31 Aralık 2010 Cuma

Dumuroldum.com

Ben gidiyim o kadar kasarak yazı yaziyim. Diyim iyiki arkadaşımsın falan. o bana ne desin?
+Bunu sen mi yazdın?
-Yok ben yazmadım salak copy paste yaptım toplu mesajdan'...
Amele ya...

Last Christmas...

Şu anda bir kaç kişiye cilalı bir 2010 yazısı yazmakla meşgulüm. İyiki hayatımdasın tarzı şeyler ama özel olduğu için yazamıyorum cicişler...
Yazarken de ne aklıma geldi biliyor musunuz?
Hani günün şarkısı olayı var ya? Ha işte ben onu yılın şarkısına çevirdim ve biraz düşündüm benim için 2010'un şarkısı ne olur diye...
Ve buldum. 2 tane oldu ama olsun

İlki Lily Allen'ın Smile şarkısı. Çünkü ben bu şarkıyı ne zaman dinlesem gülüyorum =))
İkincisi ise Travis'in Friend'i. Bu sene arkadaşlarımla yaşadıklarım malum. Özür gibi biraz bu şarkı =/

Bu seneki son blog yazımda ise diyeceklerim şu;
Yeni yılda sizi seveni sevin, size saygı duymayanda ve üzenden kaçın. Yapamam demeyin oluyor ;)
Mutlu olun, stres yapmayın, gerilimden kaçın...
Ve topunuzu seviyorum :D

Seviliyorsunuz
<3

29 Aralık 2010 Çarşamba

Only 2 Days Left...

Şaka maka 2 gün kaldı eski yılı bitirmeye.
Bitsin bitsin iyidir. Yeniyi severim ...

O değil de yeni yıla girerken totem yapanlarda mısınız siz de??
Hani 'Nasıl girersen öyle geçer' durumu var ya. Ondan...
Ben öyle düşünüyorum şahsen. Tabi 2010 bana öyle bir durumun var olmadığını kanıtlayan bir yıl oldu ama olsun. Ben vazgeçmem totemimden....
Muhtemelen 31 Aralık gecesi ben istediğim şeyleri bir kağıda yazıp cebime atacağım (My Name Is Earl hesabı).

Bilmiyorum ama içimde 2011'e dair güzel bir his var. İyi ki 2010 bitiyor diyorum hatta. 4 gözle bekliyorum 1 Ocak gününü...

25 Aralık 2010 Cumartesi

All The Yavşaks Around Meeee...

Arkadaşım yavşamayın kimseye;
Birini sevdiğinde,
Yalnız kalınca,
Zevk için,
Öylesine...

Yalnız kaldığında gidip bir arkadaşa yavşaklık yaparsın. Neden?
çünkü sap gibi kalmışsındır. Bütün sene konuşa sonra gel 'Naber Dilara?' 'Nasılsın Dilara?' 'Bugün bir değişiklik var sende' gibisinden sevgi ve ilgi cümleleriyle 'Biz aslında çok yakın arkadaşız' görüntüsü vermeye çalışyorlar ya hele. Off ya bitiyorum onlara..

Birini sevdiğinde yavşaklık yaparsın. Neden?
Çünkü amacın karşındakini etkilemeye çalışmaktır ve emin olun yaptığınız şey etkilemek yerine sizi kötü bir görüntüye sokuyor. Yanaktan makas almalar, iltifatlar vs. iğrenç ya =S

Zevk için yaparsın. Neden?
Çünkü sapıksın. Başka bir açıklaması yok bunun...

Öylesine için bir laf bile bulamadım düşünün...

Not: Bu yazıyı yazarken Linkin Park-New Divide dinliyordum. Bir anda bunu diyesim geldi. Yazı da burdan çıktı. Öyle işte...

17 Aralık 2010 Cuma

2010 Değerlendirmesi

İyisiyle kötüsüyle kocaman bir yılı geride bıraktık. Güldük eğlendik, üzüldük ağladık ama bunların hepsi geride kaldı. Yeni yıl yeni beklenti demek vs. vs.

Lafı uzatmak gibi bir amacım asla yoktur ama;
İş koca 1 yılın değerlendirmesine gelince çenem düşer pardon ama :D

2010 başında başıma gelen tırıvırı olaylar yüzünden 'Daha yılın başı böyleyse sonu nasıl olur?' diye düşünmeden ve kendimi koca bir karamsarlığın içine sokmadan kendimi alamadım doğrusu (Evet ben de o 'yıl nasıl başlarsa öyle geçer' taraftarlarından biriyim). Ama sonradan işler benim aleyhime öyle bir döndü ki o sene başındaki karamsarlık ve düşünceler zamanla silindi. Yeni şeyler öğrendim, insan ilişileri hakkında daha deneyimli(!) oldum. Kısacası büyük bir başarı elde ettim bu sene.

** Mesela öyle her kanki, bro, kardeş, dost diyene aynı davranmayacaksın. Çünkü bunlar onların işlerine geldiği sürece söylenen "sevgi" sözcükleri oluyor. Ve öyle bir noktaya geliniyor ki bu söylenen lafların aslında koca bir balon olduğunu öğreniyorsunuz.
** Yazdığım bir yazıda yanlış hatırlamıyorsam 'Birinin bir anda hayatınıza girip berbat etmesine göz yummayın' tarzı bir laf etmiştim. Bu lafı çürüten olaylar da yaşadım. Şu anki durumuma uyarlarsam 'Birinin bir anda hayatınıza girip böylesine değişiklikler yapması sizi şaşırtmasın' olurdu. Ama tamamen iyi yönde söylenen bir söz bu *-*

Bu seneden çıkarmam gerekn ders de şu oldu;
SABREDEN DERVİŞ MURADINA ERERMİŞ!!
Gerçi murada ermek bilmemne o olayı geçtim de sabredip seni mutlu edecek bişi görmek süper bir duygu ya. Yaptığına karşılık vermek yerine 'O zaten görecek' diyip beklemek (Ve sabır taşına dönüşmek) ve bunun sonucunu iyi bir şekilde almak paha biçilemez...

Ee artık bende işler böyle yürüyor. Bakalım yeni yılda neler başıma gelecek =P =D

Seviliyorsunuz
<3

16 Aralık 2010 Perşembe

Dirty Harry

ben sizi teker teker yirim ya çok tatlısınız :D
Şarkı da güzel
Bunun resmi pc'nin duvar kağıdı...
Daha ne olsun yahu =D
(Üstte sağ köşedeki benim :P )

Dirty Harry

8 Aralık 2010 Çarşamba

30 Kasım 2010 Salı

Yaklaşım 5 saat sonra 2010 yılının son ayına giricez. Düşündükçe insan garip oluyor. 'vay be ben bu kadar sürede neler yaptım' diyor insan (ama şimdi yazmam onları)
Etrafta insanın aklına kışı getiren kazaklar, paltolar, kaşkollar var ama hava hiç de kışlık değil. Bahar ayında gibi hissediyor insan kendini.

Neyse diyeceğim o değil
Zamanınızın kıymetini bilin. Valla zaman su gibi akıııııp gidiyor. Değerlendirin her anınızı...
Daha ne olsun . . .

29 Kasım 2010 Pazartesi

Farkettim

Şimdi şöyle;
Çevremde çok kişi var. Ne biliyim başına bir olay geliyor, bu olay ona o kadar çok koyuyor ki internete abidik gubidik yazılar yazıyor (Tabi koyduğunu burdan anlıyoruz). Genellikle bunlar sevgililer arasında olan yazışmalar oluyor ve bana daral geliyor açıkçası.
Solda gördüğünüz gibi siteye arşiv koydum. "Eskiden neler yazdım ben acaba?" diyip bir kaç yazıya baktım ve dalga geçtiğim özelliğin aslında bir zamanlar bende de olduğunu farkettim.
Çok rezil bir durum.

