 kitap, kuzenimin verdiği 1 kitap ve hediye olarak aldığım bir kitap daha varken bunu almak biraz sıyırtma belirtisi olarak görülebilir. Problem değil takmıyorum.
*** Aldığım kitap P.C. Cast ve Kristin Cast'in Baştan Çıkarılmış adlı kitabı. Bu serinin 5 kitabını da okumuştum bunu da okuyayım da tam olsun. Hikayeyi yarıda kesmek olmaz. Okuduğum haberlere göre seri daha devam edecekmiş. Fazla kasmasın da...
*** Kitabın adına netten bakıp da 'Vamp Hikaye Meraklısı' tipi çizmeyin aklınızda çünkü öyle değilim olmam da. Tamam The Vampire Diaries, The House Of Night Series ve hatta Twilight serisini okumuş olabilirim ama hayır o kadar meraklı değilim. Olmam olamam zaten olmak istemiyorum ok??
*** Bu arada tekrar kar yağmaya başladı sanırım. Yağsın yağsın iyidir güzel planlarım var kar yağmasıyla ilgili...

Seviliyorsunuz
<3>

26 Ocak 2010 Salı

I'm not that good, but I'm not that bad

Geçen haftadan beri şarkı yayınlamadığımı farkettim ve yayınlamaya karar verdim...

Önceki yazımda eski şarkılarımı bulduğumu söylemiş olmam lazım. O şarkılardan biri de Blur'un 'On Your Own' şarkısı ve bu şarkıyı seviyorum. Eğlencel geliyor bana her dinlediğimde ve evet eğleniyorum. Blur grubundan Damon Albarn'ı bilebilirsiniz. Animasyon grubu Gorillaz'ın yaratıcısı ve The Good The Bad And The Queen grubunun solistidir kendisi. Adam müzik yapmayı biliyor ya...

Neyse buyrun size On Your Own...
Seviliyorsunuz
<3>




Holy man tiptoed his way across the Ganges
The sound of magic music in his ears
Videoed by a bus load of tourists
Shiny shellsuits on, and drinking lemonade.

Now, I've got a funny feeling which I bought mail order
From a man in a tee-pee, California.
He said he once was the great game show performer
Then he blew all his money away,
Blew it all away.

So take me home, don't leave me alone
I'm not that good, but I'm not that bad
No psycho killer, hooligan guerilla
I dream to riot, oh you should try it
R. E. Perot, got gold card soul
My joy of life is on a roll
And we'll all be the same in the end
Cos then you're on your own
Then you're on your own

Well, we all go happy day glow in the discos
The sound of magic music in our brains
Someone stumbles to the bathroom with the horrors
Says Lord, give me faith, for I've jumped into space
I'm in outer space.

So take me home, don't leave me alone
I'm not that good, but I'm not that bad
No psycho killer, hooligan guerilla
I dream to riot, oh you should try it
R. E. Perot, got gold card soul
My joy of life is on a roll
And we'll all be the same in the end
Cos then you're on your own
Then you're on your own

So take me home, don't leave me alone
I'm not that good, but I'm not that bad
No psycho killer, hooligan guerilla
I dream to riot, oh you should try it
R. E. Perot, get gold card soul
My joy of life is on a roll
And we'll all be the same in the end
Cos then you're on your own

Then you're on your own (to end)

Tatil Günlüğü 2

Eheh bugün mutluyum...
*** Şu hani verdiğim süre var ya o süre bitmeden düşündüğüm şey oldu ve haklı çıkmanın verdiği bi mutluluk var içimde. Farkındayım pek iyi bir davranış değil bu ama ne yapabilirim kötü olmak zorundasın bu zamanda...
*** Bir sürü yeni şarkı indirmekteyim. Çöken PC'mdeki şarkıları tekrar bulup indiriyorum. Gerçi bunun hafızası onunki kadar yüksek değil ama bişileri sileriz sonra yine yükleriz....
*** Tabii bu kadar müzik indirmeye MP3 de dayanmıyor maalesef. Biriktirdiğim paralarla IPod mu alsam ne yapsam. Ama yok ya bu Creative işimi görüyor. İyi bu iyi öyle 'IPod'um var benim' havasında olmak isteğinde değilim zaten...
*** Yazıcı almaya karar verdim paralarımla (Zengin havasında oldu bu laf 'PARALARIMM!!' xD). Her seferinde birşey bastırmak için caddeye inmek zor geliyor. Evde olunca rahat rahat basarım istediklerimi hem gerçekten lazım bir yazıcı. Hocaların verdikleri ödevleri düşününce...
*** Off ödev diyince bir de kimya ödevleri vardı değil mi ya. Tatilde de ödev yapmak yemiyor gerçi. Bugün gidip bastırdım birkaç notu ve o sırada yazıcı alma fikri geldi aklıma zaten. Ne ödevmiş ya yarın yapiyim çoğunu da bitsin...
*** Okul ortamını özledim ya. Özellikle arkadaşlarla konuşmayı. İnsan okul gidince tatil gelsin diyor ama arkadaşlardan kopmak olmuyor ya. Hele yaz tatilleri biraz daha kötü oluyor. Herkes bir tarafa gidiyor falan daha çok özlüyorsun. Daha tatilin 2. günü ama arkadaşları özlemiş durumdayım poff...
Bakiyim düşüniyim başka diyecek şey var mı??Hmm...Yok sanırım.

