31 Ekim 2010 Pazar

Değerli izleyici kitlem...
Bu aralar yazı yazma aşkım hiç yok. Ne biliyim havamda değilim galiba. Ama bol bol twitter'a yazıyorum. Ordan beni takip edebilirsiniz.
Yazma isteğim geri geldiğinde söz ilk buraya uzuuuun bir yazı yazıcam.
Valla...

Seviliyorsunuz
<3

24 Ekim 2010 Pazar

en yakın arkadaşın sana kazık attı naparsın

milletin kazık atmasına alıştığım için artık fazla koymuyor yani he diyip geçiyorum resmen. Ama nasıl bir kazık olduğunu da bilsem ona göre farklı bi cevabım olabilirdi ;)

Sor bakalım . . .

21 Ekim 2010 Perşembe

RHCP'nin bir şarkısında şöyle diyor:
"I'm slow to finish but I'm quick to start"
Cidden o haldeyim.

Ya her seferinde pişmanlık duymaktan bıktım ya. Böyle biri olmamalıyım ben. Gayet verdiğim kararların ardında durmalıyım ama yapamıyorum.
Bir yere geliyor kopuyorum.
Dayanamayacak duruma gelince de ağlıyorum. (İnsan yolda yürürken ağlar mı ya)

Neyse geçicek diyorum zaman herşeyi gösterir diyorum ama nereye kadar emin değilim
Gittiği yere kadar artık

seviliyorsunuz
<3

19 Ekim 2010 Salı

'Ne Oldum Değil Ne Olucam demeli' diyorlar ya soruyorum o gençliğe:
'Ne b*k oluyor ulan bana?!'

16 Ekim 2010 Cumartesi

Beni ordan sildiğinde ben de seni silicem şapşal
Anlayana ;)

Yürü(!) Be Artie

Alın size Safety Dance
Ya da 'It's Safety Dance' ;)

Seviliyorsunuz
<3

Glee

Şu anda bu dizinin 20. bölümüne başlamak üzereyim. Dershane falan var ama sınav öncesi moral motivasyon falan (Gören de YGS'ye giriyorum birazdan zannedecek.)
Şarkılarına ayrı bir hastayım zaten. Dün 19. bölümde 'Safety Dance' diye bir şarkı vardı. Sokağa çıkıp dans edesim geldi o derece. (hatta alışveriş merkezi de olabilir)

Millet 2. sezonu izliyor ama ben hala 1'i bitiremedim. Haftasonu 2 bölüm izleyebiliyorum anca. Abim sayesinde 2. sezonu da öğrendim zaten. Bir bölümünde Britney Spears şarkıları varmış o bölümü gösterdi bana. Bir an ilkokul yıllarıma döndüm. Manyak gibi Britney Spears dinleyip hava atardık sınıfta 'İşte ben falanca şarkısını dinledim' tarzı...
Tabi artık bunlar yerini 'Geçen gün Finlandiyalı bir grup bulmuşum oğlum off solisti çok taş' olayına bıraktı. (Yazılan gerçektir)

Bunların şarkıları kendini dinletiyor. Eski şarkılar da var yeniler de. Hepsi de ayyyyrı bir hoş.
(Ayrıca izlediğim bölümlerde Rachel'ın sevgilisini oynayan tipe de öldüm. Ay ne kadan şirin birşey o öyle. Gözleri renkli galiba onun . . . )