Okuyup okuyup gülüyorum ya böyle de bir piskopatlık içindeyim yani.
Bana da baya koymuş hani =P =D

Ama dediğim gibi yazdığım şeylerden memnun da olsam "Ne yapmışım ben?" de desem o yazılar orada kalacak. Anı sonuçta bakıp bakıp gülerim artık =D

24 Kasım 2010 Çarşamba

My Hearth Is Big, I Guess

Filmlerde olur ya. Hani esas oğlan sevgilisi olan esas kıza kalpli kolye verir. Kız kalbi açar ve birlikte resimleri vardır. Boynuna sarılır (tırıvırı)…

İşte ben hep bu olaya özenmişimdir. Tamam illa sevgilimden gelmesi gerekmiyor bu kalpli kolyenin ama yakın arkadaşlarımdan biri bile verse (içinde 2mizin de olduğu bir fotoğrafla birlikte) çok mutlu olurdum. Mağaza gezerken ‘Keşke kalpli kolye olsa. Hani var ya içine foto koyuyorsun?’ diye boşuna muhabbet yapmadım herhalde bunca zaman. Ama siz de inat gibi gidip başka şeyler aldınız (Tabi düşünmeniz yeter)

Dün arkadaşla gezerken bu kolyeden buldum. Kalbin açılmayacağını düşündüm (ki ne zaman kalpli bir kolye görsem direk açmaya çalışır, açılmayınca büyük bir hüsranla o ortamdan kaçarım) ve ne mutlu ki bana açıldı. Onun ardından tipsiz bir sırıtma, kolyeyi kaparak kasaya koşma ve anında para ödeme fasla geldi. Ama çok mutlu oldum =))

Tabi dediğim gibi böyle bir kolyeyi birinden içi dolu almak süper olurdu kat ve kat mutlu olurdum ama napalım. Şimdi sadece bu kalbin içini doldurmak için birini bulmak kaldı. Onu da buldum mu tamamdır =))

Not: Sevgili değil. Gerek de yok zaten ;)

12 Kasım 2010 Cuma

Eski Dilaraymış. Pehh...

İnsan sıkılır di mi durmadan aynı teraneyi dinleyince.
'Dilara iyi değilsin neyin var'
'Sana ne oluyor bu aralar?'
'Umarım tatilden sonra düzelirsin'
BU NE BE??

Cidden sıkıldım artık ya. Tamam hani bir ara kafayı yedim diye bunu genel bir durummuş gibi algılamanız ve durmadan bana iyi olup olmadığımı sormanız bayıyor beni.
Bir de bunun üstüne kendini bir halt sanan arkadaşının 'Tatilden sonra eski Dilara gelsin' demesi?
Kızın suratına küfredicektim arkadaşım tutmasa. Böyle diyorsunuz sonra 'Dilara iyi misin?' diye soruyorsunuz.

Off tatile bir iyi giriyim dedim sokmadınız ulan. Ama ben biliyorum napıcağımı görür onlar ...

8 Kasım 2010 Pazartesi

It's A Time Machine

Hani arada şöyle bir muhabbet döner ya;
Zamanı geri alsaydın ne yapardın?
Karşındaki büyük umutlarla senden çok iyi şeyler bekler, ne biliyim mesela “Senle daha çok vakit geçirirdim” ya da “Seni daha önce tanımaya çalışırdım” tarzı (Tamamen kendine yönelik cevaplar kısaca)
Ama ben “Geri gitmezdim ki” dedim…

Ciddiyim geçmişimde değiştirmek istediğim şeyler yok. Tamam bazı şeylerden pişmanlık duyuyorum ‘Niye böyle yaptım’ gibi yakınmalarım var ama zamanda geri gidip değiştirilecek şeyler değil bunlar. Olan oldu bazı kişileri tanıdım, olaylar oldu, üzüldüm falan filan ama boşu boşuna zaman makinesi kurmayı gerektirecek şeyler değil bunlar.

Ben bunu düşünmek yerine “Acaba böyle olmasaydı ne olurdu?” diye düşünüyorum genellikle;
Muhtemelen şu ana kadar yaptıklarımın çoğunu yapmamış, hala sınıfta sıramda oturup çevremde olup bitene 3. göz olarak bakan, suskun, sıkkın, ‘kendimden başka dostum yok’ mantığını yürüten biri olurdum.

Haha hatta geçen gün ne oldu anlatiyim;
Bu hayatıma nasıl girdiği ve nasıl mahvettiğini çok iyi bildiğim ve hiçbir zaman da yapacaklarımdan pişman olmayacağım şahsiyet gelip bana “Hala kızgın mısın?” diye sordu. Büyük bir sinirle suratına “Evet gerizekalı senin yüzünden neler yaşadım ben biliyor musun?!” demem gerekirdi. Bunun yerine “Yok ya aslında gayet iyi olmuş bizim aramızın bozulduğu” dedim. O anda suratındaki ‘Yemiş ya bu kafayı’ ifadesi benim için herşeyi açıklıyordu ama ama o gerçekten benim neler yaşadığımı bilmiyor. Gerçi açıklamaya çalıştım ama anlamadı. Neyse bilmemesi daha iyi ;)

Ayrıca ben şu anda bu kadar iyiysem onun sayesinde, Sağolsun ahaha =D

6 Kasım 2010 Cumartesi

Tüyap Müyap

Önceki yazımda da dediğim gibi Tüyap'a gittik.
9'da yola çıkış ve 1.5 saatlik yolculuktan sonra İstanbul'un sonu Tekirdağ'ın başlangıcı olan Beylikdüzü'ne vardık. Sabah olduğu için fazla kalabalık değildi ama sonradan çocuklar doluşmaya başladı. Ciddiyim bütün çocukları oraya getirmişlerdi. Belimde olan bütün ilkokul çocukları sanki son kalan kitaplara yetişmek için birbirlerini eziyor, kendinden büyükleri dirsekliyor, ayıdan kaçıyor gibi bağırıyorlardı (Çok korkunçtuuu!!).
Neyse geçelim bu velet muhabbetini...
Benim Tüyap gezim 6 kitap bir kupa ve bir posterle sonlandı. Bu sene 3 tane tarih kitabı, bir aşk romanı, bir bestseller kitap ve okuldan verilen kitabı aldım. Kupa ise tabi ki Fıraaaaaat =D (Seviyorum ya o bücürüğü)
Geçen sene yazdığım yazıda 'İsteyip de birlikte gidemediğim' kişiyle yine gidemedim Tüyap'a. Onun biraz üzüntüsü var ama o zamanlar aklımdaki kişiyle gitmek de hiç hoş bişi değilmiş. Onu farkettim ;)
Bol bol fotoğraf çekemedim ama yazacağım yazı için yeterli sayıda fotoğraf var. Tabi o gün makyaj yapmam ve sınıftakilerin şoka girmesi ayrı bir olay. Tabi sevindim insan güzel olunca başkalarının şoka girmesi de hoş oluyor Ha-ha-ha :D

3 Kasım 2010 Çarşamba

Tüyap 2010

Bu sene de gidiyorum Tüyap'a...
Cuma günü okul gezisiyle oraya gidicez. Serbest kıyafet (Kızlar şimdiden ne giyeceklerini düşünmeye başladı. Baloya gidiyoruz sanki), 6 pil ve fotoğraf makinası ayrıca birsürü para götüreceğim yanımda.
Alacağım kitapları da hazırladım hatta listesini çıkardım. Kitapları aldığımda bahseteyi düşünüyorum zaten. Ayrıca Fırat aşkımı belli eden güzel bir poster almak istiyoruuum.
Bir de okulda ödev aldım (almadım verdiler aslında). Tüyap'la ilgili bir yazı yazacakmışım. Yaptıklarımızın resmini çekecekmişim onları güzel bir yazıda birleştirip hocaya verecekmişim. O da okul dergisinde çıkacakmış (Kesin 2 sene sonra çıkar yazı eminim. Şimdi bile ben 9. sınıftayken olan olaylar yazılıyorsa ohoo)

Asıl neler yaptığımı cuma akşamı yazarım. Kitap önerisinde de bulunurum olmadı ;)
Belki buraya yazdığım yazıyı dergiye koyarım. Site reklamını da yaparım fena olmaz =P

1 Kasım 2010 Pazartesi

İsyanlarda Bir Genç

Durmadan 'Abi bu kızlar da peşimi bırakmıyor. Kıza 2 dakika mesaj atmadım 5 mesaj atmış ya' diyen, g*tü kalkık erkek milletine bi çift laf sokmak istiyorum, lütfen;

** Emin olun böyle diyen her erkek, kız arkadaşının mesaj atmadığı her dakika için krize girip 'Napıyor lan bu?' düşüncesi içinde zilyon tane mesaj atar.
** Yanında başkasıyla konuşsa 'Kimle konuştun?' diyip telefona tecavüz eder gibi bütün içli dışlı iletişimlere bakıp (mesaj, arama kaydı vs.) konuştuğu kişinin aslında babası ya da annesi olduğunu öğrenir (Özellikle bu noktadaki surat görülmeye değerdir :D)
** Kendisiyle ilgilenilmediği vakit krize giren kızlar kadar erkekler de mevcut. Hatta ağlayanı gördüm o derece psiko bunlar
** Kızın erkeğe attığı bir mesajda aşkım demesin o zaman kavga geliyor demektir. 'Sen beni sevmiyorsun'dan başlayıp 'Zaten sen Ahmet'e bakmıştın' demeye kadar gidiyor iş (YUH)...