Seviliyorsunuz
<3>

25 Ocak 2010 Pazartesi

Tatil Günlüğü 1

Yaşasın kar yağıyor...
***Okulların tatile yeni girdiği şu günlerde karın yağmaya başlaması süper birşey. Evde oturup pencerenizden iri kar tanelerinin düşüşünü izlemek insanı dinlendiriyor bir bakıma. İri kar taneleri dedim çünkü gerçekten iriler. Ve o ilk kara dokunuşunuz insanı bir değişik yapıyor. Beni öyle yaptı sizi bilemem...
***Karın yağışını izlemek beni düşündürdü biraz daha. Farkındayım bu ara düşünecek çok konum var ama bir sonuca bağlamalıyım bunları. Aslında çok konu değil tek konu. Neyse tatil gerçekten kafamı dağıtmam için iyi olacak. Tabii birkaç saçmalığı Facebook üzerinden okumaktayım ama dediğim gibi saçmalık. Şimdilik sadece iyi tarafını görüyor. Görsün bakalım ben gerçekleri görmekteyim ama...
***Hah bu arada düşündüğüm konuşar arasında benim neden bu kadar iyi olduğum da var. İyi olunca kazandığınız birşey olmuyor. Neden - Çünkü onlar seni ne kadar üzerse üzsün sen onlara değer veriyorsun ne biliyim bi sevgi gösteriyorsun. Bir süre sonra da yaptıklarını unutuyorsun. Ama hayır bu sefer öyle olmayacak çünkü hayatımda en nefret ettiğim şeylerden biri 'YALAN SÖYLENMESİ!' ve bu geçen 1 dönem boyunca bana yalan söylendiğini anladım. Ve madem bana söylediklerinin çoğu yalan o zaman benim de yapacaklarım vardır merak etme. Off neyse bu konu uzadıkça uzar ve gerçekten bunlar benim hayatımda sadece bir SAÇMALIK olarak kalacak...
***Yeni dönemde daha çok derslere asılmayı planladım. Bu sefer bir hedefim var ve büyük. Hiç değilse bana yararlı olacak birşey için gayret ederim diye bir karar verdim ve evet ben bunu gerçekleştireceğim. O kadar hazırladım kendimi...
***Tweet lerimi kontrol ettim bugün önceden neler yazmışım diye. Dinlediğim 2 şarkıdan bahsetmişim ve gerçekten şu anda o şarkıları tekrar dinliyip de kendimi üzmek istemiyorum. Çünkü dinlersem birşeyler hatırlayıp üzüleceğimi ve hatta üzüleceğim şeyler yapabileceğimi biliyorum. O yüzden elveda C.A. sildim seni... xD
***hmm...Bakalım başka neler yaptım. Yeni oyun yükledim bilgisayarıma vakit geçirmek için ve biraz zor olsa da oynayabiliyorum. Cumaya hazırlık yapmak gerek...
Cumaya neler yaptığımı ya da yapacağımı o gün geldiğinde söylerim artık...

Not: Kar yağdığı için size önerebileceğim güzel bir şarkı; Red Hot Chilli Peppers-Snow

Seviliyorsunuz
<3>

24 Ocak 2010 Pazar

Tatil tatil tatil...