Seviliyorsunuz
<3

14 Ekim 2010 Perşembe

2009-2010

Merhaba Gençlik
** Benim geçen sene gitar çalmak için kullandığım bir tırnağım vardı. Artık yok
** Ben geçen sene bu zamanlarda evde oturuyor oluyordum. Artık evde fazla durmuyorum (Dershane, okul çıkışı gezme vs.)
** Çok dengeli bir arkadaşlık ilişkim vardı. Artık onları kafama taktığım için dengeli bir karın ağrısı ve baş ağrısına sahibim...
** Geçen sene çok duygusala bağlıyordum. (ne biliyim hani müzik olsun davranışlar olsun). Bu sene sınıfta bana 'Sana ne oldu dilara?' diyorlar (Eh haklılar da)
** Millete yaranmak için neler yapmıştım geçen sene. Aşağıdan al yok iyi kalpli ol, yaparsa yapsın falan. Artık yok öyle bişi...
** Bizim geçen sene beden eğitimi dersimiz de yoktu. Bu sene var ve yarın galiba hayvan gibi bir koşu beni bekliyor =/
** Ben geçen sene İngilizceyi seviyordum. Bu sene iğreniyorum resmen =S
** Çok iyi bir İngilizce hocamız vardı. Düzgün giyinmesini de biliyordu. Artık kendini 20lik çıtır zanneden en az 40 yaşında olan bir hocamız var (allah sabır versin)
** Geçen sene ne yaptığımın farkındaydım. (Dikkatli davranıyordum bir bakıma). Artık umrumda olmuyor.
** Geçen sene bu blogda ne yazacağım üzerinde uzun uzun düşünürdüm. Artık aklıma geleni yazmaya karar verdim.
** Birini kaybetmenin ya da ayrı kalmanın çok üzücü birşey olduğunu zannederdim. Meğerse insan daha mutlu oluyormuş (ohh mis gibi dert yok, tasa yok)

Seviliyorsunuz
<3

10 Ekim 2010 Pazar

Bilgilendirme

Dün yazdığım yazıda 'Yarın eldiven alıcam yanıma' demiştim ya. Almadım işte. Elim titremekten beter oldu ya =S
Telefonu çıkarıyorum elim titrediği için adam akıllı ekrana bakamadım ya acı çektim resmen
Ama insaf ya bu kadar da soğuk olur mu hava? =(

9 Ekim 2010 Cumartesi

Tweet

Hani en çok konuşmak istediğin kişi msn'de olur da yazacak cesareti bulamazsın ya, işte o noktadayım ben. . .

Ortaya Karışık...

Neden kış geldi ki??
Tamam yazın 'Ay kış gelse de üşüsek' diyordum ama dediğime pişman etti bu havalar beni.
Dışarı çıkmam ya da evde olmam farketmiyor. DONUYORUM ULAN!!

Yarın kesin evden çıkarken eldiven alıcam yanıma. Çok kötü donuyorum ya olmaz böyle bişi. Ellerim çok çalışsa da (yazı yazma olsun, mesaj atma olsun...) en çok ellerim üşüyor. Zaten hasta olma belirtileri göstermeye başladım.

Hadi bunu geçtim yakında psikolojik manyak olmam da an meselesi. Bir tutarsız oldum ben 'Ne yapıyorum ya ben' diyorum arada, sonra 'Amaaaan iyi oldu .... 'diyorum (Tabi noktalar küfür, şimdi yazmak olmaz)
Cidden ben önce gaza gelip bişiler yapıyorum, ardından 2-3 günlük pişmanlık evresi, en son da 'Ne hali varsa görsün' bölümü var. Hiç de umrumda olmuyor. Bu kadar duyarsız bir ayı oldum ben :D

Seviliyorsunuz
<3

8 Ekim 2010 Cuma

Handzzz

Bu haftaki favorim de bu.
Sabah servis beklerken denk geldim ve dinledim. Kurtulamadım. Bütün gün şarkıyı mırıldanıp durdum...
...Clap your hands if you working too hard...

Seviliyorsunuz
<3

5 Ekim 2010 Salı

İlk defa bugün sevgili kavgası yaptım.
Harbi...
Hani bir an 'Ne diyorsun kalleş?' falan diyip dövücekmiş gibi geldi. :D
Ama kavga etmeye ihtiyacım varmış bunu anladım.
Birine bağırmaya, dürtmeye, itmeye falan...