Sevgili ilişkilerim süper değil tamam kabul ediyorum ama çevremdeki tiplere baktıkça şunu demek istiyorum;
Uyuz ettiniz ulan beni!!

31 Ekim 2010 Pazar

Değerli izleyici kitlem...
Bu aralar yazı yazma aşkım hiç yok. Ne biliyim havamda değilim galiba. Ama bol bol twitter'a yazıyorum. Ordan beni takip edebilirsiniz.
Yazma isteğim geri geldiğinde söz ilk buraya uzuuuun bir yazı yazıcam.
Valla...

Seviliyorsunuz
<3

24 Ekim 2010 Pazar

en yakın arkadaşın sana kazık attı naparsın

milletin kazık atmasına alıştığım için artık fazla koymuyor yani he diyip geçiyorum resmen. Ama nasıl bir kazık olduğunu da bilsem ona göre farklı bi cevabım olabilirdi ;)

Sor bakalım . . .

21 Ekim 2010 Perşembe

RHCP'nin bir şarkısında şöyle diyor:
"I'm slow to finish but I'm quick to start"
Cidden o haldeyim.

Ya her seferinde pişmanlık duymaktan bıktım ya. Böyle biri olmamalıyım ben. Gayet verdiğim kararların ardında durmalıyım ama yapamıyorum.
Bir yere geliyor kopuyorum.
Dayanamayacak duruma gelince de ağlıyorum. (İnsan yolda yürürken ağlar mı ya)

Neyse geçicek diyorum zaman herşeyi gösterir diyorum ama nereye kadar emin değilim
Gittiği yere kadar artık

seviliyorsunuz
<3

19 Ekim 2010 Salı

'Ne Oldum Değil Ne Olucam demeli' diyorlar ya soruyorum o gençliğe:
'Ne b*k oluyor ulan bana?!'

16 Ekim 2010 Cumartesi

Beni ordan sildiğinde ben de seni silicem şapşal
Anlayana ;)

Yürü(!) Be Artie

Alın size Safety Dance
Ya da 'It's Safety Dance' ;)

Seviliyorsunuz
<3

Glee

Şu anda bu dizinin 20. bölümüne başlamak üzereyim. Dershane falan var ama sınav öncesi moral motivasyon falan (Gören de YGS'ye giriyorum birazdan zannedecek.)
Şarkılarına ayrı bir hastayım zaten. Dün 19. bölümde 'Safety Dance' diye bir şarkı vardı. Sokağa çıkıp dans edesim geldi o derece. (hatta alışveriş merkezi de olabilir)

Millet 2. sezonu izliyor ama ben hala 1'i bitiremedim. Haftasonu 2 bölüm izleyebiliyorum anca. Abim sayesinde 2. sezonu da öğrendim zaten. Bir bölümünde Britney Spears şarkıları varmış o bölümü gösterdi bana. Bir an ilkokul yıllarıma döndüm. Manyak gibi Britney Spears dinleyip hava atardık sınıfta 'İşte ben falanca şarkısını dinledim' tarzı...
Tabi artık bunlar yerini 'Geçen gün Finlandiyalı bir grup bulmuşum oğlum off solisti çok taş' olayına bıraktı. (Yazılan gerçektir)

Bunların şarkıları kendini dinletiyor. Eski şarkılar da var yeniler de. Hepsi de ayyyyrı bir hoş.
(Ayrıca izlediğim bölümlerde Rachel'ın sevgilisini oynayan tipe de öldüm. Ay ne kadan şirin birşey o öyle. Gözleri renkli galiba onun . . . )

Seviliyorsunuz
<3

14 Ekim 2010 Perşembe

2009-2010

Merhaba Gençlik
** Benim geçen sene gitar çalmak için kullandığım bir tırnağım vardı. Artık yok
** Ben geçen sene bu zamanlarda evde oturuyor oluyordum. Artık evde fazla durmuyorum (Dershane, okul çıkışı gezme vs.)
** Çok dengeli bir arkadaşlık ilişkim vardı. Artık onları kafama taktığım için dengeli bir karın ağrısı ve baş ağrısına sahibim...
** Geçen sene çok duygusala bağlıyordum. (ne biliyim hani müzik olsun davranışlar olsun). Bu sene sınıfta bana 'Sana ne oldu dilara?' diyorlar (Eh haklılar da)
** Millete yaranmak için neler yapmıştım geçen sene. Aşağıdan al yok iyi kalpli ol, yaparsa yapsın falan. Artık yok öyle bişi...
** Bizim geçen sene beden eğitimi dersimiz de yoktu. Bu sene var ve yarın galiba hayvan gibi bir koşu beni bekliyor =/
** Ben geçen sene İngilizceyi seviyordum. Bu sene iğreniyorum resmen =S
** Çok iyi bir İngilizce hocamız vardı. Düzgün giyinmesini de biliyordu. Artık kendini 20lik çıtır zanneden en az 40 yaşında olan bir hocamız var (allah sabır versin)
** Geçen sene ne yaptığımın farkındaydım. (Dikkatli davranıyordum bir bakıma). Artık umrumda olmuyor.
** Geçen sene bu blogda ne yazacağım üzerinde uzun uzun düşünürdüm. Artık aklıma geleni yazmaya karar verdim.
** Birini kaybetmenin ya da ayrı kalmanın çok üzücü birşey olduğunu zannederdim. Meğerse insan daha mutlu oluyormuş (ohh mis gibi dert yok, tasa yok)

Seviliyorsunuz
<3

10 Ekim 2010 Pazar

Bilgilendirme

Dün yazdığım yazıda 'Yarın eldiven alıcam yanıma' demiştim ya. Almadım işte. Elim titremekten beter oldu ya =S
Telefonu çıkarıyorum elim titrediği için adam akıllı ekrana bakamadım ya acı çektim resmen
Ama insaf ya bu kadar da soğuk olur mu hava? =(

9 Ekim 2010 Cumartesi

Tweet

Hani en çok konuşmak istediğin kişi msn'de olur da yazacak cesareti bulamazsın ya, işte o noktadayım ben. . .

Ortaya Karışık...

Neden kış geldi ki??
Tamam yazın 'Ay kış gelse de üşüsek' diyordum ama dediğime pişman etti bu havalar beni.
Dışarı çıkmam ya da evde olmam farketmiyor. DONUYORUM ULAN!!

Yarın kesin evden çıkarken eldiven alıcam yanıma. Çok kötü donuyorum ya olmaz böyle bişi. Ellerim çok çalışsa da (yazı yazma olsun, mesaj atma olsun...) en çok ellerim üşüyor. Zaten hasta olma belirtileri göstermeye başladım.

Hadi bunu geçtim yakında psikolojik manyak olmam da an meselesi. Bir tutarsız oldum ben 'Ne yapıyorum ya ben' diyorum arada, sonra 'Amaaaan iyi oldu .... 'diyorum (Tabi noktalar küfür, şimdi yazmak olmaz)
Cidden ben önce gaza gelip bişiler yapıyorum, ardından 2-3 günlük pişmanlık evresi, en son da 'Ne hali varsa görsün' bölümü var. Hiç de umrumda olmuyor. Bu kadar duyarsız bir ayı oldum ben :D

Seviliyorsunuz
<3

8 Ekim 2010 Cuma

Handzzz

Bu haftaki favorim de bu.
Sabah servis beklerken denk geldim ve dinledim. Kurtulamadım. Bütün gün şarkıyı mırıldanıp durdum...
...Clap your hands if you working too hard...

Seviliyorsunuz
<3

5 Ekim 2010 Salı

İlk defa bugün sevgili kavgası yaptım.
Harbi...
Hani bir an 'Ne diyorsun kalleş?' falan diyip dövücekmiş gibi geldi. :D
Ama kavga etmeye ihtiyacım varmış bunu anladım.
Birine bağırmaya, dürtmeye, itmeye falan...

Ve cidden hayatımda yenilik yapmak da böyle birşey olsa gerek.
Garip geliyor. Sadece bana değil benim çevremdekilere de.
'Noluyoruz ulan?' bakışı atıyor hepsi bana. Haklılar da...
Ama eskisi gibi olmak iyi değil onun da farkındayım...
Neyse arada bişiler yapıcam artık. Yeni ayarlamalar falan O.o

4 Ekim 2010 Pazartesi

Vay Be

Sevgili gençlik
Geçen sene ekim ayı içinde gayet sıkılmış bir halde ve 'Niye benim de bir blog sayfam yok' düşüncesiyle 'W r t n g T R c h U' adlı bu nacizane blogu açtım.
Ben bu bir sene içinde neler yaşamadım ki ya...
Sanki 'Hadi sen bir blog aç biz de sana malzeme verelim' diye bekleyen insanlar vardı çevremde ya da hayatım öyle bir şekillendi ki buraya yazacak bir sürü yazım oldu.
Ve iyi ki de oldu.