Hele şükür 15 tatile girmiş bulunuyoruz. Tam zamanında okullar tatile girdi desem yeridir o derece bu tatili bekliyordum çünkü...
***Okulun son günü nöb(etçi) olmam perşembe günü verdiğim kararları düşünmek için yanlız kalmamda etkili oldu. Zaten perşembe günü okula gitmemiş ve kararımı kesin olarak vermiştim. Ama dediğim gibi kafamı o kadar karıştırıyor ki tam olarak emin olamıyorum. Neyse belli bir zaman verdim bakalım bu sürede düşündüğüm şey olursa kararım değişebilir...
*** Ya inanabiliyor musunuz?? Sabah sabah kötü olmayayım diye sınıfa çıkmadım bile. Bazıları benim okula gelmediğimi düşünmüşler o derece saklamışım kendimi. Nöbetçiyken birkaç kez sınıfa geldim birşey yokmuş gibi ama yine de bi gariplik vardı...
*** Karnemin iyi gelmesi sayesinde şu ana kadar bir miktar para toparladım -ki bu para umarım telefon almama yetecek. Şu ana kadar iyi gitti bakalım destek çıkan olur umarım...
*** Okul zamanında aldığım ve hediye olarak gelen kitapları okumaya başladım. Yavaş ilerledim şimdiye kadar ama bitireceğim kitapları taktım kafaya. Zaten bu havada yapabileceğim birşey yok...
*** Hava demişken İstanbul'da çok güzel kar yağmakta ve ben sadece izlemekteyiz. Dışarı çıkıp bir kar topu yapmışlığım ya da kara dokunmuşluğum yok. Alışveriş bahanesiyle dışarı çıkmak için fırsat yaratmaya çalışsam da cık olmuyor olacak gibi de değil. Ama çoooook güzel yağıyor...
*** Eski oynadığım oyunlarda sardım 2 gündür. Durmadan o oyunları videolarını izliyorum ve indirmek için çeşitli sitelere bakıyorum. Tatili doldurmak için elimden geleni yapıyorum...
*** Gerçi tatilde yapmak için 2 tane birbirinden süper kimya ödevim var o daha ayrı bir konu. Ben kaşındım ama hakettim bunu...
*** Doğum günümü kutlayamadığım 2 arkadaşla buluşacağım. İkisine de ayrı ayrı gün vermektense aynı gün ikisiyle buluşmayı düşündüm ama kendi başıma karar vermek olmaz sormam lazım...
*** Tabii bu havada beni dışarı salarlarsa iyi olur o da ayrı bir şansa bağlı...
*** Cumadan beri mistik laflar yazıyorum Facebook hesabıma. Ne biliyim S.G.U.A.O.O. gibi. Milletin yaptığı uyuzlukları yaparak onları uyuz etmeyi seviyorum. Hem onların 'Dilara ne yazdın buraya?' demeleri hoşuma gidiyor. Böyle bir çatlağım işte...
*** Yazmak demişken burada yazdıklarım birkaç kişiyi rahatsız ediyormuş. 'Oraya yazacağına bize anlat' tarzı laflar duydum. Çok da tınnn diyorum onlara başka da birşey demiyorum. Ben size karışmıyorsam siz de bana karışmayın!!...
*** Facebook'da bir uygulama var. Sana arkadaşlarınla ilgili sorular soruyor falan. Bana nedense 'ŞANS!' gibi abuk subuk sorular çıkıyor. Mesela 'Zamanını kiminle geçirmeyi özledin?' ya da 'Şimdi yanında kim olsun isterdin?' gibi. Geçen hafta bu sorulara bakıp krize girerken artık bakıp sadece gülüyorum. Tamam biliyorum çatlak bir kişiliğim var ama biraz da duygum olsun...
Neyse bu kadar yeter bugünlük. Hadi iyi geceleeerrr...

Seviliyorsunuz
<3>

18 Ocak 2010 Pazartesi

Everybody's Changing

Bir şarkı takıldı deminden beri ağzıma...
MP3'te olan ama az dinlediğim bir şarkı...

Paylaşmak istedim. Sözleri güzel...

Seviliyorsunuz
<3>




You say you wander your own land
But when I think about it
I don't see how you can
You're aching, you're breaking
And I can see the pain in your eyes
Says everybody's changing
And I don't know why

So little time
Try to understand that I'm
Trying to make a move just to stay in the game
I try to stay awake and remember my name
But everybody's changing
And I don't feel the same

You're gone from here
And soon you will disappear
Fading into beautiful light
Cause everybody's changing
And I don't feel right

So little time
Try to understand that I'm
Trying to make a move just to stay in the game
I try to stay awake and remember my name
But everybody's changing
And I don't feel the same

So little time
Try to understand that I'm
Trying to make a move just to stay in the game
I try to stay awake and remember my name
But everybody's changing
And I don't feel the same

...

Canım birşeyler yazmak istiyor buraya ama kafamdaki cümleler o kadar yarım ki...
Aklımdakiler o kadar boş ki...
O kadar saçma ki...

