31 Aralık 2011 Cumartesi

2011 Değerlendirmesi - 2012 Beklentileri

Yine bir yılı yedik sevgili okurlar. Galiba burdaki 3. yeni yıl yazım olsa gerek neyse kurcalamayalım oraları. Ben geçen koca senenin bir kritiğini yapayım...
** Her sene olduğu gibi bu sene de güvenmenin zor olduğunu gözüme gözüme sokan olaylar oldu. Ben mi çekiyorum bunları bilmiyorum ama 2012 için dileğim bunların benden uzak durması. Sonra ne konuşabiliyorum o kişiyle ne de eskisi gibi sıkı fıkı olabiliyorum. İşkence gibi geçiyor sonra zaman vs.
** Aslında bir süre sonra konuşabiliyorum onu da fark ettiğim bir yıl oldu. Hatta öyle ki kendimi o zamanları yaşıyormuşum gibi hissediyorum arada. Mutluyum yani o bakımdan. Tabi karşılaştırdım iki kişi arasında koca bir fark var hem davranış olarak hem duygu düşünce bakımından öhm neyse ayrıntıya girmeyelim gençler...
** 2011 başında bana 'sen lise bitene kadar biriyle nah çıkarsın' diyen herife kapak olan bir seneydi. 'Şerefsizdi' biliyorum ama kapak oldu mu? Oldu
** 10. sınıfta elime yapışan telefondan kurtulmanın mutluluğu içindeyim. Bir an hiç bitmeyecek sanmıştım.
** En yakın dediklerimin bile benim laflarımı başkalarına anlatması kadar koyan bişi yok sanırım. Hatta bunu duyduğumda ki yüz ifadem, arka fonda kırılan cam sesi, o an mala bağlamam falan. Eh n'apalım kendi kaybetti.
** Unutmadan 'Birinin değerini onu kaybedince anlarsın' lafını 2011 yılının sözü seçiyorum.

2012 yılında olacakları görür gibiyim hmm;
** Bir bakıcaz sınava girmişiz, bir bakıcaz 2.si de bitmiş ve bir bakıcaz ben itü genetik öğrencisi olmuşum. Off süper...
** Yazın gideceğimiz İngiltere gezisinde çok çok eğlenicem ve umarım bol bol gezebilirim orada. Dolar biriktirmek yerine pound'a mı geçsem diye düşünüyorum arada.
** Doğum günüm için beklentilerim yüksek değil açıkçası dershaneye gidip eve dönücem galiba (Burada yazar tekliflere açık olduğunu bildiriyor).
** Teknoloji manyağı olabilirim ilk 6 ay içinde. Bakalım kader kısmet...

Şu anda başka bir beklentim yok 2012 için. Olursa yazıyorum zaten.

Yazımı burada bitirirken herkese iyi seneler mutlu seneler. Beni takip edin bir de öptüm tek tek...

12 Kasım 2011 Cumartesi

İlgisizliğim vurdu bu ara. Bakamıyorum buraya yazı yazamıyorum bir türlü. Aslında kaç haftadır internetteyim ama burayı açmak sabah aklıma geldi. Yaptıklarımı anlatayım biraz...
Hani size bir kere yazı yazmıştım 'size bu yazımı taa İskoçyalardan yazıyorum' diye. İşte o hayalimi ufacık azıcık yaklaştım. Aslında büyük ilerleme ama yazıyı yazacağım yer İskoçya değil İngiltere olacak. Anlatırken bile heyecanlandığım bişi. Temmuz ayında bu YGS-LYS illetinden kurtulduğum günlerde bu sıkıntılı günleri orada unutucam. Haziran ayında bu gezi heyecanıyla unutkanlık yaşamak istemiyorum =) Şaka bir yana gerçekten şimdi bile heyecanlanıyorum. Çok güzel bir yaz olacak. Hele şu İTÜ Moleküler Biyoloji'yi de kazanayım benden mutlusu olamaz...
okul zorlamaya başladı beni. Aslında sadece uyku saatleri için gittiğim bir yer olarak görebilsem iyi olurdu. Sabah gittiğimde uyur çıkarken de uyanırdım uykusuz da kalmazdım. Göz altlarım morarmaya başladı bu gözlük olmasa çok belli olurdu. Göz altlarının morarması konusunda yalnız değilim o yüzden mutluyum bir bakıma. Onların ki daha belli hatta kaynıyorum arada ehehe :))
Ben gün geçtikçe zayıflıyorum. İyi çünkü ne yersem yiyim kilo almak yerine veriyorum böyle hoş birşey. Hatta cuma günü hayvani bir hamburger yedim -okul açıldığından beri ilk defa- ve hiiiç birşey olmadı. O kadar süper, o kadar harika bir duygu. Bir de bu hormon bozukluğuyla ilgili doktora gitseydim iyice zayıflardım. O kadar ölmek istemiyorum...
Ha bir de özlediğim kişiler vardı onları da bu hafta içinde gördüm tabi kişisine göre davranış da farklı oluyor. Birine gidip sarılırken diğerine sadece şu; Selam... Benim selamım da çok pistir bilen bilir dövmekten beter ederim.
Bir de bir de bugün rehber hocamdan aldığım 75x4lük soru programım yüzünden yine ayrılık rüzgarları esmekte.  Bir dahaki yazıya kadar görüşürüüüz (el sallayan smiley)

2 Kasım 2011 Çarşamba

Geçen gün çoğu zaman aklımdan geçen ama konuştukça da içimin daraldığı 'yıl' geçti bir konuşmada. Nefret ediyorum o senden. Normalde bir şey olur anlatırım ama hangi yıl olduğunu söyleyince çok farklı hissettim. Tamam üstünden geçen onca yıl yok ya da 'ben artık olgunum oglm' gibi bir havada da değilim ama uzun süreden konuşmamıştım. Belki de söylediğim kişinin bu olayın merkezinde olması etkiledi beni. Neyse geçmiş geçmiştir.

Öyle işte...

1 Ekim 2011 Cumartesi

Öğrenci Günlüğü

Okulun açılmasıyla -ki öhm son senem oluyor lisedeki- dershane ev doğrultusuna dershanede eklenmiş ve tam bir üçgen kurmuş durumdayım. Artık sadece haftasonları girebiliyorum internete. Gerçi istemiyorum internete girmek hani yerlerde sürünüp bilgisayarı açmalıyıııım diye perişan olmuyorum. Anca müzik indirmek için açıyorum o da bana yetiyor daha ne yapıcam peh...
Çok çalışmaya başlamalıyım. Çalışıyorum ama sıkı tutmalıyım biraz daha. uyku saati azalmalı, test kitapları artmalı vs. vs. Tam inek öğrenci moduna girmeliyim. O yüzden bu sene yazılarımı arada bir yazabilicem herhalde. Olsun mutluyum ben halimden siz de bana bol bol şans dileyin.

Ayrıca bu hafta içinde galiba 27sinde 14 izleyici bakmış bir günde. Ahh canııım ne kadar sevindim biliyor musunuz? Sağolun varolun takipçilerim...

16 Eylül 2011 Cuma

Bu yazımı size taa İskoçyalardan yazıyorum...

Diye başlayan bir yazıyı ne zaman yazıcam çok merak ediyorum. İskoçya aşkım tuttu. Gitsem oraya yağmur yağsa, sonra yine, sonra yine... Kendimi Glasgow'da etiketledim bile. Gerçi Edinburg'da olsam hem deniz kenarı. Neyse sonuçta ben oraya gidecek miyim? Evet.

Bu senelik hayalleri bir köşeye bırakıp (Evet köşeye bırakıcam ben) önüme bakmam lazım. Malumunuz pazartesi günü yeni eğitim öğretim yılını açıp sene sonunda da mezun olucam. Senenin nasıl geçeceği hakkında bir fikir yürütemiyorum ama olabildiğince 'sınav mı? hallederiz ya' düşüncesindeyim. Ciddiyim ilk konulara baktıkça pek zorlanacağımı düşünmüyorum. Tabi bu işin görünen kısmı. Daha bunun geri kalan konuları var, LYS'si var, okuldaki dersler var, var anam var...

Şimdiden kitaplığımın tek sırasını kitaplarla doldurmuş durumdayım. Galiba bütün dolabı boşaltıp sadece YGS-LYS kitaplarını bırakmalıyım. Biten kitapları da atarım yer açılır. Aldığım kitaplara da bakıyorum çoğu matematik. Sanki sadece Matematikten giricem sınava. Kimya kenarda, fizik araya kaynamış, biyoloji kalın olduğu için görülüyor allahtan. Türkçe testlerinde iyiyim sadece yazıya dökünce gördüğünüz gibi oluyor.


Umarım seneye buraya 'Bu yazımı size İTÜ Genetik öğrencisi olarak yazıyorum' diye başlayan bir yazı yazarım.

İskoçya'yı da 2-3 sene sonra ;)

2 Eylül 2011 Cuma

Fikrettin Zunnettin'in Hayriye Cürtlettin'le bir ilişkisi var ?

Facebook hesabınızda (ki vardır çoğunuzun biliyorum) hiç şuna denk geldiniz mi?
'Fikrettin Zunnettin'in Hayriye Cürtlettin'le bir ilişkisi var'
Tamam kafanızı salladınız değil mi* Peki devam ediyorum o halde. Bu bildirinin altında da şu var tabi;
'60-70 kişi bunu beğendi'
O di mi bu da var. Ardından da şöyle bomba bir yorum gelir;
'OHAAAAA!! Ne ara ilişki yaptınız yuuuh. Hiç bize bahsetmediniz. Hala şoklardayım :O'
Hah bu da varsa ve sizde ekliyse silin o yalancıyı. Çünkü
  1. Caps Lock açık oha yazıp A'yı uzatıyorsa tikidir, salaktır, maldır. Silin onu.
  2. 'Ne ara ilişki yaptınız?' cümlesindeki mantık hatasını buluverin bana. 'Biz bunla ilişki yaptık 2 ay sonra da yıkmayı planlıyoruz ehöhe' gibi bir anlam var.
    Ayrıldıklarında da 'Ben yaptım sen yık' diye statu girer bunlar. Offf sinirlenme...
  3. Bir kere ilişki varsa ortada mutlaka sizin gözünüzün önünde paslaşma olmuştur. Hani o ona sarılır, diğeri öper falan havada bir aşk kokusu vardır. Eğer bunu görmeyip hala altına 'Ne ara ilişki yaptınız?' gibi bir cümle kuruyorsan git gözüne baktır.
  4. 'Hiç bize bahsetmediniz'... Özellikle şu cümleyi gördüğümde açılın nefes alamıyorum diye bağırmak istiyorum. Bak sana çok güzel bir soru sorucam; Sana ne? Şimdiden ilişki bekçiliğine başladıysan bunlar kavga ettiğinde de karışırsın di mi zeki evladım. Şimdi arkanı dön ve sakin adımlarla git
  5. 'Hala şoklardayım' cümlesi de anlayacağınız üzere sondaki :O işaretiyle pekiştirilmiş gayet laf olsun torba dolsun düşüncesiyle yazılan bir cümledir. Bütün gece evde öyle dolaşmıştır bir de 'HAALAA ŞOKLARDAYIIIM' diye gördüğünde de bağırır.
Ve can alıcı nokta;
Bu evladımız 5 yorum sonra şunu der;
'Bu kadar kısa sürede çıkmanıza şaşırdım doğrusu'....
E salak sen değil miydin demin beklemiyordum diyen 'Şoklardayım :O' yazan 'OHAAAA' yazıp tikiliğin dibine vuran? Hah noldu? Demekki bildiğin birşeydi ki bunu dedin. Dayanamadın değil mi illa belli edicen olaydan haberdar olduğunu.