Bu blog sayfasını asıl açmamdaki amaç şuydu,
Geçen sene ben kimseye açılamayacak kadar çekimserdim. Cidden. Şimdiki halimi düşününce geçen sene pek konuşmamışım gibi geliyor. Bu blog sayesinde milletin yüzüne karşı söyleyemediklerimi burada paylaştım. Eh amacıma ulaştım sayılır. Bir başarı var sonuçta...
Tabi 1 senede benim çenem düştü. Artık burda yazdıklarımı gidip milletin suratına falan söylüyorum yani. Tamam fazla açık sözlü olmak da o kadar iyi değil farkındayım ama hiç değilse içimde tutup sıkıntı yapmıyorum. Sonradan 'ah be keşke bunu söyleseydim' demiyorum en azından. Bundan sonra diyeceğimi de zannetmiyorum zaten.

Aslında ben bu blogun ismini 'Bir Ergenin Anıları (ya da B r R g n n N l r)' koysaydım kesin teens diye adlandırılar 14-17 yaş arası gençliği çekerdim buraya.
Sonuç olarak
1) Yarım bir ergen olabilirim ama o kadar da saçmalamaya gerek yok sonuçta
2) Writing To Reach You gayet amacına uygun bir başlık bence. Heeey burda konu ergen problemleri değil. BENİİİİM!!
3) Ayrıca bir ergen metal müziğe kayarken ben kaymıyorum farkındaysanız. Gayet sakin müziklerden kop kop müziklere bir geçiş yaptım (bknz: 300-500).

Neyse efendim ben burada 1 seneki evrimimi anlatsam zaten sonradan size bahsedecek pek birşeyim kalmaz.

Ayrıca kabul ediyorum bu site gayet özenti gençlik ürünüdür.
Ve iyi ki öyle ;)

Seviliyorsunuz hem de kocaman kocaman
<3

3 Ekim 2010 Pazar

Bakın Bakın Ne Anlatacaaaam

Ben internet aleminden 2 hafta gibi bir süre uzak dururken çok güzel planlar yaptım.
Gelecek planı...
Hani büyüklerin 'Yavrum evladım bir hedefin olmazsa bu hayatta başarısız olursun' dedikleri olay var ya,
Ha işte ondan bahsediyorum...

Tabi bu plandan size de bahsetmem gerek.
Mesela büyüyünce Patoloji üzerine okumaya karar verdim. Patoloji hsatalık bilimi olarak biliniyor ve görevi (bildiğim kadarıyla) hastalık sebeplerini araştırma ya da ölen bir kişinin neden öldüğünü bulmak. Biraz adli tıp olayına giriliyor burada. Zaten bunun için seçtim.
1) Orjinal bir meslek. Siz kimden duydunuz 'Büyüyünce patolojist olmak istiyorum' diye bir laf??
2) İş adli tıpa gidince ortaya bir gizem çıkıyor. Cinayet olunca benim bulduğum bilgiler sayesinde katili bulucaklar.

Ama bir de olayın şu yönü var;
1) İlkokuldan beri biyolojiye ve biyoloji terimlerine gayet yabancı biriyim ve bana şu anda bir terim söyleseniz yüzünüze gayet boş bir bakışla bakarım.
2) Lisedeki biyoloji beni sıkıyor hatta geçen hafta uyukluyordum derste, benim üniversitedeki halimi düşünün...

Fakat iş havalı ya;
X: Hangi bölümde okuyorsun?
D: İstanbul Üniversitesi Patoloji bölümü =)
X: . . . Hmm. Tamam görüşürüz...
Cidden böyle bir muhabbet geçer büyüyünce. Çünkü şimdi bile patoloji okumak istiyorum dediğimde yüzüme gayet bööm bakan arkadaşlarım var. Belki de içlerinden 'Yemiş lan bu kafayı' bile diyorlardır. Kendilerinin orjinal bir mesleği bile yok hıh :D

Seviliyorsunuz
<3

2 Ekim 2010 Cumartesi

Bildiğin Abaza (devam)

Bakın ne geldi aklıma;
Ben lise 1deyken de keserdim milleti. Şaka maka yeni okul yeni ortam falan diyip millete bakıyordum. Hoş tipler vardı gerçi ama vardı. Sonra mezun oldular ya da ergenliğe girip ayılaştılar.
Ve 9. sınıfta yaşadıklarımı anlatsam herhalde 'bu utançla nasıl yaşadın sen?' dersiniz. Biliyorum o yüzden anlatma taraftarı değilim. Belki 2 sene sonra liseyi bitirdiğimde anlatabilirim.

şöyle bişi de var;
Ben size bu kestiğim tiplerin resmin göstersem 'Kardeş mi lan bunlar?' diye düşünebilirsiniz çünkü cidden tipleri benziyor.

Neyse geçtim ben bu olayları...
Artık onlar bana akıyor ben de pas veriyorum.
Tabi bu kişi 'Kardeş' kriterine uyuyorsa =P =D

seviliyorsunuz
<3

Bildiğin Abaza . . .

Selam gençlik...
Biliyor musunuz ben bu kadar masum yazılar yazıyorum ama hiç de o kadar masum değilim yani. Şimdi başlığa bakıp 'Noluyoruz lan?' bile diyebilirsiniz ve haklısınız.
Baştan söyleyeyim abaza değilim sadece laf güzel.
Fekat şöyle bir olay var;
Her sabah servisle kenan evrenin ordan geçiyoruz ve 3 senedir de yol böyle. Geçen sene o yoldan geçerken bir tip gördüm. Ama öyyyle böyyle değil yani (Hoşlandığım tiplere bakın hepsi aynı şekilde). Geçen sene bir kızla yürürken görüyordum Yoğurtçu Parkı'nın oralarda. Bu hafta tekrar bakiyim dedim göremedim. Ertesi gün baktım ve anında pis bir sırıtış oluştu yüzümde. =)
Ya ama imkanım olsa misafir öğrenci ayağına oraya gidip bakarım yani. Umarım Kenan Evren'i 2 sene sonra başka yere taşırlar da ben de her sabah pis pis sırıtırım :D

Birşey daha;
Servisin camları siyah olduğu için içerisi gözükmüyor. Görünse yazı yazıp asıcam cama. Yaparım yani benim isteyip de yapamadığım ne var di mi ama ;)

Seviliyorsunuz
<3

1 Ekim 2010 Cuma

Dönüş

selam gençler
bir süredir internetten uzak yaşamak zorunda kaldım ama tekrar geri dönüş yapmış bulunuyorum. Bu süre zarfında;
1) Çok yerinde kararlar verdim
2) Okul çıkışı gezme gibi feci bir alışkanlık edindim.
3) Fecabook'tan ayrı kalmanın ne kadar kötü bişi olduğunu öğrendim.
4) Dershane ortamı yaptım.
5) Yeni müzikler öğrendim.
6) Okuldaki arkadaşlık ilişkilerine vs. geri döndüm.
Neyse sonuç olarak iyi bir başlangıç yaptım ve iyi oldu ya. Okul da güzel başladı. Hayatımda felsefe gibi saçma bir ders olmaya başladı ama bu günler de geçer diyorum. Sadece bununla avutuyorum kendimi. . .

Seviliyorsunuz
<3

17 Eylül 2010 Cuma

Unutmadan,

D: Hayatımdaki en kötü kumaşlı etek karşımda duruyor. Cidden bu bizim forma mi ? :S
A: Gri olan mı? :D
D: Yok mor olan. Tabi gri olan iğrenç ya

Hayatımdaki en dandik muhabbet. Hayali bile kötü. Böyle bir formaya mor etek ıyk öyk öğğ ve benzeri terimler...

Ağlıyordum bugün ya. Biraz daha kıçımı yırtsam cidden ağlıyordum...
Ne lan bu hayatım boyunca ekilmeye ya da ne biliyim 2. planda olmaya mahkum muyum ben!?

Ya da şöyle diyim...
Benim durumumu kıskanan biri var. Böyle ne biliyim önüme gelenle aramı iyi yaptığım zaman kuduruyor. Öyle bi beddua etmiş ki ne zaman böyle 'He işte şimdi mutluyum' desem bi bokluk çıkıyor.