Bir cümleye başlasam sonu gelmiyor, getiremiyorum...
Ve kafam çok dağınık..
Belirli birşeyin üzerinde yoğunlaşamıyorum, hatta onu yapmadan önce sonuçlarını düşünemiyorum bile...
Aklımın her yerinde abuk subuk konular var ve bunlar seneye hatırlamayacağım şeyler. Ama şu anda aklımdalar ve ne kadar kurtulmak istesem de gitmiyor...

Ve her an kötü birşey olabilecekmiş gibi geliyor...
Bilmiyorum...
Başkasına zarar verebilirim, onu üzebilirim, kırabilirim, kendime bile birşeyler olabilir...
Çünkü düşünemiyorum...
Sonuçları değil, sadece kararlar var kafamda...
Düşünmeden hareket ediyorum...
Off...

Seviliyorsunuz
<3>

16 Ocak 2010 Cumartesi

Writing To Reach You

Selam gençlik...
Aslında bu yazı benim ilk yazım olmalıydı ama neyse yazalım gitsin...

Writing To Reach You...
Travis'in en sevdiğim şarkılarından biridir. Sıkılmadan nerde ne zaman olursa dinlerim...
Zaten beğendiğim bu şarkı niye blog ismim olmasın diye düşündüm bu blogu açarken ve yaptım...

Eh dinlemenizi de tavsiye ederim tabi...
Sözlerini de yaziyim asıl anlam orda gizli...





Every day I wake up and it's Sunday
Whatever's in my eye won't go away
The radio is playing all the usual
What's a Wonderwall anyway

Because my inside is outside
My right side's on the left side
Cause I'm writing to reach you now but
I might never reach you
Only want to teach you
About you
But that's not you

It's good to know that you are home for Christmas
It's good to know that you are doing well
It's good to know that you all know I'm hurting
It's good to know I'm feeling not so well

Because my inside is outside
My right side's on the left side
Cause I'm writing to reach you now but
I might never reach you
Only want to teach you
About you
But that's not you
And you know it's true
But that won't do

'Maybe then tomorrow will be Monday
And whatever's in my eye should go away
But still the radio keeps playing all the usual
And what's a Wonderwall anyway'

Because my inside is outside
My left side's on the right side
Cause I'm writing to reach you now but
I might never reach you
Only want to teach you
About you
But that's not you
And you know it's true
But that won't do
And you know it's you
I'm talking to

11 Ocak 2010 Pazartesi

İsimsiz...

Bu aralar çoook mutluyum...
Hayatımda herhalde hiç olmadığım kadar mutluyum hem de....
Bazen insanların sıkıntılarına kafayı takabiliyorum...
AMA BANANE!!!

Gerçekten banane ne yaparlarsa yapsınlar. İster gidip hayatlarının mutluluğunu yaşasınlar isterlerse olmayacak bir hayale kapılıp kendilerini yok etsinler...
Benimle hiiiç alakası yok...
Takmıyorum da...
Ben sonuçta mutluyum değil mi önemli olan da o...
Hayatları boyunca bu kadar değişiklik yaşamak saçma bence hem de çok saçma...
Yazık =/
(Eğer yıl 2009 ve ben bu yazıyı yazıyor olsaydım muhtemelen böyle birşey olacaktı)

...

(Ama öyle değil)
Hayatımın en berbat günlerini yaşıyorum...
İnsan bir haftada bu kadar çabuk ruh değişikliği yaşayabilir mi??
Bir sabah hayatının en mutlu günlerine başlayacağını sanarken akşam olunca sinir krizleri geçiriyorum...
Hayatımda hiçbir zaman olmayacak şeyler düşündüm hepsi de boş. Ama komik olan şey şu:
Ben bunların olacağına kendimi inandırdım. Sanki hayatım hep benim düşündüğüm gibi gidecek hep mutlu olucam vs. vs.
Hiç mutlu değilim...
Ne kadar olmaya çalışsam da beceremiyorum bunu, olmuyor bir türlü ya bende bir sorun var ya da artık başıma gelenler beni bitirmiş durumda...
Tabii bu kadar sıkıntı sonucu 2 hafta boyunca çekilmez baş aşrıları ya da bu durumlar yüzünden hiçbir şeye kafayı verememek de var...
Üzülüyorum kendime hepsi bu =/

Seviliyorsunuz
<3>

9 Ocak 2010 Cumartesi

Demons From Your Past...

Geençlik...
Kısa bi aradan sonra televizyonu açtığımda karşılaştığım ilk şey şu oldu:
MUSE...

Hayranları ya da dinleyenleri bilir Muse'un yeni albümü çıktı 2009'un sonlarına doğru. The Resistance albümün adı hatta MTV Video Muzik Ödülleri'nde ilk parçaları da çalındı. Yeni single çıkartmışlar 'Undisclothes Disares' diye ve bayıldım şarkıya...