Ben size yazının başında ne dedim yalancıdır bunlar diye. Haklıymışım demek ki. Öyle başkasının ilişkisi olduğunda beğen geç. Yorumlara bakınca sinirden gülüyorsun (gülüyorum). Ben bunlardan birini elime geçiriyim öyle bi ilişki yapıcam ki hayatı boyunca unutmiycak da yakınlarda yok öyle biri...

İşte bu ameleler yüzünden Facebook'ta ilişkimi değiştirmem. Hem de asla. 3-5 kişiye söylerim yeter o ne öyle padişah fermanı gibi 'Herkes duysun ulan!' paylaşımı. Duymasın onlar mı "ilişki yapıyor" ben yapıyorum bi kere hıh.

1 Eylül 2011 Perşembe

Davranış bozukluğu, Kavga ve Beeen

  • şimdi ben burayı maddeli yapıyorum ama ne neyin maddesi bilmiyorum. Yani öylesine yazıyorum bunları. Hep öylesine yazıyorum diye başlıyorum hep de laf sokup duruyorum sonra. Ama bu sefer sakin olucam sorun yok iyiyim ben.
  • Bir insan ne kadar bana karşı kötü davransa da, mal yerine koysa da ben (mal olduğum için) o kişiyi affedebiliyorum. Ama nasıl bir şevkat nasıl bir sevgi böyle birşey olamaz bence. Aslında konuşmadığımız zamanları görseniz ben ne biçim laf ederim. Sayarım, sayarım, sayarım, sonra gelir konuşalım der hemen peşinden tın tın giderim. Özür dilerim diyince de eheh diyip konuşuyorum. Buuuu kadar düşmüş durumdayım.
  • Ben bu düşme evet. Eğer bir kişiyi anında salak gibi affediyorsan düşmüşsündür. Acizsindir ne biliyim. Beni satıcak gelicek konuşucak ben de konuşmaya devam edicem. Aslında burda yazarken 'ah salak' der gibisiniz evet öyleyim kabul ediyorum. İnsanın kendini bilmesi güzel birşey
  • İlkokuldayken kızlarla kavga ederdik. Birbirimize laf sokmalar işte o sizin gruptan bu bizim gruptan (küçükken bile sapıkmışız a aa) hemen ayrılmalar. Sonra ben (aralarındaki en temiz kız ben olduğum için ivit) hemen diğeriyle konuşurdum boşta kaldığımda. sonra onla aram bozulduğunda diğeriyle bu kısır döngü böyle devam ederdi. Çok lanet birşey değil mi hani laf et sonra konuş. Yüzsüzlük müydü benimki evet ama onlarınki enayilik miydi? Kessinlikle
  • Bir keresinde hatırlıyorum bizim sınıf kavgamız olmuştu. parfümler (gaz bombası oluyor) kız için kavga etmeler off ne kadar bebekçe şeyler şu anda gülmekten bayılcam o derece düşünün halimi....
  • Lisedeyken noldu? En büyük sorun bu. 9. sınıfta zaten limseyle konuşmuyordum o yüzden konuşmama gibi bir olayım yoktu diycem ama yalan. Bir kız arkadaşım var hala konuştuğum ona durup dururken küserdim. Ne yapabilirim 8 sene bir şekilde insan alışıyor anında bırakamıyor alışkanlıklarını.
  • 10. sınıfta başıma gelenleri bu blogun ilk yazılarına bakanlar bilir. Ağır ergen depresyonu geçirdim ben. Niye? Çünkü bana yalan söylendi. Tamam üstünden geçti bir süre ama unutamıyorsun ki. Ha ama noldu ben o kızla da çocukla da konuştum. Çocukla hala konuşuyorum ama arada böyle bi kalıp 'Lan bu bana yine aynı dümbelekliği yapar mı?' diye düşünüyorum. Sonra geçiyor ama bilsin ki aklımda unutmadım yani!!1!11!
  • Kızla bütün ilişkimi kestim. Yeter bu size
  • 11. sınıfta bir arkadaşla sorun vardı onda da yavrum biri arada kaldı. Acımadım değil hani. Bilsin onun hatrına konuşuyorum hee.
  • ASlında 12. sınıfa gelmiş ve hala trip atmayı bilen tiplerden olmak istemiyorum. Hani onun için konuştum falan bunlarla çünkü sonuçta aynı sınıftayız ne yapıcam yani senle konuşcam onla cık hayır mı? Pardon yapamazdım.
Tamam bu da böyle olsun...

31 Ağustos 2011 Çarşamba

Eylül

Yarın 3 aylık mis gibi yaz tatilimizin bittiğini haber veren Eylül ayı başlıyor. Eylül iyidir güzeldir. Eylül bana hep yeni yıl başlangıcı gibi gelir. Aslında yeniyılı ocakta değil eylülde kutluyoruz gibi hissederim. Belki de okulların açılmasından dolayı böyle olur hani diyorlar ya 'Yeni eğitim öğretim yılı' diye. Ondan herhalde.

Eylül diyince benim aklıma genellikle sararmış yapraklar, kurumuş yapraklardan çıkan sesler gelir. Bir de yenilik gelir. aslında mevsim temasına bakarsak eskiler vardır ama bana göre eylül yeniliktir. Yeni bir başlangıçtır. Şu bahsettiğim okul açılışı yüzünden galiba. Eylül ayında rahatlarım ben. Yaz mevsimine bayılan biri değilim. Bunaltıcı sıcaklar, sıkıntı, ter, pis ıyy. eylül bunlardan kurtuluştur. Rahatlamadır, mutluluktur.

Bu ay için dilediğim şeylerden biri ayın güzel geçmesi. Yeni yıla nasıl başlarsan öyle geçer mantığındanım ben kusura bakmayın. O yüzden mutlu güzel dilediklerimin olduğu bir sene olsun...

Ahh ah arkadaşlarıma da kavuşucam ondan da mutluyum ben =))

30 Ağustos 2011 Salı

Benim bir arkadaşım var(dı). Yavrum herkesin kendisine özendiğini, herşeyi bildiğini sanırdı. Bildiğin havadaydı ama hiç birşey bildiği yoktu. Mesela bütün karşı cinslerin onu sevdiğini sanır ve hala sanıyor galiba. Neyse bu salağa bir laf ettim. Yazık ergene bağladı sen öyle yaptıysan ben de yaparım gibi.

Valla o kadar umrumdakiiii anlatamam böyle ağlıyorum falan. hı-hıı öyle. bir dert ettim kendime bunu anlatamam o derece.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

*-*

1 hafta önce dershane açıldı. Hatta yazın kendimi kastım üst sınıfa çıkabilmek için ve çıktım.
Şöyle birşey var ki dershane açıldı, dersler başladı, günde 200 soru dayatılıyor, ama ben mutluyum halimden. Bıraksanız koşa koşa gidicem dershaneye o derece. Sınıfımdaki kişiler zaten geçen seneden tanıdıklarım, konuştuğum kişiler yabancılık da çekmedim geçen seneki gibi. Her tenefüs gülmekten karın kasımı ağrıtan bir arkadaşım var. Belki de o yüzden bu kadar mutluyum gülüyorum falan. Ama onun için koşa koşa dershaneye gitmem...
Neyse olaylar gelişsin size yazıcam güzeller. 'dershaneye koşa koşa gitme sebebim' ortaya çıkar nasıl olsa ;)

Ay hayat ne güzel...

16 Ağustos 2011 Salı

Bi keresinde Twitter'a şunu yazdım;
'Eski aklım olsa 'seni okulda gördüğüm, sana baktığım, seninle tanıştığım ve buluştuğumuz günü ' derdim. Belki...'

Tamam konuya açıklık getiriyorum.
O baktığım, tanıştığım, buluştuğum kişi şimdilerde baya lanet okuduğum bi insan. Bu yazıyı okutacağım kişinin en yakın arkadaşı da değil. 9. sınıfta başıma gelen bir salaklık, enayilik ve biliyorum ki o zamanlar bu kadar salak olmasaydım şu anda hayatıma gayet güzel sorunsuz mutlu mesut devam ediyorudum. Boş boş kendimi avutmuyordum falan. Amaaan neyse geçti gitti o günler lisede unutamadığım bir anım oldu hiç değilse...

bunu yazdığım zaman 'sivilce yapar' dediğim arkadaş da sevinsin. Çenemi sivilce bastı. Merak iyi değilmiş demek ki ya da ben kendim kaşınmışım sivilcem olsun diye :))

7 Ağustos 2011 Pazar

Ölünün Arkasından Konuşmaca

Hadi ben de o ergenlerden olmak istiyorum. Amy Winehouse öldü diye muhabbetini yapalım ehehe. Salağız çünkü.
Evet öldü diye burda yazı yazıcam ama 'Aa ben back to black'i biliyorum ne diyosooon' tarzı tiplerden de değilim asla. Bilen bilir nefret ederim.
Öhöm konumuza dönelim...