Harbi ya bugün Tülay'a anlatıyorum. Diyorum ki 'Arkadaşım var haftanın bütün günlerini buluşmamız için önerdi ve her gün de yarın buluşalım mı dedi. Ben de mi sorun var o mu sorunlu?' Okuyunca da sorunun bende olduğunu düşünmüyorum ama yani yuh diyorum sadece.
Bugün diyordum 'Güzel bir gün olucak' bilmemne o da düşündüğüm gibi olmadı.
SAĞOLUN BE!!

Bütün bir sene okul çıkışı bir yerlere gidicem ve son haftamdaki bütün planlarımı altüst eden sevgili okuldan arkadaşıma da çok teşekkür etmek istiyorum burdan!! Sayesinde hergün oun keyfini beklediğim için adam gibi de başka arkadaşıma bişi diyemedim
Artık yok ulan öyle haftasonu buluşalım diyince sazan gibi atlayan dilara!!
Adam gibi gelin okula diyin ki 'Okul çıkışı napıyorsun' Bak o zaman gelirim. . .
Aa ama durup durup 'Hadi bu kızı ekelim biraz' diye düşünüyorsanız bilmemnenin şeyine kadar yolunuz var.
Off be sıkıldım artık ya!!

Ama bişi unutuyordum.
Bugün ben sap gibi kadıköyde gezerken benle buluşan Tülay'a kocaman sevgiler. Belli ediyor kendini. Sağolsun büyük bir sıkıntıdan kurtardı beni ve saçma salak laflarımı da dinledi.

SAECE TÜLAY SEVİLİYOR BUGÜN. O KADAR!!!!

16 Eylül 2010 Perşembe

Okullar (mı) Açılıyor !?

Ben hala şoktayım biliyor musunuz??
'Haftaya okul açılıyor' diyorlar ben 'DURUUUN DAHA TATİL YAPICAKTIM' diye bağırmak istiyorum. Gerçi yapacağım kadar tatili yaptım ama olsun,
Boş gezmek ve oturmak var,
Sabahtan akşama kadar internette takılmak var,
Arkadaşlarınla buluşmak var,
Var da var işte...

Bu sene neler yapacağımı yaz boyunca düşündüm. Olması gereken;
Dershaneye yazılıcam ve haftasonlarım orada ölücek. Haftada 1 saatimi Bas gitar kursuna ayırıcam. Ayrıca yetişebildiğim zamanlarda geçen seneki klasik gitar kursuna gidicem ki bu seneki konserde ben de olabileyim....
Ama şu anda bulunduğum durum;
dershanelere bakmaya başlamadık ve muhtemelen çoğunun kontenjanı doldu. Bas gitar kursuyla gidip konuşan da olmadı. Klasik gitarı unuttum bile...

Ne kadar yorucu geçicekti oysa bu yıl. Kafamı fazlasıyla dağıtmış olucaktım. Napalım artık eldekilerle idare edeceğim =/

Seviliyorsunuz
<3

15 Eylül 2010 Çarşamba

Hiç Bitmesin

Hani hayatınızda bazı şarkılar vardır (bazen de anılar) 'Hiç bitmese keşke' dediğiniz. He işte ben bu lafı çok demeye başladım. İlk olarak da bir şarkıyla başlamaya karar verdim. Bundan sonra kafama estiğinde Hiç Bitmesin diyip altına yazıcam birşeyler ama güzel şeyler tabi...

Mesela Travis-Eyes Wide Open hiç bitmesin!!



Ben bu şarkıyı 8. sınıfta dinlemeye başlamıştım. The Boy With No Name adlı albümün en sevdiğim şarkısı neredeyse. Şarkı başladı mı sanki 10 dakika sürecekmiş gibi geliyor. Keşke öyle olsaydı ama olmuyor.

13 Eylül 2010 Pazartesi

Ha Ha Ha

Ama ben biliyordum bunun olacağını...
O kadar kavga kıyametten, en ağır lafları söyledikten sonra durumumuz ne?
'Konuşuyoruz ya. Sanki hiçbirşey olmamış gibi...'
Aynen böyle dedim bugün arkadaşıma. Hele o 'Hiçbirşey olmamış gibi' olayı var ya her düşündüğümde bir garip oluyorum.

Ha asıl garip olan şey şu;
'Ben sana güveniyordum unuttun mu?' diye bir laf duymuş olmam.
Güveniyordun?
Pardon ne?
Düşündükçe daha çok sinirleniyorum...

Ama bildiğim başka birşey daha vardı.
Neyse amacıma ulaştım sonuçta ve böyle gidecek.
Hak edene hak ettiği gibi...


1-2 hafta sonra ne olacağını biliyorum.
Konuşmama, ilgilenmeme, yüze bile bakmama...
Diyeceğim şu;
İstediğini yap sanki çooook umrumda!!

Not: Ha bir de o güven olayı var ya. Benim sana güvenim biteli çok oldu.

12 Eylül 2010 Pazar

Yol Filmleri

Yazımda dediğim gibi yol boyunca toplam 4 film izledim (2 gidiş 2 dönüş olmak üzere) ve zamanım çok da güzel geçti.

İlk olarak The Eye-Göz filminden başlama istiyorum;
Bu filmde Sydney Wells adlı görme duyusunu küçük yaşta kaybetmiş ünlü bir viyolonist anlatılıyor. Kornea nakli ile yeniden görmeye başlıyor ancak başka kişilerin görmediği 'kişisel azrail'leri görmeye başlıyor. Bunları neden gördüğünü öğrenmeye çalışıyor...
(
Kişisel Azrail:Ölen ya da az bir zaman sonra ölecek kişilerin ruhlarını götürmek için diplerinde bekleyen hayaletimsi varlık)

Gece 3te uyandıktan sonra bu filmi izlemeye başlamam pek akıllıca
bir davranış değildi ama çok beğendim filmi. Jessica Alba'da iyi oynar zaten. Bir an böyle bir yeteneğe sahip olmanın nasıl birşey olacağını düşündüm. Filmi izlemeye devam edince vazgeçtim :D

Seviliyorsunuz
<3



(Yine) Tatil

selllllam gençlik...
1 haftalık bir aranın ardından tekrar İstanbul'da olmak çok güzel bişi. Emin olun...

Size yaptıklarımı anlatiyim ilk pek birşey yapmış olmasam da;
** Geçen hafta cumayı cumartesiye bağlayan gece 1:30da otobüse binip Erdek yoluna çıktık. Otobüs yolculuklarında uyuma huyum yüzünden boynum bayağı ağrımış olsa da sadece 3 saat uyuyabildim. (Dandik) Kamil Koç otobüslerindeki (allah razı olsun) mini ekranlar sayesinde uyanıcda film izlemeye karar verdim (Onlardan bahsedicem)...
** Cumartesi bütün gün uyudum. Cidden o kadar yorulmuşum ki sadece yemek saatlerinde kalktım ve yemek yedikten sonra zıbardım hemen :D
** Erdek'in rüzgarlı havası yüzünden 2-3 gün dondum. Hazırlıklı gitmem iyi olmuş.
** Gittiğimiz yerde yapabileceğim tek şey okey oynamaktı. Çünkü imkanların sınırlı olduğu ve internetin olmadığı bir ortamda (Aslında varmış ama son gün öğrendim ben bunu) yapılabileceklerim de az oluyor.
** Marmara'nın denizini oldum olası sevmemişimdir. Bu yüzden denize de girmedim. İlk tatildeki yanıklarla idare ettim.
** Gitmeden sadece 2 gün önce konuşabileceğim birini buldum. O da ertesi gün gitti zaten.
** Şimdi arkadaş demişken şunu da söylemeden geçmiyim. Bir çocuk vardı kiiii.... :D
** Dün sabah da yola çıktık yoldaki 'referandum trafiği' yüzünden gece eve gelebildik anca. Ve arabalı vapuru sevdiğimi yine anladım (A)
Eh güzeldi ya Erdek. Değişik bir hafta oldu benim için =)

Seviliyorsunuz
<3

3 Eylül 2010 Cuma

She Give Me Money

Dün Glee'ye başladım. Sadece ilk iki bölümünü izleyebildim bu halimle ama olsun.
Aslı Kanye West'e ait olan bu şarkının orjinalini sevmememe rağmen bu halini çok sevdim. Değişik bir güzellik olsun bu sefer...