Siz de beğenin diye videosunu paylaşıyorum...
İyi dinlemeler =)


7 Ocak 2010 Perşembe

Öylesine...

Sizce insanlara çok değer vermek mi iyi yoksa vermemek mi??
Ama buna karar veremiyorsunuz ki...

Yani sonuçta biri bir şekilde hayatınıza giriyor ve onun hayatınızdaki en iyi insanlardan biri olacağını düşünüyorsunuz. Daha baştan onun hakkında en iyi şeyleri düşünmeye başlıyorsunuz. O, o ana kadar hayatınıza giren en iyi kişi olabiliyor bazen...
Sonra birden gerçekleri görmeye başlıyorsunuz...
Ne biliyim aslında sizin gördüklerinizin sadece inanmak istedikleriniz olduğunu anlıyorsunuz. Aslında o kişi en iyisi değil belki sizi üzüyor hatta zarar bile verebiliyor...
Ama işte bunu anlamak zooorrr!!

İlk tanıştığın kişi hakkında tabii iyi şeyler düşünmek zorundasın daha ilk baştan kötülük düşünürseniz pek iyi olmuyor...
Ama iyi düşündüğünüz zaman da ayarı tutturmak lazım,
Onun en iyisi olmadığı ya da en iyi kişi olmadığı mesela =/

İşte ben bu ayarsızlığı yaptım maalesef
Niye böyle bişi yaptıysam??!!

Seviliyorsunuz
<3>

3 Ocak 2010 Pazar

12 Memories...

Selam gençlik...
Yukarıda görmüş olduğunuz resim en sevdiğim ve severek dinlediğim gruplardan biri olan Travis'in 4. albüm kapağı...12 Memories...

Yılbaşında hediye olarak bir arkadaşım almış. Böyle bir hediye beklemediğim için önce şoka girdim tabi...
Ben bu albümü internetten indirmiştim ama CD olarak almak daha ayrı...
Şarkılardan bahsedeyim biraz...

1) Quicksand: Bu şarkının melodisini beğendim. Giriş olarak güzel bir şarkı seçmişler bence...
2) The Beautiful Occupation: Politik içeriği olsa da klibini beğenmişliğim var. İsterseniz Youtube'dan girip izleyin...(Bu arada Travis bu şarkıyla MTV Avrupa Müzik Ödülleri'nde performans sergilemişti.)
3) Re-Offender: Albümün en güzel şarkılarından biri. Biriyle sorun yaşadığınızda ya da üzüldüğünüzde dinleyip sizi biraz da olsa o havadan kurtaran bir şarkı. Klibi de şarkı kadar etkileyici...
4) Peace The F*ck Out: Bu da politik sözler içeriyor ama müziği güzel...
5) How Many Hearts: Açık olalım...Bu şarkıyı fazla dinlemiyorum (hiç değilse diğerleri kadar).Dinleyip siz karar verin =)
6) Paperclips: Hmm.. Bunu da fazla dinlemedim...
7) Somewhere Else: Bu insanı biraz daha sakinleştiriyor. Önceki şarkılar kadar sert değil.
8) Love Will Come Through: Bu da albümün en güzel şarkılarından biri bence. Melodisi sözleri herşeyiyle bağlanıyorsunuz. Şiddetle tavsiye ederim...(Şiddetle?)
9) Mid-Life Krysis: Tekrar tekrar dinleyin. Ben öyle yapıyorum bu şarkıya gelince =)
10) Happy To Hang Around: Hakkında yorum yapmak en zor olan şarkı herhalde. Çünkü öyle bir zamanımda dinlemiştim ki bunu artık hayatımda ayrı bir yeri var. Girişi yavaş ama devamında kendince güzelleşen bir şarkı. Her zaman hayatımda olacak...
11) Walking Down The Hill: Solistin dinleyiciyle konuşur gibi söylediği ama müzikle bir o kadar içiçe olan parça. Dinleyin derim...
12) Some Sad Song: Albümün Gizli Şarkısı. Kapanış için güzel seçim. Gerçekten de Üzgün Şarkı...

İşte bu şarkılarla yılın ilk günlerini geçiriyorum. Bana bu albümü alan ve beni bu şarkılardan ayrılmamamı sağlayan 'o' arkadaşa teşekkürler...

Not: Re-Offender için yaptığım yoruma eklenti yapacağım 'Üzgün olduğunuzda sizi rahatlıkla ağlatabilen ve olaylar hakkında tekrar düşünmenize yardımcı olmaktan çok duygularınızla hareket etmenize sebep olan bir şaheser'...

Seviliyorsunuz
<3>