Amy Winehouse 23 Temmuz günü evinde aşırı doz aldığından ölü bulundu. Biraz üzüldüm. Amy Winehouse dinleyicisi değilim ama bir ara 'They try to make me go to rehab I say no no' diye mırıldanmışlığım var. 2-3 şarkısını da öyle dizilerde ya da filmlerde geçtiği için duymuşumdur. Onun dışında ne özgeçmişini biliyorum, ne de nasıl yaşadığını. Ben onu hep Belgrat konserindeki o içmiş, kafa olmuş haliyle Valerie söylediğini hatırlayacağım. Keşke konsere baştan çıkmasaydı.

27 yaşındaymış zaten bu yüzden Kurt Cobain, Jim Morrison gibi 27 yaşında ölen ünlülerle birlikte anılacak. Cenaze törenine hayranlarının ilgisi olmamış, müzik dünyasından kimse gelmemiş, kavga ettiği sevgilisi benim yüzümden diye üzgünmüş vs. diye haber yapıldı.
Sonra ne oldu?
Ekonomi hızlı bir düşüş yaşadı, cartcurt şirketi ABD'nin kredi notunu düşürdü, garson bir kız İngiltere başkanını tersledi vs. diye haberler çıktı.

Demek istediğim şu;
Ünlülerle ilgilenmek sadece öldüğü zaman gerçekleşen klasik bir olay haline geldi. 'Öldü mü? Tamam hadi gidip internetten şarkılarını indirelim, Facebook'ta 2-3 şarkısını paylaşalım. Yeter ona' mantığıyla ilerliyoruz son zamanlarda farkında mısınız?
Aynı şey Teoman için de geçerli. Ölmedi tamam ama müziği bırakıyor diye kendini pop kraliçesi gören, kıçını sallamaktan kendini alamayan tikiler bile Teoman paylaşıyor. Okulda ya da dershanede onların Serdar Ortaç dinlediklerini biliyorum ben be..

Değer vermeyi bilmiyoruz galiba. Ya da illa birini dinlememiz için başına bişi gelmesi lazım.
Hoşuma giden şey de Allah'tan İbrahim Tatlıses'e saldırı düzenlendiğinde millet onun şarkılarını paylaşmadı. Kendimi soğuturdum net aleminden.Yeminle.

Sezon Açılışını Yapalım (devam)...

Ha dün ne diyordum...
Bütün senemi ders çalışarak geçirmeyeceğim tabi. Kimse beni buna zorlayamaz kendim bile! Çünkü ben malımı biliyorum, sıkılıp çekmecedeki mp3'e gidecek o el. Ders bölünecek sonra 'Git ders çalıııış!' diyen sevgili iç sesim tekrar konuşacak kafayı yiyeceğim vs. vs. gider.
Bu sene nelerle uğraşmayı planlıyorum bunlardan bahsedeyim biraz da...
  • Yaz tatilimin bana öğrettiği en güzel şeylerden biri bilgisayardan film izlenmiyormuş. Bu sebeple ben de o taa zamanında bahsettiğim imdb 250 listesini attım gitti. Ama televizyonda o gece 10 ve 7 arası puan almış bir film varsa kaçırmam. Esir alırım televizyonu bütün kanal değiştirme hareketlerine karşı önlemimi alır yine de izlerim. Bari buna karışmayın...
  • İllüminati merakı sardı beni. Çoğunuz bunu Dan Brown'un kitaplarından ve çekilen filmlerinden duymuşsunuzdur belki. Vatikandır dindir, Yeni Dünya Düzeni'dir birçok şey dönüyor ortalıkta. Emin olun ben okudukça nelere şaşıyorum. Bir bilseniz aslında neler oluyor gerçekte siz de şaşırırsınız. Hatta şaşırmanız için size linki veriyorum; link
  • Bu kartlar 1995 yılında yapılmış bir kutu oyununun kartları. Ve öyle ki videoda da göreceğiniz bazı kartlar yaşanmış olaylar (9/11 gibi). Videoda gösterilmeyen bazı kartlarda Çin'deki nükleer sorun, ayaklanan halk (ki bunun Arapların 2011 başından beri yaptıkları ayaklanma olarak düşünüyorum), polisin üstün güç olması (eh buna örnek vermeme bile gerek yok) gibi olaylar da gösteriliyor. Dikkatinizi çekmek istiyorum kartlar 1995 yılında yapılmış. 'hadi be ordan' derseniz de size kalmış siz hala MTV'nin kıçı kırık Kim'lerini izler Paris'lerine özenir, televizyonun sizi yönlendirmesine izin verirsiniz.
  • Burda anlatamayacağım kadar uzun olaylar var aslında sizi okuduğum ve kopamadığım bi blog'a yönlendiriyim en iyisi bu olacak. İlk yazıdan başlayın adam akıllı anlarsınız konuyu.
    Okunması gereken blog bu yolda buyrun... Yazıların küfürlü olması kimse için sorun olmaz diye umuyorum. Burda 'aa küfür mü sevmem ben kötü o' diyen kişilerin arkadaş ortamında 'Nasıl koyduk x kişisine öheöhhe' diye muhabbet yaptığını biliyorum sorun değil o yüzden.
  • Müzik indirmeye ve dinlemeye devam edeceğim tabi. Bu sene okula yürüyerek gidecek olmam daha güzel olacak. Yolda yürürken rahat rahat müziğimi de dinlerim ohh keyif. Yolda gören arkadaşlara da laf yetiştirmem gerekecek arada ama olsun onları seviyorum ben olmadı bu şarkıyı dinlemem lazım diyip 16 dakikalık joker şarkılarımdan birini açıp bütün yol dinlerim onun da dırdırını çekmem. Tamam güzel fikir kenara yaziyim bunu.
  • Sinemadan kopmam onu da söylemem lazım. Bu sene galiba Kasım ayında Sherlock Holmes vizyona giriyor. Kaçırırsam üzülürüm ühü. Bir de olabildiğince 3 boyutlu ve güzel filmlere gitmeyi düşünüyorum çok eğlenceli oluyor seviyorum ben.
  • Arkadaşım bana
    'Bizim grupta bas gitar çalar mısın? *-*' dedi. Ben de
    'Tabiii çaalaaarıımmm ehheh =D' dedim. Sonra da
    'Ama ben bu sene sınava hazırlanmak zorundayım. Sizinle stüdyoya gelecek zamanı bulamayabilirim =/' dedim ve bir gruba dahil olup ünlü olma hayallerimi kenara koydum. Kısa bir süre için sadece...
Şu anda aklıma gelen başka birşey yok. Bütün sene için bana yetecek kadar atraksiyona gireceğim zaten. Bu yüzden görüşürüz..

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Sezon Açılışını Yapalım...

1 aylık bir aradan sonra tekrar yazılarıma dönmeye karar verdim. bir bakıma da 'ilhamım' geldi...
Öncelikle bu 1 ayda neler oldu?
  • Lanet sözümden yine döndüm. Akıllanmaya pek niyetim yok benim galiba. Hep aynı şeylerden rahatsız olup her seferinde de duramıyorum. Aslında farklı oldu bu sefer. Hep aklımda saçmaladığı var, satışı var, başkasıyla konuştuğunu zannedip benim dedikodumu yaptığı sözler var. Zor olmuyor mal olduğunu hatırlamak. Bu nedenle akıllıyım ha bir de geçen seneye göre insaf büyüyelim biraz...
  • Ankara kaçamağından sonra Yalova kaçamağı da yaptım. Bahsederken sanki 'Miami'ye gittim ardından bir Havai yapıverdim' gibi oldu ama tabi alakası yok. Yalova'da geçen 2 haftalık internetsizlik bilgisayarsızlık arkadaş bulamam yalnızlık gibi süreçlerden sonra İstanbul'a geldim. Ohh dünya varmış.
  • Amele gibi arkadaşlarım olduğunu farkettim evet. Saçma salak konuşup bir halt olduklarını zannediyorlar ama ezik ezik okul koridorlarında gezdikleri zamanları bilirim ben. Yani diyeceğim bana sökmez. Bir de bilen bilir bana bişi yapan karşılığını bulur ben de sevinirim. Karmaya inandığım zamanlar bunlar oluyor işte...
  • Ben bir de Rock'n Coke'a gittim yarın bir gün onları da yazarım umarım...
Uğraştığım şeyler fazla değildi ama olsun yazmak iyi geliyor. Şimdi de bu sene içindeki planlara gelelim...
  • Bilmeyene hatırlatma yapmakta fayda var. Bu sene çeşitli ıvır zıvır kurumlarının bütün lise son öğrencilerine dayattığı sınavlara gireceğim. Zor olacak benim için, bu senenin zorluğunun da farkındayım. Bu nedenle derslere -psikolojik destek alacak kadar ağır olmamak şartıyla- yüklenmeyi planlıyorum. Moleküler biyoloji olmadı Biyomühendislik o da olmadı Genetik beni bekler çünkü. Abimin aç kalırsın oraya gidersen laflarına takılmak istemiyorum. Moral bozukluğu olmasını da istemiyorum daha baştan.
  • Dalları belirlemişken üniversite söylemesek ayıp olur. klasik olacak biraz ama İstanbul Teknik ya da Orta Doğu Teknik Üniversitesine gitmek istiyorum. Özel üniversite karşılayacak durum bizde hiç yok ama aranızda para toplayıp gönderirseniz süper olur açıkçası. Zaten özele gidersem yüzde 100 burslu giderim tamam ihtiyacım kalmadı paranıza.
  • Bir de özel üniversite ortamından bizi soğutan dizilere değinmek istiyorum. Bazen 500 puan yapıp Başkent ya da Acıbadem Üniversitesi'nde okuduğumu düşünüyorum. Sonra bir anda aklıma oradaki züppe çocuklar, baba parası yiyen altına Jaguar, Ferrari pahalı ne bulursa çekmiş erkekler, makyajdan ciltleri yağlanmış, mini eteğin en minisini giyme yarışında olan, ayakkabıya 1 milyar -pardon yeni parayla bin TL- verip bununla övünüp hava atan kızlar geliyor. O hayalden soğuyorum diyorum İTÜ iyidir. Zaten iyi orası tamam giderim ben.
  • İşte bütün bu güzel hayaller için benim ineğe bağlamam ders çalışmam hatta sıkı bir ders çalışma programına girmem lazım. Ama ben görüldüğü üzere burada size laf yetiştiriyorum. Hayır mutluyum ben halimden sorun değil. Benim de bir iç sesim var ve gecenin şu saatinde bile -ki saat 00:28- "Git ders çalııış!" diyor. Ocak ayında patlamazsam bu konuda emin olun ya kafayı yedim ya da gerçekten bu dediklerimi gerçekleştirdim ve size çatır çatır 9. sınıf anlatacak, matematiği halletmiş, fizik kimya ve biyolojiyi yalayıp yutmaktan öte yiyip sindirmiş bir kapasiteye gelmişimdir. Şimdi alkışlamayın o zaman alkışlarsınız...
"Bütün sene ders mi çalışacaksın insaf be kızım" der gibisiniz. Demeyin daha yapacaklarım çok ama ben de yol yorgunuyum. Bunu bir okuyun hele diğeri de gelecek. Bekleyin...