Seviliyorsunuz
<3

Duyuru

sevgili izleyiciler
1 hafta buralarda yokum. Bazı sağlık problemleri ve bazı ailevi kaçırmalar yüzünden blogla ilgilenemeyeceğim. Ama gitmeden size bir güzellik yapıcam merak etmeyin...
Umarım bulurum...

(Size haftalık bir) Seviliyorsunuz
<3

1 Eylül 2010 Çarşamba

Muhabbet

"... ile aşk sorunları köşesinde bugün yorumlayacağımız sorun;
ımm şimdi şöyle kiiii bu hıyar bu hayvan bu dallama seni çok kırmış evladım ama şuan yaptıklarından pişman halde. burnunu sürt biraz yoksa aynı öküzlükleri tekrar yapabilir hatta kesin yapar. zekasız mı ne yap yap sonra konuş dur. kısacası şeyinden aşağı olsun :D
cinsellikle ilgili sorunlarınız için sayfa 12 de haydar dümen ile iletişime geçin."

ahaha iyi güldüm ya :D
Bu aslında arkadaşımın bana yazdığı bir konuşmadan sonra ismini veremeyeceğim bi kişinin yorumu.
Bu nasihatı ne kadar duysam da ben aynı mallığı yapmaya karşımdaki de aynı hıyarlığa devam ediyor. Umarım bu olaydan yakın bir zamanda kurtulurum...

Not: Olay yaklaşık geçen sene meydana geldiği için şimdiki olaylarla alakası yoktur. Karıştırmayın bak!!

Seviliyorsunuz
<3

31 Ağustos 2010 Salı

Demek İstiyorum Ki . . .

Tanrım sen bizi Justin Bieber (Biber) konserinden koru :D
Miley Cyrus konserinden de koru

Demek İstiyorum Ki . . .

That's electric!! (Rhinstone Eyes)

Konser Konser

Dün kuzenimle Tarkan konserine gittik...
Ciddiyim!

Fazla sevdiğimden değil bilet alan vardı. o biletleri aldı biz kuzenimle gittik. Şarkılarım hepsini biliyorum çünkü hayatım boyunca evde bir tarkan CD'si vardı ve çalardı yani. Yeni albümü de çalıyor zaten.

Kendimi bu kadar oynak görmemiştim ya. Noldu bana dün (Allahtan resmimi çeken olmamış) daha onu tam olarak anlamış da değilim. Şarkıları bağıra bağıra söyledim onu biliyorum çünkü kuzenimle amacımız sesimizi kısmaktı (Manyağım evet kabul). Hayatımızda değişiklik olsun dedik işte. Konserlere o kadar bol giden kişiler değiliz sonuçta. Fırsat bulmuşken kullanalım dedik.

Ama konser değil de en çok gece Taksim'de olmayı sevdim. Gece olduğu için ışıklar yanıyordu etrafta ve ben mümkün olsa tekrar gitmek isterim. Yalnız değil tabi :D

Dün eğlendim ama ya iyi oldu.
Umarım gideceğim bir dahaki konser benim çok çok çok dinlediğim bi grubun ya da şarkıcının konseri olur =)

Seviliyorsunuz
<3

Wonderful Life

"Don't let go,
Never give up it's such a wonderful life"

Benziyor biraz sözlere bakarken benzettim hafiften...
Ama bu şarkıya da bayıldım beeeen :D

Seviliyorsunuz
<3

29 Ağustos 2010 Pazar

marsı gördünmü xD

yok göremedim sen gördün mü?? :D

Sor bakalım . . .

Summer love diyip duruyodun :D

güzel şarkı ondandır :D
dinle derim tatilde çok dinledim :D

Sor bakalım . . .

Yol Muhabbeti

D: ...Mesaj atmadı da bilmemne diye ayılık yapmak istemedim açıkçası. Mesaj attım ben de. Öyle...
T: Ahaha. Dilara koca bir ayısın!! :D:D
D: Bari panda de onlar da ayı sonuçta :D
T: Panda kadar asilsin ciceem. Pandalar ender görülen hayvanlardır çünkü :D

Sağol tülay ya :D

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Walk Away From The Sun

Çok güzel bir şarkı bu ya...
Yolda çok iyi gitti...
Sözleri de güzel...
Dinleyin ve okuyun!!

Seviliyorsunuz
<3



Walk away from the sun, come slowly undone
I can see in your eyes I've already won
I could bleed for a smile, I could cry for some fun
Walk away from the sun, and tell everyone

There's so much left in the air
So much to tell from a stare
there's so much left to defend
But I am no fun

So turn away from the ones who hurt everyone
I can tell by your smile you're coming undone
I could bleed for a smile; could die for a gun
Walk away from the sun and kill everyone
(Yeah!)

So tiny dancer beware, we're medicated and scared
This smile is so hard to wear, but I have no gun

So turn away from the ones who hurt everyone
I can tell by your smile you're coming undone
I could bleed for a smile; could die for a gun
Walk away from the sun and kill everyone

And you're fading with every day
(you could've been the next one,
should've been enough for me)
And you're fading with every day
(you could've been the next one,
should've been enough for me)
And you're fading with every day
(you could've been the next one,
should've been enough for me)
And you're fading with every day... whoa

There's so much left in the air
So much to tell from the stare
there's so much left to defend
But I am no fun

Fading with every day
(you could've been the next one,
should've been the next one)
Fading with every day
(you could've been the next one,
should've been the next one)
And you're fading with every day
(you could've been the next one,
should've been the next one)
And you're fading with every day... whoa

Walk away from the sun
(fading with every day)
(you could've been the next one,
should've been the next one) [x4]

Tatil

Süper bir tatil geçirdim. Anlatmam lazım :D

İlk önce Bodrum'a gittik. Orda gezdik dolaştık alışveriş yaptık (Aslında yaptım). Ama çok boştu Bodrum kalabalık değildi. Daha dolu bir yer bekliyordum ben. Olsun bu boşluk benim taşları bulmamda kolaylık sağladı ;)
Bodrum'da kaldıktan sonra Fethiye'ye gittik.

Açık oliyim; Almanlardan pek haz etmem. Tipleri olsun (İstisnalar hariç) ne biliyim dilleri olsun pek bir garip ve değişik gelir bana.
Otelde bir sürü alman olması ?!
Cidden benim şansım herhalde bu. Bir tane İngilize bile razıydım cidden ama yoktu ya. Zaten yanmaktan domates kırmızısı olmuşlar bir de sarışınlar. Ay tipsizler...
Korkunçtu ya...
Ama o Almanlar hariç gittiğimiz yer güzeldi yine gezdik yine alışveriş yaptık (Bu sefer cidden toplu :D)
Eğlendim ya...

Bu hafta da birkaç arkadaşı görücem. Onlarla konuşmam lazım takılmam lazım...
Ve hala tam olarak karar veremedim şu tatilden önce 'Kesin tatilden sonra haledicem' dediğim konuda =/

Hele birini öyle özledim ki...
Keşke yanımda olsa diyorum gezsek birlikte takılsak falan...
Bu sefer ismini de veriyorum Bilgeeee :D:D

Seviliyorsunuz
<3

2010 Dünya Basketbol Şampiyonası


Malumunuz dün 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası'nın açılışı yapıldı. Ama tatile çıktığımdan beri bu kafama feci takıldı yazmam lazım...

Böyle büyük bir oraganizasyona ev sahipliği yapmak gerçekten büyük bir şans. Hem Türkiye tanıtımı için hem para kaynağı için (ve daha bir çok katkısı var aklımda olmayan). Böyle bir oraganizasyon için açılışın da büyük olması lazım.

Cirque Du Soleil için hiç bir lafım yok mükemmel bi sirk grubu...
Ama konserde Müslüm Gürses'in çıkması =S
Cidden bu ne ya. Ne biliyim milleti damar şarkılarıyla kendinden geçirecek biri yerine daha havaya sokabilecek birisinin çağırılması daha iyi olurdu. 'Kültürümüzü yansıtıyor' diyenler var hatta. Neyse daha iyi biri çıkabilirdi gibi geliyor...

Bir de Yunan şarkıcı var unuttum adını. Onun yerine de başkası gelebilirdi mesela. Artık açılış yapıldı...


Maskot da şirin bişi. Hele kedi olması (A)
Umarım güzel bir şampiyona olur (Ne kadar basketten anlamasam da)... :D

Seviliyorsunuz

<3

en sevdiğin manzara?

dolunayın yeni çıkmaya başladığı gece. Kocaman oluyor çok seviyorum...

Sor bakalım . . .

en sevdiğin dizi?