Ve cidden hayatımda yenilik yapmak da böyle birşey olsa gerek.
Garip geliyor. Sadece bana değil benim çevremdekilere de.
'Noluyoruz ulan?' bakışı atıyor hepsi bana. Haklılar da...
Ama eskisi gibi olmak iyi değil onun da farkındayım...
Neyse arada bişiler yapıcam artık. Yeni ayarlamalar falan O.o

4 Ekim 2010 Pazartesi

Vay Be

Sevgili gençlik
Geçen sene ekim ayı içinde gayet sıkılmış bir halde ve 'Niye benim de bir blog sayfam yok' düşüncesiyle 'W r t n g T R c h U' adlı bu nacizane blogu açtım.
Ben bu bir sene içinde neler yaşamadım ki ya...
Sanki 'Hadi sen bir blog aç biz de sana malzeme verelim' diye bekleyen insanlar vardı çevremde ya da hayatım öyle bir şekillendi ki buraya yazacak bir sürü yazım oldu.
Ve iyi ki de oldu.

Bu blog sayfasını asıl açmamdaki amaç şuydu,
Geçen sene ben kimseye açılamayacak kadar çekimserdim. Cidden. Şimdiki halimi düşününce geçen sene pek konuşmamışım gibi geliyor. Bu blog sayesinde milletin yüzüne karşı söyleyemediklerimi burada paylaştım. Eh amacıma ulaştım sayılır. Bir başarı var sonuçta...
Tabi 1 senede benim çenem düştü. Artık burda yazdıklarımı gidip milletin suratına falan söylüyorum yani. Tamam fazla açık sözlü olmak da o kadar iyi değil farkındayım ama hiç değilse içimde tutup sıkıntı yapmıyorum. Sonradan 'ah be keşke bunu söyleseydim' demiyorum en azından. Bundan sonra diyeceğimi de zannetmiyorum zaten.

Aslında ben bu blogun ismini 'Bir Ergenin Anıları (ya da B r R g n n N l r)' koysaydım kesin teens diye adlandırılar 14-17 yaş arası gençliği çekerdim buraya.
Sonuç olarak
1) Yarım bir ergen olabilirim ama o kadar da saçmalamaya gerek yok sonuçta
2) Writing To Reach You gayet amacına uygun bir başlık bence. Heeey burda konu ergen problemleri değil. BENİİİİM!!
3) Ayrıca bir ergen metal müziğe kayarken ben kaymıyorum farkındaysanız. Gayet sakin müziklerden kop kop müziklere bir geçiş yaptım (bknz: 300-500).

Neyse efendim ben burada 1 seneki evrimimi anlatsam zaten sonradan size bahsedecek pek birşeyim kalmaz.

Ayrıca kabul ediyorum bu site gayet özenti gençlik ürünüdür.
Ve iyi ki öyle ;)

Seviliyorsunuz hem de kocaman kocaman
<3

3 Ekim 2010 Pazar

Bakın Bakın Ne Anlatacaaaam

Ben internet aleminden 2 hafta gibi bir süre uzak dururken çok güzel planlar yaptım.
Gelecek planı...
Hani büyüklerin 'Yavrum evladım bir hedefin olmazsa bu hayatta başarısız olursun' dedikleri olay var ya,
Ha işte ondan bahsediyorum...

Tabi bu plandan size de bahsetmem gerek.
Mesela büyüyünce Patoloji üzerine okumaya karar verdim. Patoloji hsatalık bilimi olarak biliniyor ve görevi (bildiğim kadarıyla) hastalık sebeplerini araştırma ya da ölen bir kişinin neden öldüğünü bulmak. Biraz adli tıp olayına giriliyor burada. Zaten bunun için seçtim.
1) Orjinal bir meslek. Siz kimden duydunuz 'Büyüyünce patolojist olmak istiyorum' diye bir laf??
2) İş adli tıpa gidince ortaya bir gizem çıkıyor. Cinayet olunca benim bulduğum bilgiler sayesinde katili bulucaklar.

Ama bir de olayın şu yönü var;
1) İlkokuldan beri biyolojiye ve biyoloji terimlerine gayet yabancı biriyim ve bana şu anda bir terim söyleseniz yüzünüze gayet boş bir bakışla bakarım.
2) Lisedeki biyoloji beni sıkıyor hatta geçen hafta uyukluyordum derste, benim üniversitedeki halimi düşünün...