Ya da beklemeyin peh...

8 Temmuz 2011 Cuma

** Ankara'ya geldim geleli denizi özledim ya (Gerçi burda deniz olduğunu düşünen zeki bir arkadaşım var denize girersin dedi peki dedim bozuntuya vermedim yazıktır). İstanbul'a gittiğimde ilk işim Kadıköy'de deniz manzaralı bir kafede takılmak olucak. Off keyif işte mis gibi...

** Ankara'nın amblemi olarak misket oynayan kediler var caddelerde. İstanbul'a gelmeden bir tanesiyle fotoğraf çektirmek istiyorum.

** Meclisi görmek de nasip oldu bana bir de köşke çıkabilsem =/

** Dünden beri rasputin dinleyesim var. Şu anda açtım bilgisayar çöktü öyle bir aşkla açtım yani. Ra-Ra-Rasputin...

** Annem köpekten korkuyor diye belime kadar gelen bir köpekle aynı odada kalmak zorundayım. Bir gün yiycek bu beni ama hadi bakalım. İyi bakmıyor bana bu anneee...

__

** Bu Ankara maceralarım dışında arkadaşlarımla mesajlaşmaktan başka birşey yapmıyorum nerdeyse. Mesaj atıyorlar mesaj atıyorum konuşuyoruz. Her birini özledim keretalarım. İstanbul'a gidiyim hemen program yapmaya başliycam.

** Rock'n Coke'a da bir hafta kaldı ya hohoyt ne kadar heycanlıyım. İki haftadır Sadece pazar günü gitmek isteyenler (benim gibi) ortaya çıkıyor ve 'Abime boşuna mı bilet aldım bunlarla giderdim ya?' diye düşünüyorum ama abimle konsere gitmek eğlenceli oluyor. O sıkılıyor ben eğleniyorum. Peşime takılmak isteyenleri de abimle konuşmam lazım her an bir küfürle karşı karşıya kalabilirim çünkü...

** Burda da herkes kahve falı bakıyor. Ben de birine baktırdım. Hepsi mi doğru çıkar!? Kişi, aracı, olaylar cart curt hepsini söyledi. Dönüşte bundan haber var dedi bu sebeple Ankara'ya yerleşmeye karar verdim. (Yok be yaşanmaz burda. Ama gerçekten doğru olursa bu telefonlara çıkmamaya karar verdim)

2 Temmuz 2011 Cumartesi

HA HA HA!!

Elveda bebeğim ;)



Şarkının amacı başka olabilir ama şu anda tammm bana göre.
Ayrıca hastası oldum bu şarkının ITunes'un radyosundan müzik dinlemek işe yarıyor demekki bunu öğrendik bu hafta.

Ha başka birşey daha öğrendik. O da bu sene ve önümüzdeki uzuuuuunca senelerin süper geçeceği.
Bir an hiç bitmiycek sanmıştım hohoho :D
Tamam mutluyum kesiyorum

Kesmek demişken saçımı kestim 'Fazla uzamıştı'...
Aşk-ı Memnu'nun geçen seneki bölümlerinden sonra ne zaman saçımı kestirsem 'Fazla uzamıştı' diyorum. Bu hali hoş beğendim kıvrıldı falan...

Ankara'ya gidiyorum. Bir arkadaşa Ankara keçisi getiricem süper yakışır ona asdfasfdsf (Şaka alınma). Kızılay gibi Beypazarı kurusu dağıtıcam. Yarın son bi defa sorarım çünkü sonrasında net yok 1 hafta. dayanmaya çalışıcam bakalım.

Öptüm gençler. Size şarkıdan alıntı yapıyorum;
The rope gets loose and the chains unbind and I can do anything

29 Haziran 2011 Çarşamba

24 Haziran 2011 Cuma

Dün kuzenimle uyuz olduğumuz bir tiple dalga geçmeye karar verdik. Aslında o hep dalga geçiyordu ama ben yapmıyordum birşey. Yakın zamanda da yapılması gerektiğini anladım. (Burda yaptığım şeyi söylersem anlar kim olduğunu o yüzden sadece kıllık diyorum) Kuzenimle kıllığımızı yaptık. Knedisine dolaylı söylenecek bitşey zaten fazla meraklı da değiliz sadece kurcaliycaz *-* (Böyle de çok gizli bişi gibi duruyor lan)
Dün o kadar konuştuk konuştuk gece rüyamda gördüm. Kıllık yapmamızın asıl amacına ulaşmıştık ama gördüğümüz şey dehşetti -yani rüyada dehşetti-. Aslında o kişi gayet de benmişim falan off :D
Başkalarının yerine koymak istemiyorum kendimi ama biri de 'Dilara nolur beni kaşı' derse bend e onu kaşırım. Demese bile kaşırım. Haketmiştir o...

Benim tek yaptığım kaşımak ;)

22 Haziran 2011 Çarşamba

Temmuz Geliyor...

Temmuz biraz garip bir ay benim için. Mutluluk, pişmanlık, üzüntü vs hepsi var. Doğum günüm yok bu ayda ya da ne biliyim okul bu ay kapansa 'mutluluk' tam yerini bulurdu ama okullar kapandı ve ben tatildeyim zaten.
Böyle garip bir his oluyor içimde bu seneki Temmuz'u düşününce. 'Bakalım bu sene ne halt gelicek başıma?' diyorum. Çünkü bu ayda ne halt yediysem sonradan başıma iş açtı. Tekinden kurtuldum, teki de bitmek üzere. Bitsin zaten böyle daha da mutlu olucam.
Bas gitarı alışımın senesi olucak ama adam gibi çalabilmişliğim yok. Ama ona da hız kazandırmalıyım bu ay çünkü hazırlanmam gereken bir grup var ;)
Seneye sınava gireceğim için ders çalışmam gerek ve bunu da Temmuz'da yapıcam. Sadece kafamı meşgul etmek için. Hiç değilse boş boş oturularak geçirilmiş bir ayım olmayacak.
Konsere de gidiyorum biletler hazır. Eksikler; abime Travis şarkıları öğretmek ve gidiş dönüş yemek için para. Eh o da yapılamayacak şeyler değil.
Bazen diyorum bişi olacak mı o gün diye. Sonra diyorum salllaaaa...
Bir de bu ayın tek bir günü İstanbul'dan, evden, telefondan, netten, herşeyden uzakta olmalıyım...

Temmuz allah belanı versin ya...

21 Haziran 2011 Salı

Tamam komik bişi var. Yüzük buldum yolda?
Yüzükle ilgili yaptığım geyiği okumuşsunuzdur belki cart curt yazdım bişiler. Yahu cidden karşıma bir yüzük çıkacağını tahmin etmezdim. Ne şanstır -ya da şanssızlıktır- bu? belki de bunu neye yorumlayacağımı bilmiyorum. Ama olmaz ki böyle bişi.
Valla bulduğum yüzük kuzu kuzu masamın üzerinde duruyor. Bazen bakıyorum ama sadece bakıyorum. Bana kaderimin bir oyunu mu bu mırıldanması eşliğinde salona kaçıyorum sonra. Camdan mı fırlatsam -sanki 5. ya da 6. katta oturuyoruz da- ?
Neyse arkadaş fazla kafa yormak iyi değil...

20 Haziran 2011 Pazartesi

formspring.me

Burada soruları sen sorarsın http://formspring.me/dilarakaraguzel
** Amy Winehouse'un konseri iptal edilmiş dün akşam. Nedeni de Belgrad'da verdiği -ya da vermeye çalıştığı- konserde şarkıları söyleyememiş olması ve 'evinde' tedavisine devam etmek istediğiymiş. Üzüldüm biliyor musunuz? Amy'e değil ama Belgrad'daki konsere para verip gidenlere. Yazık, müzik dinlemek için konsere gidiyorlar -ki Amy Winehouse'un bilet fiyatlarının da tuzlu olduğunu biliyorum-, dinledikleri sadece arada bir mırıldanma ve bir kadının abuk subuk hareketleri oluyor. Harbi yazık ama...

** Ha bir de şu var; o konser İstanbul'da olsaydı ve aynı şeyler yaşansaydı duyacağımız laflar galiba şunlar olurdu;
-Gençler bakın alkol kötü birşey...
Kötü olan alkol değil onu nasıl içeceğini bilmemek aslında ama anlatamıyorsun ki...

** Artık şişman kadınlara çok güzel bir bahane çıktı; Britney Spears Göbeği. Cidden o ne göbektir arkadaş? Her seferinde Britney döndü denilse de galiba sadece kendi ekseni etrafında dönmekte. Sesinin gittikçe incelmesi de ayrı bir mesele ama o kadar ilgili değilim o kadınla geçelim...

** Coldplay'in yeni şarkısını dinledim. Dinlemez olaydım. Pişmanım. Coldplay değil de başka bir grup var gibi. Böyle 'elektronik müzik yapalım ama grubuz biz ya napsak?' mantığı var sanki. Bulun dinleyin.