önceden heroes'du ama şu aralar dizileri pek takip edemiyorum

Sor bakalım . . .

en sevdiğin film?

donie darko olsa gerek

Sor bakalım . . .

en sevdiğin renk ?

kırmızı tabi

Sor bakalım . . .

27 Ağustos 2010 Cuma

Selam gençlik
size bu yazımı fethiyeden yazıyorum. Buralar sıcak ama istanbula göre daha serin geliyor bana. Buralarda rahat rahat giyiniyorsun falan ondan da olabilir. Neyse . . .
Çok özledim burda yazı yazmayı ya feci alışmışım demekki. Kafamda da birsürü konu var buraya yazmak için. Mesela bugün açılışı yapılacak olan dünya basketbol şampiyonası ile ilgili diyeceklerim var. Sonra yaptıklarımı falan yazıcam (çünkü siz çok merak ediyorsunuz :P). Anlayacağınız var kafamda konular.
İstanbulu da özledim. Arkadaşlarımı, onlarla gezmeyi konuşmayı herşeyi. Bi kaç kişiyi daha fazla özledim tabi ama olsun hepsinin yeri benim için ayrı. Zaten istanbula geldiğim günden itibaren bi yerlere gidicem. Özellikle biri varki uzun zamandır beklediğim biri. Canım ya . . .
İşte böyle. Telefondan yazınca pek zevkli olmuyor ama olsun. Artık istanbulda görüşürüz canlarım. . .

Seviliyorsunuz
<3

19 Ağustos 2010 Perşembe

It's a Ferrrryyy...

yarın sabah 5te yola çıkıyoruz. Çok vahim bişi ya sabahın köründe yola çıkmak. Arabada kıvrılarak uyumak var bi de feribotla karşıya geçerken 'hadi kızım uyan bak ya bişi olursa' diyen bi annem (aşığım anneme).
Sabah bi de soğuk olur o feribot (arabalı olanlardan). Babam eğer vakit varsa küçük büfeden gazete alıp gelir arabaya. Sonra feribotla Yalova'ya doğru geçeriz. Küçükken abim beni korkuturdu bak onu da hatırlıyorum. Denizdeki denizanalarını gösterip 'Bak War Of The Worlds' derdi (de inanmazdım ehehe).

Neyse ben birilerini çok özliycem. burda olmayı çok isterdim bu hafta ama olmadı =( ...
Artık geldiğimde yaparız bişiler :D

seviliyorsunuz
<3

Farkettim...

Var ya bi an başkalarının yaşadıklarını yaşıyormuşum gibi geldi. Aynı durumdayım resmen ya.
Demekki neymiş;
Her an herşey olabilirmiş!!

Ama ben daha adam gibi davranmayı planlıyorum hı-hı öyle

seviliyorsunuz
<3

18 Ağustos 2010 Çarşamba

17 Ağustos 2010 Salı

Yapıcaz Bişiler Artık

Bundan teee 1.5 sene önce ben baya bi kişi eklemişim facebookta arkadaş listeme onu farkettim...
Mesela arkadaşlarıma bakıyorum. Bütün tanımadığım apaçiler (zamanın kıroları) ekli. Sonra hatırladım ki benim oradaki mantığım şuydu;
Ben bunları ekliycem. Eğer başka birini eklemek istiyorsam hani bakıcak diycek ki 'vay bu kadar ortak var kesin tanıyorum'...
Harbi gerizekalılık varmış bende ya...

Şimdi onları silmek için ne adar uğraşıyorum var ya...
Bi de benim tanıdığım bazı kişilerin soyadını tam olarak bilmediğim için hepsinin resimlerine bakmam gerekiyor falan off ya uzun iş...

Asıl hepsini silmek lazım. Baştan ekliyceksin. Ohh gereksizlerden kurtulurum yani adam gibi...
Yapıcaz bişiler artık

Seviliyorsunuz
<3

Tatil

Okullar kapanalı neredeyse 2 ay oldu ve ben bu 2 ay boyunca İstanbul'daydım. Veee tatil sırası şimdi bana geldi.
Facebook'ta bütün yaz yayınlanan 'Tatil 2010', 'Bodrum' vs. albümlere benimkini de eklemeyi düşünüyorum. Gerçi fotoğraf çekme gibi bir alışkanlığım pek yok ama yanımda olucak makinem.

Bu sene tatil planımız ise şöyle:
Bu cuma günü (Yani ayın 20sinde) sabahın ilk saatlerinde (5-6 gibi) arabayla yola çıkıcaz. Bütün gün arabayla yolculuk edip akşam bodruma varıcaz (Belki daha erken varabiliriz ama çok mola veriyoruz). Orda 4-5 gün bir otelde kalıp fethiyeye geçicez. Orda da kalıp İstanbul'a dönüş yapıcaz.
Güzel plan di mi ??
Bir de bana sorun...

Tamam araba yolculuklarını seviyorum. Gidiceğimiz yerler de güzel ama bu süre zarfında hayattan kopucak olmak kötü. Telefon yanımda ama kapatıcam büyük ihtimalle çünkü pek izin verilmiyor. Ben mesajlaşmadan durabilir miyim? Bilmiyorum...
Hele hele telefonumda internete çok güzel giriliyorken böyle bir durumdan ayrı kalmak daha da kötü...

Neyse sonuç olarak tatilde bana mesaj atmayı düşüneniniz varsa atmayın. Ben zaten size haber veririm. Acil bişi olursa söyleyin ama dönerim ben size.
Dönüş günümüz tam olarak belli değil o da var...

Ama ne olursa olsun bu güzel blog yazarının da bir dinlenmeye ihtiyacı var di mi =)

Seviliyorsunuz
<3

15 Ağustos 2010 Pazar

Kafama Takılan...

Dost dediğimiz olay şu;
Yanında, işte üzüldüğünde seni teselli eden, mutluluğunda mutlu olan bi kavram. Daha da var ama ayrıntıya girmek niyetinde değilim...
Peki dönüp gitmek??
Hadi ya...

Bir de bazı şeyler saklı kalırmış gibi geliyor di mi?
Yalan söyleme sadece!!

14 Ağustos 2010 Cumartesi

Şu yazıyı okudum ağzım açık kaldı. Cidden bu benim ya :S

'En bilirgin özelliğiniz : İnat
En büyük emeliniz : Yükselmek
En büyük hatanız : Merak
En büyük arzunuz : Başa geçmek

Oğlak’lar ciddilik, tutuculuk ve güçlü iradeleri ile tanımlanırlar. Burçlar kuşağının en çok çalışan tiplerinden biri olup, başkalarının saygısını kolayca kazanırlar. Gerçek bir Oğlağ’ın iki temel özelliği, güvenilirliği ve dürüstlüğüdür. Çok gelişmiş bir görev duyguları vardır. Birine borçlu kalmaktan hoşlanmazlar. Genellikle tutkulu insanlar oldukların kimseden geri kalmak istemez, ya başa baş lider ya öne geçerler.
Oğlaklar çok disiplinlidirler. Amaçlarına ulaşmak için dayanıklı bir biçimde çalışırlar. Güvenilir insanlardır. Onlara genellik paranızı ya da sırlarını verebilirsiniz. Hemen konuya girdiklerinde iyi konuşmacı olurlar.
Kendilerine karşı olan kişilerle alay ederler. Duygusuz olduklarından fazla maddeci görünebilirler. Eleştirici yönleri başkalarının başarısızlıklarını abartmalarına neden olur. Sosyal ya da ahlak düzeyini kendilerine eşit görmedikleri kişiler acırlar. Kendinden aşağı gördüğü kişilerle bir arada bulunmak zorunda kalırlarsa bu kez de kendilerine acımaya başlarlar. Kesinlikle gevşeyemezler, yakınlarına ve eşlerine karşıda diktatörce davranırlar. Uzun süreli arkadaşlıklar kurmazlar. Somurtkan, kolayca altüst olan kişilerdir.
sıkıntıda olan birine yardım için kendi hedeflerinden bile vazgeçerler. Buna karşı bir teşekkür onlar için yeterlidir. Zor zamanlarında yardım elini uzatırsanız iyiliğinizi hiçbir zaman unutmazlar. Teşekkür etmek onara zor gelmesine karşılık yardımınız karşılığında bunu kesinlikle yaparlar. Oğlaklar çok bağlı kişilerdir. Bir kişiye inanır ve güvenirlerse ömür boyunca ona bağlı kalırlar.
Geleneklerine çok bağlı kişiler olduklarından duygusal özgürlüğü anlamakta güçlük çeker, genç kuşaklarla pek geçinemezler. Genellikle yalnız insanlardır. Enerjilerinin büyük bölümünü mesleklerine yönelttiklerinden yaşamın birçok insancıl elemanından yoksun kalırlar.
Geleceği ayrıntılı bir biçimde planlayabilirler. Servet sahibi olmalarını engelleyebilecek her şeyi hemen bir kenara atar, bir adım geri gitmezler. Oğlak’ların zihinsel özellikleri soğuk ve hesapçı sözleriyle tanımlayabiliriz. Kolay kavrama yetenekleri yoksa da bir öğrendiklerini bir daha unutmazlar. Oğlak’lar insanlarla zor ilişki kurarlar. Kuruntulu ve depresyona yatkın kişilerdir.Bu ya utangaçlıklarından ya da işlerine aşırı bağlılıklarından ileri gelir. Buna karşın kendilerini yalnız hissetmezler.
Oğlak’ların tutucu karakterleri evlerine de yansır. Sağlam ve iyi inşa edilmişse, eski evlerde oturmaktan rahatsız olmazlar. Gösterişi sevmez, yalnızca eşyalarının ölçülü, işe yarar olmasını isterler.
...'