Fakat iş havalı ya;
X: Hangi bölümde okuyorsun?
D: İstanbul Üniversitesi Patoloji bölümü =)
X: . . . Hmm. Tamam görüşürüz...
Cidden böyle bir muhabbet geçer büyüyünce. Çünkü şimdi bile patoloji okumak istiyorum dediğimde yüzüme gayet bööm bakan arkadaşlarım var. Belki de içlerinden 'Yemiş lan bu kafayı' bile diyorlardır. Kendilerinin orjinal bir mesleği bile yok hıh :D

Seviliyorsunuz
<3

2 Ekim 2010 Cumartesi

Bildiğin Abaza (devam)

Bakın ne geldi aklıma;
Ben lise 1deyken de keserdim milleti. Şaka maka yeni okul yeni ortam falan diyip millete bakıyordum. Hoş tipler vardı gerçi ama vardı. Sonra mezun oldular ya da ergenliğe girip ayılaştılar.
Ve 9. sınıfta yaşadıklarımı anlatsam herhalde 'bu utançla nasıl yaşadın sen?' dersiniz. Biliyorum o yüzden anlatma taraftarı değilim. Belki 2 sene sonra liseyi bitirdiğimde anlatabilirim.

şöyle bişi de var;
Ben size bu kestiğim tiplerin resmin göstersem 'Kardeş mi lan bunlar?' diye düşünebilirsiniz çünkü cidden tipleri benziyor.

Neyse geçtim ben bu olayları...
Artık onlar bana akıyor ben de pas veriyorum.
Tabi bu kişi 'Kardeş' kriterine uyuyorsa =P =D

seviliyorsunuz
<3

Bildiğin Abaza . . .

Selam gençlik...
Biliyor musunuz ben bu kadar masum yazılar yazıyorum ama hiç de o kadar masum değilim yani. Şimdi başlığa bakıp 'Noluyoruz lan?' bile diyebilirsiniz ve haklısınız.
Baştan söyleyeyim abaza değilim sadece laf güzel.
Fekat şöyle bir olay var;
Her sabah servisle kenan evrenin ordan geçiyoruz ve 3 senedir de yol böyle. Geçen sene o yoldan geçerken bir tip gördüm. Ama öyyyle böyyle değil yani (Hoşlandığım tiplere bakın hepsi aynı şekilde). Geçen sene bir kızla yürürken görüyordum Yoğurtçu Parkı'nın oralarda. Bu hafta tekrar bakiyim dedim göremedim. Ertesi gün baktım ve anında pis bir sırıtış oluştu yüzümde. =)
Ya ama imkanım olsa misafir öğrenci ayağına oraya gidip bakarım yani. Umarım Kenan Evren'i 2 sene sonra başka yere taşırlar da ben de her sabah pis pis sırıtırım :D

Birşey daha;
Servisin camları siyah olduğu için içerisi gözükmüyor. Görünse yazı yazıp asıcam cama. Yaparım yani benim isteyip de yapamadığım ne var di mi ama ;)

Seviliyorsunuz
<3

1 Ekim 2010 Cuma

Dönüş

selam gençler
bir süredir internetten uzak yaşamak zorunda kaldım ama tekrar geri dönüş yapmış bulunuyorum. Bu süre zarfında;
1) Çok yerinde kararlar verdim
2) Okul çıkışı gezme gibi feci bir alışkanlık edindim.
3) Fecabook'tan ayrı kalmanın ne kadar kötü bişi olduğunu öğrendim.
4) Dershane ortamı yaptım.
5) Yeni müzikler öğrendim.
6) Okuldaki arkadaşlık ilişkilerine vs. geri döndüm.
Neyse sonuç olarak iyi bir başlangıç yaptım ve iyi oldu ya. Okul da güzel başladı. Hayatımda felsefe gibi saçma bir ders olmaya başladı ama bu günler de geçer diyorum. Sadece bununla avutuyorum kendimi. . .

Seviliyorsunuz
<3