** Chris Brown'un saçı da berbat olmuş. Sarı saç sana gitmemiş be kuzum n'aptın kendine Chriiiis?

** Amerika'daki 14 yaş altı gençlerin albüm çıkartma manyaklığı Türkiye'de olsa herhalde yanmıştık. Amerika'da Rebeca Black, Wilow Smith ve daha bir çok yeni ergen piyasaya çıkmakta. Türkiye'de daha öyle bir hareketlenme yok. Olmasın da. Gençlik yeterince berbat bir yere gidiyor daha da berbat olmasın yavrucaklar. Acıyın.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Yüzüğün bağlılık simgesi olduğunu söylüyorlar. İşte birine bağlanınca yüzük takarmışsın zaten çıkmazmış hiç parmağından falan...
Bağlılık bana yabancı bir kelime açık olayım. Gerçi yüzük de bir o kadar yabancı ama şimdi konumuz bağlılık.
Hayatımda kimseye bağlanmadım. Öyle seninim falan diyip de kendimi birine adamışlığım da yok. Daha lisedeyken söz yüzüğü takanlar var. Dur yavrum daha yaşayacağınız uzunca bir hayatınız var şimdiden kime ne diye bağlanıyorsun ki?
Hatta yeri gelmişken söyleyeyim ben yüzük de takmamışımdır hayatımda. Hani normal hayatta illa bir amaç uğruna da değil. Çünkü ne zaman parmağıma bir yüzük taksam o yüzük parmağımdan çıkmaz. Bir kere mağazada olmuştu da bu o günden beri yüzük takmayı bırak deneyemem bile.
Şimdiye kadar beni bağlanacak kadar etkileyen birini bulamadım ama bulursam söz yüzük takıcam parmağıma böyle gözünüze soka soka da fotoğraf çektiricem (Öyle ergen gençler var onlardan olmak istiyorum ben de). Sonra kangren olur parmağımı keserlerse öyle de bir fotoğraf çekerim 'Al sana bağlılık!' albümünde görürsünüz...
Ah bu ergenler...

12 Haziran 2011 Pazar

KALFest

Dün çok güzel eğlendim. Önce Kadıköy'de arkadaşımla takıldık sonra Kadıköy Anadolu'ya gittik. Biz gittiğimizde daha konserler yeni başlamıştı. Kung Fu diye bir grup çıktı ilk KAL'ın mezunlarıymış. Şarkıları da çok tırttı. Ne kadar 'Saf ve temiz duygularla' yazmış olsalar da sözler de basitti melodileri de hep aynıydı. Neyse...
Sonra Ogün Sanlısoy çıktı. O da bana göre sıkıcı geçti şarkılarını bilmiyordum çünkü...
Shantel çıktı ve koptum bunu söyleyebilirim. Aslında topluca koptuk (9 kişi birlikteydik yanımızda olmayanlar da vardı). Bütün bir senenin stresini koparak attım diyebilirim. Sadece 2 şarkısı adam gibi bilinen bir grubun bütün şarkılarıyla coşturacağını tahmin etmiyordum. Zaten bütün enerjimi o 1.5 saatte harcadım.
MFÖ son grup olarak çıktı ama herkes enerji olarak bitmişti. İlk şarkılar iyiydi ama sonradan çoğu kişinin hali kalmamıştı. Ama şarkılar çok hoştu.

Böyle geçti işte KALFest. Şimdi sıradaki konser için gün sayıyorum.
Bekle beni Rock'n Coke...

11 Haziran 2011 Cumartesi

Sayıklamalar

** Ben milletin yazdığı yazılarda kendime ait birşeyler bulmayı severim. Sanki herkes bana meraklı durup durup yazı yazıyorlar çünkü evet (?). Mesela geçende birini gördüm şimdi yazamam ne olduğunu, hemen kendime pay çıkardım 'Evet bu benim kesin' diye. Ama dikkat edin olabilir değil, KESİN!!. Malım ben...

** Takip ettiğim biri var kız bu sefer. Bir çocuğa özlem duyuyormuş özlemiş falan. Allah aşkına kızım özlediğin çocuk da akıllı bişi olsa. Beyin yokki sen nasıl çıkabildin onunla zaten şaşıyorum hala. Kim onla çıkıyorsa şaşıyorum zaten cicim...

** Birazdan evden çıkıcam bir de Kadıköy'e gidicem ve akşşşşama kadar ordayım. Önce arkadaşımla gezicez sonra da MFÖ konseri. Ve yanımda hep olmasını istediğim kişiler. Seviyorum sizi sınıf. (Ha bir de buna ek olarak tm'lerden bir genç var ayy yirim onu)

** Telefonumu kırıcam yakında inanıyorum. Hergün düşürmeye başladım çat çut gidiyor valla. Kabı olmasa üstünde bir tarafı çizilirdi çünkü kap kırılmaya yakın. Ben ona o kadar para bayıldım ne kadar dandikmiş yaa. Ama bir dahaki sefere pembe kap almam kırmızı alırım daha değişik olsun. Beyaz olabilirdi ama kir çok belli oluyor uyuz olurum ona...

** Ya demin gördüm 80ler partisi vermişler bir yerde. Ben de öyle konsept partilere gitmek istiyorum ama bana 2 ay önceden haber verilmesi lazım çünkü kıyafet almam için para biriktirmem lazım falan 2 ayda anca. Zaten babamdan konser için para istedim. Adam 50 lira verdi iyi hoş ama o paranın sadece 30 lirası elime ulaşabildi. Gerisi annede tabikisi...

** Acaba konsere dün konuştuğum kız gelebilicek mi? Belki 1 sene sonra görüşmüş olucaz vuuhuu. Bir de mal orda olursa off off gülmekten ölürüm herhalde asfasdfas

8 Haziran 2011 Çarşamba

Zamanında birine feci vurulmuştum ama öyle böyle değil. Böyle gözüm kalıyordu falan çocukta hoştu çünkü o zamanlar.
Sonraaaaa üstünden biraz uzunca bi zaman geçti ve anca kurtulabildim. Çok korkunç bir durum bu uzun süreli kurtulamama ama bitti sonuçta. Ve en güzeli de hiçbir zaman 'Ama herşey bana onu hatırlatıyoooor' durumum olmayacak çünkü seviyesizlik yapan arkadaşlarım yok ve gezindiğim yerlerde diğer arkadaşlarımla daha güzel anılarım var :D

Bu haftasonu da beni çok güzel bir gün bekliyor zaten. Cumartesi günü sabahtan akşama kadar gezicem arkadaşlarımla. Şimdiden bütün planı anlatmama gerek yok onu da yazarım ama çok eğleneceğime eminim çünkü yanımda sevdiğim arkadaşlarım olacak.
O güne ait birsürü fotoğraf çekmek istiyorum. Özellikle bu cumartesi süper geçireceğim bir yazın başlangıcı olacak bu sebeple de önemli bir gün. Off heyecanlandım bak :D

1 Haziran 2011 Çarşamba

Rezillik

Hiçbir zaman kendimi acındırmak istemedim ya da bir şekilde çevremdekilerin bana sadece bende bir sorun var diye sevgi göstermelerini hiç istemedim. Bu şekilde dikkat çekmeye çalışanlar var. Ciddiyim. Nasıl bir acizlikse bu artık?!
Sadece konuşmadığı biriyle tekrar konuşmak için yok efendim midem patladı, yok efendim dalağım koptu falan saçma salak şeyler uyduruyorlar (Kesin midem patladı dedikleri de gazdır haa).
Eğer ben dikkat çekmek isteseydim ya da sevgiye muhtaç kalsaydım muhtemelen yüzümü ekşitip anlatırdım bazı şeyleri, ölüyorum galibaaa falan derdim rolümü daha inandırıcı oynardım. Ama gidip de araya başkalarını sokup git ona söyle midem patladı demem. Ne yani bunu yapınca popin mi artıyor bi tarafın mı kalkıyor nedir o arkadaş?
Size diyeceğim böyle acınası durumlara düşmeyin çünkü emin olun arkanızdan gülen birileri var. Tabi sen hala popin yükseliyor sanıyorsan o da senin gerizekalılığın...

24 Mayıs 2011 Salı

Birşey Demek İstiyorum

Seni hiç ama hiç özlemedim ve bundan sonra da özleyeceğimi zannetmiyorum biliyor musun? Hani önceden derdim 'Aa ben sen olmadan naparıııım?' falan diye de yalanmış. Öyle böyle değil gayet de mutluyum bak gülüyorum =D
Asıl seni özlemek salaklıkmış bir de o var. Kalıplarının dışına çıkamayan kıt beyinlinin teki olduğun için tabi. Üzüm üzüme baka baka kararır derler ya işte sana benzemek istemiyorum. Benim gibi olamayacağın için sana benzeyeceğimi düşünüyorum. Sen hep aynı konulardan konuşan geyik yapmaktan başka bir bok bilmeyen birisin çünkü hı hı öyle.
Tamam hani vakit geçirmek iyiydi güzeldi falan ama bildiğin safın önde gideniymişim ya. 3 ayda bu kadar değiştim işte fikir olarak. Bak bana 3 ayda fikirlerim değişebiliyor 3 AY!! Ama sen şu kadar zamandır hala aynı gerizekalısın...
Öptüm canım bu lafım sana ders olur herhalde...

20 Mayıs 2011 Cuma

Sevgiliden Sevgiliye Fark Var

Bu haftaki Uykusuz'da Ersin Karabulut'un çizimine baktım (yine). Sevgililerden bahsetmişti. 'Ben sevgilimle koçum oğlum muhabbetine girerim' diyordu. 'Bazıları ise çok ezbere sözlerle birbirlerine hitap ediyor' diyor.
Gerçekten de böyle (Keşke gösterebilsem, okusanız siz de).
Hani sevgililere bakıyorsunuz bir sululuk bi aşırılık aşkımlar böceğimler hayatımlar havada uçuşuyor. Eğer bir konuşmada bunlardan biri söylenmezse sorun çıkıyor. Yani sevgililiğin boku çıkıyor bir bakıma. O kadar yalan geliyor ki bu muhabbetler sıkılıyorum. Beni sıkıyor, siz zaten halinizden gayet memnunsunuz durumunuza bakılırsa. Bir süre sonra da bu yalan muhabbet bana ilişkiyi de küçük görmeme neden oluyor. 'Ezikler' diyorum içimden...
Hatta nasıl dayanıyorsunuz bilmiyorum. Hatırlıyorum ben 2 haftada bıkmıştım bu laflardan. Cicim aşkım (ha bir de 'ama aşkıııım'lar var) lafını duymaktan yaka silktim yani. Neyse,
Bir bakıma bu sevgililerin ilişkilerini kendi başına yaşaması lazım. Hani bizi bu duruma sokmadan ne biliyim Facebook'ta Twitter'da ve bilmediğim daha birçok yerde gözümüze ilişkilerini sokarak değil. İşte o zaman ilişkinizin ciddiliğine inanırım...

Benim istediğim de samimi olmak ama bu kadar boku çıkarak değil tabi. Zaten böyle bir ilişki varsa biter o.
Nokta...