Oha ya bi an noluyoruz dedim. Cidden benim ya bu. Bir insan bu kadar mı burcunun özelliklerini yansıtır.
Aaaa...

Seviliyorsunuz
<3

Bugün naptım biliyor musunuz? Bir tane tumblr hesabı aldım merak ettim nasıl bişi olduğunu ve farkettim ki hiç de merak edilecek bişi yokmuş (bence). Cidden sıkıldım 5. dakkada. Neyse siz tumblr da takılıyorsanız takılın ben de arada bakarım.
Benim favori yerim burası şahsen. Ama tumblr'a bakmak isterseniz tıkla ;)

Seviliyorsunuz
<3

13 Ağustos 2010 Cuma

Hurry Boy She's Waiting...

Bu da güzel :D
Aslında biliyordum bu şarkıyı ama bu hali daha güzel bence. Bana uygun ;)

Seviliyorsunuz
<3

11 Ağustos 2010 Çarşamba

Bak Beğendim Bunu İşte...

Öğrendim ki...
Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
Gerisini karşı tarafa bırakırsınız...

...Öğrendim ki...
Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
Yıkmak bir dakika.

Öğrendim ki...
Hayatında nelere sahip olduğun değil
Kiminle olduğun önemli.

Öğrendim ki...
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

Öğrendim ki...
Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

Öğrendim ki...
İnsanların başına ne geldiği değil
O durumda ne yaptıkları önemli.

Öğrendim ki...
Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
Her işin iki yüzü var.

Öğrendim ki...
Olmak istediğim insan olabilmem
Çok vakit alıyor.

Öğrendim ki...
Karşılık vermek
Düşünmekten çok daha basit.

Öğrendim ki...
Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
Hangisi son görüşme olacak bilemiyorsun.

Öğrendim ki...
'Bittim' dediğin andan itibaren
Pilinin bitmesine daha çok var.

Öğrendim ki...
Sen tepkilerini kontrol edemezsen
Tepkilerin hayatını kontrol eder.


Öğrendim ki...
Kahraman dediğimiz insanlar
Bir şey yapılması gerektiğinde
Yapılması gerekeni
Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

Öğrendim ki...
Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

Öğrendim ki...
Bazı insanlar sizi çok seviyor
Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

Öğrendim ki...
Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
Bazıları hiç karşılık vermiyor.

Öğrendim ki...
Para ucuz bir başarı.

Öğrendim ki...
En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

Öğrendim ki...
Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşündüklerinden bazıları
Kaldırmak için elini uzatır.

Öğrendim ki...
İki insan aynı şeye bakıp
Tamamen farklı şeyler görebilir.

Öğrendim ki...
Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

Öğrendim ki...
Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
Daha uzun yol yürüyor.

Öğrendim ki...
Hiç tanımadığın insanlar,
iki saat içinde,
senin hayatını değiştirir.


Öğrendim ki...
Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

Öğrendim ki...
Duvarda asılı diplomalar
İnsanı insan yapmaya yetmez.

Öğrendim ki...
Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

Öğrendim ki...
Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
nereden geçtiğini bulmak zor.

Öğrendim ki...
Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
Gerçek aşkların da!

Öğrendim ki...
Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.


Öğrendim ki...
Aile hep insanın yanında olmuyor.
Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
Aile her zaman biyolojik değil.

Öğrendim ki...
Ne kadar yakın olursa olsunlar
En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
Onları affetmek gerekir.


Öğrendim ki...
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Öğrendim ki...
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Öğrendim ki...
Şartlar ve olaylar,
Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Öğrendim ki...
İki kişi münakaşa ediyorsa,
Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Öğrendim ki...
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Öğrendim ki...
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

Aşık oldum ben bu laflara desem?
Herhalde hayatımda ilk defa adam gibi bi şiir beğendim...

seviliyorsunuz
<3
Ne istiyorum biliyor musunuz??
Bişi istediğimde hemen olsun...

Tamam okuyunca saçma geliyor ama demek istediğim şu;
Bişi istediğimde (Ne biliyim birinin hayatımdan çıkması, konuşmama, arkadaşlarımla ve dostlarımla iyi geçinme vs.) hemen olsun (bunu rahatlıkla yapiyim.)
Ya tek bişi, ufacık bişi hemen kararlarımı değiştiriyor.
Kararımı değiştirmek istemiyorum çok kötü birşey ya bu. Numaracı gibi hissediyorum kendimi. Kendimi kandırıyorum milleti de kandırıyorum. Diyorum bişiler çünkü (aa benim çenem durur mu hiç?). Şimdiye kadar demediğim bişi kalmadı herhalde =/

Seviliyorsunuz
<3

10 Ağustos 2010 Salı

Imma Be

Kural basit;
1. Müzik çalarınızdaki bütün şarkılar karışık çalmaya başlasın.
2. Her soru için diğer müziğe geçin.
3. Şarkıların isimleri ne kadar saçma gelse de altına yazmak zorundasınız!


Eğer biri sana bu iyi mi derse senin ona cevabın:
- Bossy (Kelis)

Senin kişiliğini en iyi ne anlatır ?
- Enemy (Travis) ((uu sevdim :D))

Bir kızda/erkekte en sevdiğin şey nedir ?
- Wake Up Call (Maroon 5)

Bugün nasıl hissediyorsun?
- Wish For Something More (Amy Macdonald)

Hayattaki amacın ne ?
- In The Army Now (Statues Que)

Sloganın nedir ?
- A Little Bit Of Soul (Travis)

Arkadaşların senin hakkında ne düşünüyor ?
- Violet Hill (Coldplay)

Sıklıkla ne hakkında düşünürsün ?
- Dream On (Aerosmith)

2+2 nedir ?
- Resistance (Muse)

En yakın arkadaşın hakkında ne düşünüyorsun?
- Bleeding Heart (David Vendetta)

Hoşlandığın kişi hakkında ne düşünüyorsun?
- Selfish Jean (Travis)

Hayat hikayen nedir ?
- Clap Your Hands (Sia)

Büyüyünce ne olmak istersin ?
- I Hate Myself For Loving You (Joan Jett)

Hoşlandığın birini gördüğünde ne düşünüyorsun ?
- My Love (Justin Timberlake)

Ailen senin hakkında ne düşünüyor ?
- Whatcha Say (Justin Derulo)

Düğününde hangi şarkıyla dans edeceksin ?
- I Came To Party (Cinema Bizare)

Cenazende hangi şarkı çalınacak ?
- Let Me Think About It (Ida Corr) ((Cenaze için gayet iyi :P))

İlgi alanın nedir ?
- Billie Jean (Michael Jackson)

En büyük sırrın ne ?
- Rude Boy (Rihanna)

Arkadaşların hakkında ne düşünüyorsun ?
- Shut Up And Let Me Go (The Ting Tings)

Başına gelebilecek en kötü olay nedir ?
- Iron Man (Black Sabbath)

Nasıl öleceksin ?
- Happy To Hang Around (Travis)

Pişman olacağın en büyük şey nedir ?
- Amazing (Inna)

Seni ne güldürür ?
- Shooting The Moon (Ok Go)

Seni ne ağlatır ?
- Why Go? (Faithless)

Evlenecek misin ?
- Around The World (Deepside Deejays)

Senden biri hoşlanıyor mu ?
- Gamma Ray (Beck)

Zamanda geriye gidebilseydin neyi değiştirirdin ?
- So Excited (Jenet Jackson)

Seni şu anda ne üzer?
- Run Baby Run (Gsrbage)

Bu yazıyı hangi isimle yayınlayacaksın?
- Imma Be (Black Eyed Peas)