Arkadaştan Arkadaşa Fark Var

Örneğin dostum dediğiniz biri sizde bir sorun olduğunu biliyor ve bunu sormayıp kaçmayı tercih ediyorsa siz de onu sktir edin...
Ama bir arkadaşınız hergün sizin nasıl olduğunuzu gerçekten merak edip soruyorsa onla iyi geçinin çünkü onun gibisini zor bulursunuz.
Aslında hata bende. Bu kadar laf edip bu sktir etme eylemini hala gerçekleştiremiyorsam hata bende yani. Gerçi bu kadar ilgi gösterip sonradan beni satan biri varsa hata yine bende.
İnsanlara güvenmek çok zorlaştı be...

12 Mayıs 2011 Perşembe

Tripkolik

Trip atmayı seviyordum. Ne biliyim kafama o sırada ters geliyor 'trip attığım şey'. Sinirleniyorum, beğenmiyorum, hoşuma gitmiyor, kıskanıyorum bazen. Ama o trip mutlaka atılıyor. Bir ara trip manyağı olmuştum zaten ota boka trip atmaktan...
Başkasına trip atınca o kişi sürünüyor ya hani "Ben n'aptım da bu böyle davranıyor?" düşüncesiyle. İşte o noktadayım şu anda. kıvranıyorum, sürünücem birazdan hatta. O kadar tersime gitti. Allah belamı verdi desem yeridir.
Hah belki de ergenlik yan ürünü olabilir bunlar atarlanma trip atma vs. hareketler ama çok uyuz birşeymiş bunu anladım hele şükür. Ve ne yaptığımdan haberim yok. İki kaş göz hareketiyle bunu anlayacak kapasitem yok kabul ediyorum ama karşımdaki anlamıyor herhalde ki böyle davrandı. Özellikle "Neden trip attım acaba!?" lafı yok mu al onu patlat kafasını. O kadar tersime gitti...

Ve bu tersliği ben de yapıyordum ona.
Lanet...

8 Mayıs 2011 Pazar

Sayıklamalar

** Yarın hayatımın ilk psikolog deneyimini yaşiycam. Bakalım başıma ne gelecek.
+Evladım neden karnın ağrıyor?
- Sıkıntıdan herhalde
+Kendine neyi sıkıntı yapıyorsun ki?
- Hangi birinden başlasam...

** Hep de klasiktir bu olay. Gidersin koltuğa uzanırsın çocukluğuna iner o doktor. Herhalde benim 1. sınıf anılarımı dinler daha küçüğü yok bende.

** Arkadaşıma söyledim bunu (Tabi muhabbeti değil onu söylesem benimle konuşacağından şüpheliyim). 'Aa hep istemişimdir böyle birşey. Ne olursa çıkınca bana anlat tamam?' Bunun neresi anlatılacak birşey onu da anlamadım ama neyse. Tamam anlatırım...

** Bugün de anneler günüydü. Anamı da alıp Cadde'ye götürdüm. Yedirdim içirdim giydirdim falan. Eğlendi canım benim. Bir de Yoort'a gittik. Allahım ne kadar güzel bir yerdir orası. Soğuk yoğurt ve meyveler. Özellikle yeşil elma yerim acımam...

** Evet ben geleceğimi planladım. Ya adli tıpta çalışıcam ya da eczacı olucam. Ama kocam kesin asker olucak ahaha. Onlar ne kadar güzel yaşıyor hayatlarını Fenerbahçe Ordi Evi'ne gidip orada ömrümü geçiresim var. Başka bir dünya resmen.

** Geçen hafta Cnbc-e izlemek istedim. Açmaz olaydım o kanalı. Spartaküs nedir arkadaş? Yılların İngilizce eğitim kanalı kıvamındaki Cnbc-e gelmiş sana Spartaküs diyor. Bütün bağlantımı kestim o kanalla. Zaten TNT de bozdu. Artık televizyon izlemem ben...

1 Mayıs 2011 Pazar

Hakkı Yenen Şarkılar 1

Müzik dinlerken beğendiğim şarkının bulunduğu albümü indiriyorum. Ne var ne yoksa o albümde dinliyorum. Bazen bu şarkıları dinlerken diyorum ki 'Bu şarkının hakkını yemişler' çünkü şarkı o kadar hoş geliyor ki benim kulağıma bir yerlerde paylaşmak istiyorum. İşte buldum ben de yerini...

Öncelikle şu şarkıdan başlamak istiyorum;
Bedük-Get Stoned(tıkla dinle kuzum)

Bu şarkı albümdeki adam gibi şarkılardan biri. Bedük'ün Avrupa'ya açıldığını da biliyoruz ve eminim ki bu şarkı Avrupa'daki müzik kalitesini yakalamış bir şarkı (daha nasıl açıklayabilirdim bilmiyorum cümle oluşturamadım resmen). Dinlerken sanki başka bir sanatçının şarkısıymış (Özellikle yurtdışından) gibi geliyor ama aslında Bedük'ün. Ve ve ve bu şarkıya klip çekmedi.
Yani hakkını yedi...

Umarım yeni albümünde böyle bir şarkı yapar ve hakkını yemez diye umuyorum. Saygılar...

28 Nisan 2011 Perşembe

Sayıklamalar

** Ben var ya ben fiziği yaladım yuttum 1 haftada. Dedim bir hafta çalışıcam diye çalıştım yaladım yuttum ama sınavda onu kusar mıyım bilmiyorum. Allahım sen beni koru bundan dinimiz amin...

** Tamam arkadaşım bizim de sevgilimiz oldu, biz de gezdik tozduk zamanında ama çıkmanın da suyunu çıkarmadık. Ciddiyim yani aşkımlar, hayatımlar, bitanemler, cartlar curtlar bütün bu benim gibi sapları sevgili bulmaktan uzak tutmak için di mi? Biliyordum, biliyordum. Mutlu olun uzun bir süre daha sapım, hiç değilse yaza kadar,

** Yaz demişken yazın Bodrum'a gidicez galiba ev tutucaz. Hep evde böyle bir muhabbet var ama bizim evdeki muhabbetler ne kadar uzun olursa o kadar olasılığı az olur. Gidip ev tutarsak yazarım, tutamazsak da yazarım. Bir de ev tutunca evde kalmaya gelecek 'erkek' arkadaşlar var şimdiden rezervasyon yaptırdılar. İyi hoş gelin güzel ama eve erkek atıyor gibi olucam lütfen beni de düşünün...

** Yarın kimya sınavı da var. Bu sene combo üstüne combo yiyoruz zaten. Önce felsefe-geometri combosunu yedik (bundan 2-3 hafta önce galiba), bu hafta da fizik-kimya. Acıyın bizeee, acıyın bize...

** Şu facebook'ta ağzını açıp ya da dudağını büküp poz verenler var ya böyle sıraya diziceksin teek teek teek sıkıcan topuklarına. Bir gün yaparsam şaşırmayın beni bu hale siz getirdiniz!!

** Kızın teki bana mesaj atmış bugün. Dilara bak gittim şubuisimlikişiyi de sana bıraktım yazmış ahaha. Allah razı olsun diye cevap atsam mı diye çok düşündüm ama laf sokup bıraktım sen bununla idare et tarzında. Edemedi yine mesaj attı kendinle barışık ol dedi bana. Olmazsam nolur lan?! diye atarlanmak istedim ama şimdi zekasını zorla bunu düşünürken yazık çöker diye bişi diyemedim. Yine laf soktum zaten cevap atamadı totoş...

** Google'da 'facebook kaşarları' diye arama var daha ilerisi olabilir mi? Şu an için hayır

26 Nisan 2011 Salı

Bir Kız Tanıyorum...

-Kendimle ilgili değil, ciddiyim-
Aslında tanımıyorum yani ortada bir tanışma bir kaynaşma konuşma falan yok. Ben onu başkasından o da beni aynı kişiden dolayı biliyor. Neyse ayrıntıya gerek yok...
Benim duyduğuma göre bu kız olur olmadık şeye depresyona giriyormuş, herşeye üzülüyormuş, kafaya takıyormuş vs vs... Ben bunu ilk duyduğum zaman 'gerzeğe bak!' tarzı bir tepki vermiştim çünkü birine gereğinden fazla değer vermek gereksiz(di o zamanlar). Bu kızla ilgili bir haber de sonradan almadım (dermişim. Aldım ama ayrıntıya gerek yok)
Gel zaman git zaman üstünden yaklaşııık bir sene falan geçti. Ve gerçekten bu süre boyunca güvenmenin ne denli gereksiz olduğunu (özellikle fazla güvenmenin) ne demek olduğunu öğrendim. O 'gerzek kız' gibi üzüldüm mesela (depresyona girmedim o kadar da mal değilim). Ama üstünden geçti belli bir zaman. Güven konusunda daha bir dengesizleştim. Ne biliyim inanabiliyorum, hemen bel bağlayabiliyorum, anında da güvenmeye başlıyorum. Eee bu da iyi birşey değil tabiki sonunda ayvayı yeme, kazığa oturma ve bilimum farklı eylemler ortaya çıkabiliyor.
Hmm bir de şöyle birşey var. O kıza bu kadar laf et et, sonra başına gelsin. Bir saçma kız daha vardı herşeye ağlıyordu (hatta o derece ki 'Allah'ım ben niye televizyon izliyorum?' gibi basit bir şeye bile ağlayabilir. O potansiyel var onda). Ben buna da laf ettim. Çok ettim. Sövdüm, saydım vs. Sonra ben nasıl ağlamaya başladım bir bilseniz? Ya manyağa bağlayıp televizyonun çalışmasına ağlamadım tabi ama aklıma birşey geliyor üzülüyorum böyle derinlere dalıyorum (bkz: Ergenlik). Bunu da atlatacağımı düşünüyorum. Tabi bunları doğal bir süreç diyip takmamaya çalışıyorum ama geçer inanıyorum :))

Ve gerçekten bu tanıdığım kızların (özellikle seçtiklerimin) belasını demiyorum onlar belalarını çekiyor zaten. Biri ağlıyor biri depresyonda ama onlar bu kadar ergenliğin üst düzeyindeler ve ben onlara gülüyorum diye neden aynı şey benim de başıma geliyor çözebilmiş değilim. Çözen bilen varsa söyleyin.
Söylemeyin neyse...

21 Nisan 2011 Perşembe

Sayıklamalar

**İlk olarak Rock'n Coke ve KalFest'e gitmek için izin aldım. İzin alacağımı tahmin etmiyordum ama aldım. Kadıköy Anadolu Lisesi bize yakın zaten onda izin almam sorun olmadı ama İstanbul'un diğer ucunda olan Rock'n Coke için yeri söylemeden izin aldım. Artık zamanı gelince yerini de söylerim...

**Arkadaşlarımla aram da güzel oldu. Bir ara bozuktu ama düzelttim hepsini-ya da kendiliğinden düzeldi diyelim ;) Bu duruma o kadar mutluyum ki 'I Love You Justin Bieber' diye bağırabilirim camdan.

**Notlarımı düzelttim şu ana kadar 1'im yok inanabiliyor musunuz? 1'İM YOK YOK!! Ah tanrım çalışmak böyle birşey...

**Acaba ben arkadaşıma 'Senle ben Fatmagül'le Kerim'e benziyoruz' desem yanlış anlar mı? Hayır burdan çıkarılacak sonuç dizideki olaydan bağımsız, 'Seninle konuşmamız gerek' olayı. Hep konuşuyorlar anasını satiyim biz de öyleyiz. Kimseye bu kadar açık değilim resmen...

**Twitter'da eski sevgiliye taş atan sevgili gördükçe taşlayasım geliyor. Madem bu kadar sövücektin ne diye çıktın arkadaşım? Bak bana, ben çıkamadığım kişilere taş atıyorum. Eğer çıkarsam 'Şu ana kadar verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim' yazarım geçer gider...

**Tecavüz demişken KanalD'de bundan sonra tecavüz zamanı diye bir kuşak çıkarsa şaşırmayın. Çıkabilir. Salı günü Öyle Bir Geçer Zaman Ki ile bu kuşağın sinyalleri verildi. Demedi demeyin...

**Arkadaşım beni yanlış anladı 2 gündür. Onu sattığımı düşünüyor safım. Yarın ilgi gösteriyim ona da sevinsin *-*

**Bazen bu dizilerdeki aşk sahnelerine bakıyorum. Bakıyorum. Bakıyorum.... Bakıyorum işte

**Ian Somerhalder'ı yerim anam yerim. Vampire Diaries'i izlerken o kızların yerinde olmak için nasıl özeniyorum var ya?! Olay kan emilip fantezi yapılması değil o adama o kadar yakın olayı istiyorum ve biliyorum ki ben çok kasarsam tanışabilirim onunla. Giderim bir 'Hi!' derim kopamaz benden ehehe...

** Ben o'nunla konuşmayı çok seviyorum...

** Aslında Vampire Diaries'de Stefan'ı oynayan Paul Wesley de hoş. Valla. Bazen bakıyorum 'Ouuv' diyip geçiyorum. (Resimde solda) Çünkü Ian'ın yanında tırt kalıyor. Onun gözlerine kurban...

Not:Hayır camdan 'I love you J.B.' diye bağırmam, olmaz hayır...

18 Nisan 2011 Pazartesi

Sabah Sabah Olmaz ki...

Sabah servise bindiğimde hemen MP3 çantadan çıkar ve şarkı seçilir...
1 haftadır dinlediğim şarkı ise aşağıda...

Arkadaş, sabah sabah böyle içkili alkollü şarkılar dinlenir mi demeyin. Ben dinliyorum.
Bu şarkı tam MTV'deki Sweet Sixteen partilerindeki şarkılar gibi. Sixteen'i de geçtik ama parti verirsem bu şarkıyı kusana kadar çaldırırım. Milletin kafa iyi olur zaten ohh miss...

Ben bu şarkıyı dinlerken kopuyorum açıkçası. Klibi de çok hoş Jake Gyllenhaal var *-*


Jamie Foxx - Blame It On (The Alcohol)

16 Nisan 2011 Cumartesi

Mutluluk Mutluluk ve Daha da Fazlası...,

Dün çooook güzel bir haber aldım.
2008'de gidip uzun süre etkisinde kaldığım konser bu sene tekrar olacak. Hem de Rock'n Coke'da...
TRAVIS KONSERİ!!!

Dün bu haberi ilk duyduğumda nasıl sevindim anlatamam. O grup benim hayatımı değiştirdi. Bir zamanlar melankolik takılmamın, olaylara fazla duygusal yaklaşmamın, hatta olur olmadık şeyleri -şimdi bile- düşünüp ahh be be ne günlerdi dememin sebebi onlar. Kötü olarak değil cidden o grubun şarkıları beni çok değiştirdi.
Şu anda odamda bir bas gitar duruyorsa ve ben o gitarı -tam olarak çalmayı bilmesemde- her elime alışımda onların şarkılarını çalıyorsam -çalmaya çabalıyorsam- 27 Haziran 2008'deki konserin sonucu hepsi. Çünkü ben o gün karar verdim bunlara. Ve hatta ben bundan bahsetmiştim yazın.
Tıkla oku...

Umarım bu sene de onları sahnede görürüm ve tekrar unutulmayacak bir anı edinirim. Ne düşünüyorum biliyor musunuz? Belki bu konsere yalnız gitmem, yani istediğim o. Abim yeterince sıkılmış durumda ilk günden. Bilmiyorum arkadaş çevresiyle gitmek güzel olur diye düşünüyorum, belki 'sadece arkadaş'...
Bu seferki konseri de öyle geçiririm bakarsınız ;)

Konser haberinin ayrıntısı da burda...
Ayrıca Rock'n Coke'a çadırınızı kurun ki daha kimler geliyor iyice bir öğrenelim geçler...

İhihi çok mutluyum...

15 Nisan 2011 Cuma

İŞTE BU YAA!!

yaklaşık 2 aydır buraya giremiyorum. Peki neden?
Çünkü bir uğraşıp şu lanet DNS ayarlarını değiştiremedim.
Blogspot emin ol çok özledim seni. Tumblr da neymiş tırt birşey işte...

Sevgili Digitürk'ün açtığı mahkeme yüzünden blogspot kapatıldı ve ben 2 aydır o kadar sıkıldım ki...
Hani Tumblr'a yazıyordum ama zoraki yazıyordum. DNS ayarlarımı da değiştirdiğime göre daha uzuuun uzuuuun yazılarım olacak benim ;)

Öptüm sizi canlar...

28 Şubat 2011 Pazartesi

Tamam Şimdi yazacağı şeyler saçma gelecek ama ben biliyorum ne dediğimi...

Eğer biri size 'Hep yanındayım' derse inanmayın çünkü en ihtiyacınız olan zamanda yanınızda olmayacaktır...,
Eğer biri size 'Seni kaybetmek istemiyorum' derse inanmayın çünkü en ufak şeyde kaçıp gidecek olan kendisidir...,
Eğer biri size 'Sana hep güvendim' derse inanmayın çünkü ilk fırsatta güveneceği kişi siz değilsinizdir, başkasıdır...,
Eğer biri size 'Seni seviyorum' derse inanmayın çünkü sevdiği şey siz değilsinizdir, ona gösterdiğiniz sevgidir...,
Ve eğer biri size bakıp gülüyorsa bu onun sizinle dalga geçtiğini değil sizi içten içe kıskandığını gösterir.

E başka söze gerek de yok zaten.

23 Şubat 2011 Çarşamba

Bazen başka birinin dediği lafları benimseyebiliyorum. Hani diyorlar ya 'Köprüden atla deseler atlayacak mısın?' diye. Evet atlayabilirim bende o potansiyel var.
Tam olarak anladığım birşey de değil bu. Tamam kararlarımdan şaşmam (genellikle) ama ona karşı bir laf edildiğinde 'harbi lan öyle mi yoksa?' diye düşünüp bir de üstüne saçma hal ve hareketler içinde olabiliyorum.
Hatta şu anda çektiğim ağrı onun yüzünden. Kafama soktular abuk abuk olmayacak şeyleri sanki olacak gibi bekliyorum ben de.
Bana ne denir? -Mal-
Biliyorum olmayacağını ama ne biliyim bekliyorum işte o günü. Gelmeyecek farkındayım..
Ve farkındayım harbi malım ben...

13 Şubat 2011 Pazar

Sevgililer Günü

14 Şubat'a yaklaşık 3.5 saat kaldı. Yani bu ne demek ?? Etrafta vıcvıc dipdibe dolaşan, elini bele atan, yolun ortasında birbirini yiyen gençlerin 24 saat durmadan aynı şeyi yapacağı gün.
Ya da şöyle diyelim;
Hediyelik eşya dükkanlarının bayram ettiği, çiçekçilerin köşeyi döndüğü (kanımca) bir satıcının çok satış yapmak için ortaya çıkardığı bir gün. (ki bence olay böyle gerçekleşti)


Tamam şimdiye kadar adam akıllı bir Sevgililer Günü kutlamışlığım yok, ne biliyim bir çiçektir böcektir romantik hediye almışlığım da yok ama gerçekten saçma bir gün gibi geliyor bana. Aklınıza hemen 'Aa tabi hiç yaşamamış ondan haberi yok bu günün güzelliğinden?' diyen arkadaşlara sorum ise şu;
Cidden bu günün bir güzelliği var mı?
Cevap veriyorum - Yok

Ya Sevgililer Günü dışında da siz bunları yapıyorsunuz zaten. Kızlar sevgilisi arada hediye almıyor diye trip atıyor, okulda yanyana olmaları yetmezmiş gibi eve gidip durmadan mesajlaşılıyor. Ee bu günün ne farkı var diğer günlerden?

Aa eğer illa bu günü kutlamalıyız diyorsanız kutlayın. Hatta size bir şarkı paylaşayayım ki birbirinize sarılın söyleyin falan. Fantazilerin ayrıntısına girmem ben şarkı öneririm sadece. Lionel Richie-Hello iyi bir şarkı bence bugün için. Tabi ben bu sırada daha cins şarkılar dinliyorum ama neyse...



Tabi bu şarkıdan sonra -ne kadar bugünü sevmesem de- sevgililerin gününü kutliyim. Bu olayı tek bir güne sıkıştırmayın yılın 365 günü size Sevgililer Günü (bknz: Deliye hergün bayram)

Öptüm sizi gençler...

11 Şubat 2011 Cuma

Go GaGa!!

Hatun coştu yaa :D
Severek dinliyoruz tabi. Ailecek. Ben dinliyorum onlar da dinlemek zorunda kalıyorlar. Dershane dönüşü yol boyunca bunu dinlemeyi planlıyorum ayrıca.
Evet yapıcam bunu.
Albümü de merakla bekliyorum. İlk şarkı böyle süperse diğerleri nasıl olur acaba??
Scheisse'yi zaten dinliyorum ilk çıktığı günden beri. Born This Way'e de yeni başladık.
Hadi bakalım =))

Born This Way'e Bir Tık...

Tron

Geçen hafta Tron'a gittim. Sinemada gittiğim ilk 3D filmdi ve bayıldım.

Film 80'li yıllarda çekilen ilk Tron filminin devamı (O filmin sadece adını duydum içeriği hakkında fikrim yok). Tabi iki film arasındaki görsellik farkı da anlatılamayacak kadar büyük. Özellikle Kevin Flynn rolündeki Jeff Bridges'i gençleştirirken baya emek harcamışlar. Çünkü filmin büyük bölümünde adamın gerçek hayatta da genç olduğuna inanıyorsunuz (ben öyle zannettim açıkçası).
Filmi öneriyorum, izleyim. Eğer imkanınız varsa 3D izleyin ki filmin tadı çıksın ;)

Not: Filmin başındaki fragmanlarda Karayip Korsanları vardı ve o filmin de süper olacağını garanti edebilirim. Hem de 3 boyutlu...

Holiday Memories

Dünden sonra bende bir yazma aşkı başladı desem ne dersiniz? Ben şoktayım şahsen =D
Benim bu tatilde planım genel olarak şuydu; çıkıp gezicem gezdiğim yerlerin fotoğrafını çekicem vs. Tamam pek plana uyup gezememiş olabilirim, tamam fotoğraf da çekememiş olabilirim ama iyi bir tatildi. Çoğu zamanım evde pinekleyerek geçti şu son 2-3 gündür bir yerlere çıkıyorum.Peki ben bu zaman boyunca ne yaptıııım??
  1. Manyak gibi müzik indirdim (klasik).
  2. (hele şükür) Bas gitarım için Türkçe bir metod bulabildim. Siparişini verdik ve ertesi gün geldi. Artık ciddi ciddi bas gitar çalıyorum demek oluyor bu
  3. Glee ve Supernatural'ın okul zamanı yayınlanan ve izleyemediğim bölümlerini izledim.
  4. 2 kilo verdim galiba.
  5. Yeni telefonum sayesinde kas yaptım. Parmak kası...
  6. Bu tatiller bana yaramıyor onu anladım. Niye yaramıyor çünküüü....
  7. Tron'a gittim.
  8. 'Manyak gibi test çözdüm' dersem inanmayın. Test çözdüm ama manyak gibi değil. Tabi öğlen başlanan test akşam biterse ona çalışma demem ben. Olsa olsa vakit öldürme derim.
  9. Kendime hedef koyduuuum!!
E yeter galiba ...

10 Şubat 2011 Perşembe

Bloglarıyla ilgilenen tipleri görünce diyorum ki 'vay be nasıl da vakit harcıyorlar burda helal olsun.' Ama ben de bir zamanlar manyak gibi yazı yazıyordum buraya. Yazacak bir konum oluyordu en azından. Şimdi yazı yazmak için bir malzeme yokmuş gibi geliyor bana ama yazmayı seviyorum yine de =/

5 Şubat 2011 Cumartesi

ben
Yaptığım her halt için 'ohh iyi ki yaptım niye pişman olucam be?' diyen ben
Hiç bu kadar pişman olmamıştım

Yani yaptığım ne ki normal bir davranış bu kadar büyütülecek bir şey değil ama büyüdü, kocaman oldu, ben de acısını çekiyorum. Kendimi avutmak için de 'haketti ama' diyorum fakat pek yardımcı olmuyor.

Bir de bu bekleme olayına uyuz oluyorum. Araya bir şeyler giriyor sen sadece bakıp kalıyorsun ya da bekliyorsun. Adil bir olay olduğunu zannetmiyorum.

Ya tamam belki de hakettim bu kadar beklemeyi ama bitsin artık ya sinir yapıyorum kendi kendime sonra bana zararı oluyor =/

Yeter ya sadece yeter. . .

29 Ocak 2011 Cumartesi

ben cuma günü karne aldım yahu =D
Ama ne karne yani böyle 1 yok 2 yok ohh ne güzel çalışmışım bütün yıl
Tabi bu karnenin hediyesl de telefon oldu. Aileme yaptığım 'bütün yıl çalıştım hakettim bunu' muhabbetiyle oldu bu hediye ama iyi oldu ya...
nokia E63 aldırdım klavyeli telefonlardan hani. yazı yazmak biraz zor olsa da zamanla alışacağımı düşünüyorum. Hatta blr süre yyazılarımı telefondan yaziyim ki güzelce çalışmış oliyim =D
Hadi ben çalışmalara devam ediyim

28 Ocak 2011 Cuma

DipNot

İşte bahsettiğim şarkı bu
You Just Keep Me Hangin' On...



Set me free why don't cha babe
Get out of my life why don't cha babe
'Coz you don't really love me
You just keep me hangin'on
You don't really need me
But you keep me hangin'on

Why do you keep a comin' around
Playin' with my heart
Why don't cha get out of my life
And let me make a new start
Let me get over you
The way you've gotten over me yeah

Set me free why don't cha babe
Let me be why don't cha babe
'Coz you don't really love me
You keep me hangin'on
No you don't really want me
You just keep me hangin' on

You say even though we broke up
You still wanna' be just friends
But how can we still be friends
When seeing you only breaks my heart again
And there ain't nothing I can do about it
(Woah woah woah)

Set me free why don't cha babe
Get out of my life why don't cha babe
You don't really love me
But your keepin' me hangin'on

You claim you still care for me
But your heart and soul needs to be free
Now that you've got your freedom
You wanna still hold on to me
You don't want me for yourself
So let me find somebody else

Why don't cha be a man about it and set me free
Now you don't care a thing about me
You're just using me
Get out, get out of my life
And let me sleep at night
Please'cos you don't really love me
You just keep me hangin'on

Hep Garip Gelmiştir...

  • Sevdiğim oğlanların en yakın kız arkadaşlarıma yavşaması
  • Lisede olmama rağmen ilkokuldaki gibi saçma kavgalara maruz kalmam
  • "Ben o grubu dinlemem ne kadar dandik" dediğimde mutlaka bir şarkısını sevmeye başlamam
  • Opeth diye grup ismi olması (Şaka gibi lan)
  • Grup isimleriyle dalga geçip kendi dinlediğim gruplara bakmamam (Scissor Sisters, Little Boots vs.)
  • Erkeklerin dediği "Ne kadar nazlı kızlar var abi" lafını söylemeyi kendileri için bir vazife görmeleri
  • Tek bir laf ettiğimde erkek olan bir arkadaşımın trip atması =S
  • 2 senedir doğum günlerimde ya da ertesi haftasında bir lanet olay yaşamam
  • Aşk acısı yaşayıp kendini Facebook'un bitmez tükenmez karakter sayısıyla eziyet eden bu sırada bize de acı çektiren genç kızlar
  • "Anan zaa xDé" ne ulan?
  • 'Ben hiç küfretmem aq' diyip kendini komik sanan kişiler
  • Facebook'da yazdığı yazıyı beğenmek (En beter olanı bu olsa gerek)
  • Ne kadar 'Benim müzik zevkim değişti ya' desem bile şu anda Blue dinlemem
  • Ota B*ka çıkan sevgili kavgaları
  • 'Bu bizim şarkımız olsun' zırvası (Saçmalık kabul edin)
  • Çıkmadan çıkıyor gibi davranmak ardından başka bir kızla olmak (Hatta şarkısı var bunun)
Eh yeter yahu...

19 Ocak 2011 Çarşamba

Any Which Way

süper ya bu şarkı...
Özellikle gitar çalanın kafasına taktığı o fişekli şeyden istiyorum ben. Bas gitar çalarken off ne havam olur haa :D
Klibi izledikçe kopası geliyor insanın (Ben kopuyorum şu anda mesela)
Siz de kopun =D...

Kopmaya Bir Tık =P
Bu Glastonbury'de her yıl yapılan festivale bir yıl ben de gideceğim ve o gün fotoğraf çekip bir yıl aynı fotoğrafı kullanacağım.
Kararlıyım bu konuda.
O festivale giden her grubu dinliyorum ya hepsi bir arada kopuyorlar bütün gün off ya...
Tam gidilesi =/

15 Ocak 2011 Cumartesi

SATIYORUUUM,
SATIYORUUM,
SAAAAATTIMM!!

İşte bütün olay bu kadar...

14 Ocak 2011 Cuma

B-Day

Gençlik bugün benim doğum günüüüüüm ve mutluyuuuum =)
Doğum günüm olmasından kaynaklanan bi mutluluk değil ama bu. Çevreme baktıkça 1 senede neleri değiştirdiğimi görüyorum ve bazı saçma davranışları yapmayıp biraz daha olgunluk gösterdiğimi görünce seviniyorum ve 'vay ne yapmışım ben' diyorum. Cidden dedim bunu ve o kadar güzel bir his ki bu görülmesi gerekir. Tamam bazı konularda hala aynı saçmalıkları devam ettiriyor olabilirim ama genele bakmak lazım her zaman değil mi? ;)
Aslında ocak doğumlu olmanın bazı kötü yanları var. Doğum günümün yılbaşından hemen sonra gelmesi kötü birşey mesela. bütün hediye alma olayı ocak ayında bitiyor diğer aylara pek birşey kalmıyor. Oradaki açığı da 'karne hediyesi' 'cart hediyesi' 'curt hediyesi' adı altında bazı olayları bahane ederek kapatıyorum. Çünkü ben tam bir hediye manyağıyım =D Özellikle başkasından hediye almak çok hoşuma gidiyor. . .
Umarım bu yıl gerçekten benim istediğim şeylerle geçer kötü olaylar uzak durur benden =)
seviliyorsunuz

2 Ocak 2011 Pazar

2 gündür pis pis gülüyorum. Ya sinirim bozuldu, ya da kafamda bişiler bozuldu =S
bilmiyorum ama gülüyorum yani. Sonra 'Hay salak' diyorum sinirleniyorum. Sonra 'amaaan' diyorum yine gülüyorum
Tamam benim kafama bişiler olmuş...

O yüzden müzik dinleyelim all together :D
(Bu şarkıyı önerdiği için o arkadaşa teşekkür edemedim ama burdan anlasın artık ;))



Eğlenelim ya ne güzel...